08.10.2009-?EBEDİ BARIŞ?TAN VARLIK BARIŞI?NA

?Ebedi Barış? Alman felsefeci, Aydınlanmacı düşünür İmmanuel Kant?ın 1700?lü yılların sonunda yazdığı bir kitapçığın adıdır. Kant bu ismi bir meyhanenin tabelasından almıştır. Tabelada bir mezar resmi ile birlikte ?Ebedi Barış? yazısı vardır. Tabela ebedi barışın öbür dünyada olduğunu, ona ancak ölümle ulaşılabileceğini söylemektedir. Kant bu esinden hareketle öteki dünyaya kalmadan bu dünyada ebedi bir barışın nasıl sağlanabileceği üzerinde durur. 1980?lerin sonunda Fucuyama da ?Tarihin Sonu? teziyle Sovyetler Birliği?nin çökmesini piyasa ekonomisinin zaferi olarak değerlendirir ve insanlığın artık çatışmaların olmayacağı bir döneme girdiğini söyler. Fucuyama?nınki de bir nevi barış, mutluluk dönemidir. Fucuyama?nın tarif ettiği dünya Kant?ın ?ebedi barış? projesini akla getirir.

?Barış? felsefe ve siyaset biliminin konu edindiği bir kavram. Uluslararası hukuk da bunun üzerinde durur. Kant ?ebedi barış?a ulaşabilmek için de öncelikle devletlerarası savaşın önlenmesi gerektiğini söyler. Yani barış deyince akla karşıt kelime olan ?savaş? gelmektedir. Buna göre barış ?savaş halinde olmama durumu? veya ?savaşın sona erme halinden sonraki durum?dur. Yani ?barış?tan söz edebilmek için bir karşı taraf gerekiyor. O da düşman taraf, yani savaşılacak taraf oluyor.

Yer yer meydana gelen çatışmalara, lokal savaşlara rağmen insanlığın barış konusundaki umudu devam ediyor. Ancak ?ebedi barış? henüz ufukta gözükmüyor. Türkiye?nin gündeminde ise şu anda başka bir barış arayışı var: Varlık Barışı.

Kısaca ?Varlık Barışı? olarak isimlendirilen Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki 5811 sayılı Kanun 13 Kasım 2008 tarihinde kabul edildi. Yasanın amacı Türkiye?deki kişilerin yurtdışındaki para, menkul kıymet gibi varlıklarının Türkiye?ye getirilmesini; gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin Türkiye?deki benzer varlıklarının ise işletmelere sermaye olarak konulmasını sağlamak. Yurtdışındaki varlıkların Türkiye?ye getirilmesi halinde yüzde 2, yurt içindeki varlıkların sermaye olarak konulması halinde ise yüzde 5 oranında vergi ödenecektir.

Buraya kadar bir sorun yok. Küresel bir kriz var. Türkiye ekonomisi de krize girmiş durumda. Kaynağa ihtiyacımız var. Yeter ki gelsin. Yasanın kendi içinde sorunlar var ama bunlar bu yazının konusu değil.

Yasanın tanıdığı sürelerin sona ermesi üzerine 25.06.2009 tarihli ve 5917 sayılı Kanunla ek süreler getirildi. Ek süreler de 30.9.2009 tarihinde sona erdi. Bakanlar Kurulu bu süreleri 2009 Aralık sonuna kadar uzattı.

Maliye Bakanı ve Gelir İdaresi Yasayı tanıtmak, Türkiye?ye kaynak girişini sağlamak için çaba harcıyor. Sayın Bakan bir süre önce Yasayla ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu. Ancak Maliye Bakanı?nın üslubunda, bir Maliye Bakanı tavrından çok mükellefe psikolojik baskı yapan, yurtdışında parası olduğu halde bunu Türkiye?ye getirmeyen kişileri potansiyel suçlu gören bir anlayış saklı. Sayın Bakan ?varlık barışı?ndan söz ederken mükelleflerin diğer ülkelerdeki hesapları nedeniyle bu ülkelerden bilgi isteneceğini hatırlattıktan sonra ?çember daralıyor? uyarısıyla herkesten parasını Türkiye?ye getirmesini istiyor. Bakan ayrıca 100.000 mükellefe mektup gönderdiklerini söylemeyi de ihmal etmiyor.

Sayın Bakan?ın bu cümleleri üstü kapalı bir tehditten başka bir şey değildir. Öğrenciliğimde Siyasal Bilgiler Fakültesi?nde Borçlar Hukuku dersini Prof. Dr. Sefa Reisoğlu hoş bir üslupla anlatırdı. Belinde tabanca olan bir adamın ?hava da amma sıcak ha? deyip, tabancasını göstermek üzere ceketini açarak ve tehditle ilgili hiçbir kelime kullanmadan karşı taraftakini nasıl tehdit edip istediğini yaptırdığı örneğini dün gibi hatırlıyorum. Bakanın üslubu da buna benziyor.

Türkiye?de 2005 Mayıs?ında kabul edilen bir yasayla Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) kuruldu. Yasa yarı özerk bir gelir idaresi kurmak üzere yola çıkmış. Yarı özerkliği sağlayacak düzenlemelerin bir bölümü eksik. Örneğin yönetici atamalarında bakan yetkili. Ancak en azından maliye bakanları vergi uygulamasına karışmayacak. Yasa böyle söylüyor. Maliye Bakanlığının kuruluşunu düzenleyen Yasaya bakıldığında da Bakanlığın / Bakanın uygulama konusunda hiçbir yetkisi olmadığı görülecektir. Bakanlık sadece vergi politikasını belirlemede yetkili. GİB kuruluş Yasasında ise vergi politikasının uygulanmasına yönelik tüm görevlerin bu birime ait olduğu açıkça belirtiliyor. Yasa böyle, ancak sayın Maliye Bakanı varlık barışı ile ilgili konuşmasında yasayı bir kenara ittiği gibi, diğer ülkelerden örnekler verirken gelir idarelerinin yarı özerk olduğu ülkelerde maliye bakanlarının vergi uygulamasına yönelik herhangi bir görevinin olmadığını göz ardı ediyor. Yarı özerk gelir idaresinin olduğu ülkelerde vergi uygulaması maliye bakanlarının değil gelir idarelerinin işidir. Bizim yasamız da böyledir. Bu nedenle Varlık Barışının tanıtımında Maliye Bakanı Yasanın anlatılmasının ötesinde uygulama, müeyyidelerin hissettirilmesi gibi konularda bir görev üstlenemez. Bunlar Gelir İdaresi Başkanlığı?nın işidir. Bakanın amacı gelir idaresine yardımcı olmaktır diyerek bunu önemsiz görebiliriz. Ancak önemsiz gibi görünen bu uygulamanın kabulü halinde gelir idaresinin yarı özerkliği kağıt üzerinde kalır. Örneğin Sayın Bakanın 100.000 mükellefe mektup gönderdik demesi gelir idaresinin işlerine tam anlamıyla müdahaledir. Paranızı getirmezseniz karışmam ha üslubu ise daha vahim ve demokratik ülkelerde göremeyeceğimiz bir anlayışı gösteriyor.

Bu üslup vatandaşı devletin sahibi olarak gören, sayın bakanın mensubu olduğunu düşündüğüm liberal düşüncenin de karşısındadır. Paraları getirmezseniz barış sona erecek, savaş başlayacak sanki. Mükellef ve devlet iki ayrı kutupta. Sanki Maliye Bakanı halkın temsilcisi değil; sanki halk, iktidarı ona kendisine hizmet etmesi için değil de baskı yapması için vermiş. Maliye Bakanından ?ebedi barış?ın adımlarını beklemiyorum. Ancak hiç değilse vatandaşa karışmasın. Sayın Maliye Bakanının yapacağı en iyi şey bu üslubu bir kenara bırakıp herkese güven veren bir ekonomik programı uygulamaktır. Program açıklamak yetmiyor. Bunun arkasında durmak politikaları uygulamaya koymak gerekir. Böyle bir programın varlık barışındaki getirisi, kurulmaya çalışılan psikolojik baskının getirisinden çok daha fazla olacaktır.

Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm kullanımı zaten karar verin. Biz kulüp geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen tam olarak bir saat beklemek zorunda.