19.10.2009-?GEÇİCİ İLMUHABER? HİSSE SENEDİ GİBİ KABUL EDİLMEZSE NE OLUR?

Bir medya grubuna yapılan vergi ve ceza tarhiyatı nedeniyle son günlerde sıkça ve birlikte kullanılan ?hisse senedi? ve ?geçici ilmuhaber? kavramları Türk Ticaret Kanunu?nda (TTK?da) tanımlanmıştır.

TTK?ya göre bir anonim şirketin (AŞ) kurulması veya sermaye artırımının tescili ile birlikte hisse (pay) kendiliğinden oluşur. Daha sonra bu pay istenildiği takdirde (nama veya hamiline olmak üzere) bir senede bağlanır. AŞ?nin kuruluşu ile birlikte payların hisse senedine bağlanması hukuken ve fiilen mümkün değildir. Ayrıca şartlar tamam olmuş olsa da pay sahipleri hisse senedi çıkarılmasını istememiş de olabilirler. Bu nedenle ister hamiline, ister nama yazılı olsun hisse senetleri basılana kadar onun yerini tutmak üzere ?geçici ilmuhaberler? çıkarılabilir. İlmuhaberin kendisi geçici olmakla birlikte içerdiği pay sahipliği hakları geçici değildir. Daha sonra hisse senedi çıkarılması halinde, hisse senetleri ilmuhaberler ile değiştirilir. AŞ paylarının hisse senedine bağlanması zorunlu değildir. Payın senede bağlanması payın niteliğinde hiçbir değişiklik yapmaz. Senedin tercih edilme nedeni sadece tedavül (dolaşım) kolaylığı sağlıyor olmasından dolayıdır.

TTK 411?inci maddesinde ilmuhaberlerin hisse senetlerinin yerini tutmak üzere veya onlar yerine çıkarılacağı hükmü yer almaktadır. Maddeye göre nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarılan ilmuhaberlerin nama yazılı olması gerekir. Bunların devri nama yazılı hisse senetlerinin devrine ait hükümlere tabidir. Hamiline yazılı hisse senetleri yerine düzenlenen nama yazılı ilmuhaberler ise ancak, alacağın devri hakkındaki hükümlere göre devrolunabilir.

TTK hisse senedi ve geçici ilmuhaberi ayrı ayrı tanımlarken vergi kanunlarında sadece hisse senedinden söz edilmektedir. Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ile Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) hisse senedinden söz ederken geçici ilmuhaberden söz etmemiştir. Bunun nedeni anılan Kanunların geçici ilmuhaberi hisse senedi kapsamında değerlendirmiş olmasıdır. Nitekim Gelir İdaresi 23.03.2000 tarihli ve 232 seri no:lu Gelir Vergisi Genel Tebliği?nde geçici ilmuhaberler konusunda bu yönde bir görüş açıklamıştır. Genel Tebliğ hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin açıklamaları kapsamaktadır. Tebliğ geçici ilmuhaberlerin hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla anonim şirketler tarafından çıkarılan menkul kıymetler olduğunu belirterek, bunların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde GVK?nun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir.

Görüldüğü gibi Gelir İdaresi TTK?da düzenlenen geçici ilmuhaberlerin GVK uygulamasında hisse senedi gibi işlem göreceğini açıklamıştır. GVK da çeşitli maddelerinde sadece hisse senetlerinden söz eder. Kanunda geçici ilmuhaberden söz eden hiçbir hüküm yoktur. Örneğin 75 inci maddede ?her nevi hisse senetlerinin kar payları? menkul sermaye iradı olarak tanımlanırken, ayrıca geçici ilmuhaberden söz edilmesi ihtiyacı duyulmamıştır. Çünkü geçici ilmuhaber nedeniyle elde edilen kar payı da hisse senedi kar payı kapsamındadır. Maddenin (2) numaralı fıkrasındaki ?İştirak hisselerinden doğan kazançlar? ifadesinin parantez içindeki açılımında ?limited şirket ortaklarının kar payı? iştirak hissesi kazancı olarak tanımlanırken, geçici ilmuhaber nedeniyle AŞ.den elde edilen kar payına bu tanımda yer verilmemiştir. Bunun nedeni ilmuhaberin hisse senedi gibi değerlendirilmiş olmasıdır. KDVK?nun 17/4-g maddesine göre de hisse senedi teslimleri (satışları) KDV?den istisnadır. KDVK?nunda da ayrıca geçici ilmuhaberden söz eden bir hüküm yoktur.

Şimdi akla şu gelebilir: ?gelir idaresi ilmuhaberin hisse senedi gibi işlem göreceği yaklaşımını gelir vergisi uygulamasında göstermiştir. KDV Genel Tebliğlerinde benzer bir açıklama yoktur. Bu nedenle KDV uygulamasında ilmuhaberler hisse senedi gibi işlem görmez.? Hemen belirtelim ki bu düşüncenin kabulü mümkün değildir. Hisse senedi, geçici ilmuhaber gibi kavramlar başlangıçta da belirttiğim gibi TTK?da tanımlanmıştır. Bu kağıtlar arasında anonim şirketler hukuku açısından herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Vergi hukuku maddi hukukun, yani olayımızda anonim şirketler hukukunun esaslarını aynen almak zorundadır. Bu zorunluluğun gelir vergisi uygulamasında başka, KDV uygulamasında başka şekilde yerine getirilmesi düşünülemez.

Ayrıca Gelir İdaresi 1 Seri No:lu KDV Genel Tebliğinde ?hisse senedi ve tahvil teslimleri yanında aynı mahiyette olan kar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı belgesi gibi faiz veya temettü getiren kıymetli evrak teslimlerinin de vergiden müstesna olduğu?nu açıklamıştır. Görüldüğü gibi Madde 17/4 ? g?de sayılmadığı halde Gelir İdaresi kar ortaklığı ve gelir ortaklığı belgelerini de hisse senedi kapsamında değerlendirmiştir. Bu belgeleri hisse senedi gibi değerlendiren gelir idaresinin geçici ilmuhaberler için farklı düşünmesi söz konusu olamaz.

Burada akla KDV Kanununun 17/4 ? r maddesindeki düzenleme gelebilir. KDV Kanununun Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla ilgili 17/4 ? g maddesi hisse senedi teslimlerinin KDV?den istisna olduğunu düzenlerken, 17/4 ? r maddesi kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışına ilişkin devir ve teslimleri KDV?den istisna etmiştir. Buradaki ?iştirak hissesi? kavramı (g) bendinde belirtilen hisse senedi dışındaki iştirak hisselerini kapsamaktadır. Bunlar da limited şirket ortaklık payı, eshamlı komandit şirketlerde komanditer ortakların ortaklık payı, anonim şirketlerin hisse senedi veya geçici ilmuhabere bağlanmamış ortaklık payları ile iş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık paylarıdır. Normalde ?iştirak hissesi?; hisse senedi (ve geçici ilmuhaber)ni de kapsayan bir kavramdır. Ancak hisse senedi Madde 17/4 ? g?de sayıldığı için (r) bendindeki iştirak hissesi kavramı bu durumda hisse senedi / ve geçici ilmuhaber dışında bir önceki cümlede belirtilen payları kapsar. Yani 17/4 ? r maddesi hisse senedi ve geçici ilmuhaber teslimleri ile ilgili bir madde değildir.

Bu görüşümüzü destekleyecek bir düzenleme de bir KVK Genel Tebliğinde yer almaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)na ilişkin olarak çıkarılan 1 Seri No.lu Genel Tebliğ?de de (5.6.2.2.2. no:lu bölüm) iştirak hissesi kavramının anonim şirketlerin hisse senetleri veya ortaklık paylarını kapsadığı belirtilmiştir. Buradaki ?iştirak hissesi? kavramı Genel Tebliğe göre hisse senetleri ve geçici ilmuhaberler yanında anonim şirketlerin hisse senedi veya geçici ilmuhabere bağlanmamış ortaklık payları, limited şirketlerin ortaklık payları ile eshamlı komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları ile iş ortaklıkları ve adi ortaklıklara ait ortaklık paylarını da kapsamaktadır. Anılan Genel Tebliğin ilgili bölümü KVK?nun 5?inci maddesinde sayılan kurumlar vergisinden müstesna kazançları açıklamaktadır. KVK?nun 5/1 ? e maddesine göre kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın yüzde 75?lik kısmı kurumlar vergisinden müstesnadır. Madde iştirak hisseleri, intifa senetleri ve rüçhan hakkından söz ederken hisse senedinden söz etmemiştir. Yani kanun koyucu iştirak hissesi ve hisse senedi kavramlarını çeşitli vergi kanunlarında aralarındaki farklılıkların farkında olarak bilinçli bir şekilde kullanmıştır.

Genel Tebliğler Düzenleyici İdari İşlemlerdir
Gelir İdaresi?nin vergi kanunlarının uygulanmasına yönelik olarak idare ve mükellefi aydınlatmak amacıyla yayınladığı genel tebliğler düzenleyici idari işlemler kapsamındadır. Gelir İdaresi uzunca bir süre genel tebliğlerin düzenleyici idari işlem olmadığı yönünde bir görüşü benimsemişse de Danıştay?ın çeşitli genel tebliğler nedeniyle verdiği iptal kararları karşısında artık genel tebliğler düzenleyici idari işlem olarak kabul edilmektedir. Düzenleyici idari işlemler, bu kapsamda Genel Tebliğler yürürlükte oldukları sürece idare ve mükellef tarafından uyulması gereken kurallar bütünüdür. Ancak Genel Tebliğlerle getirilen bu kurallara mükellef tarafından uyulurken İdare tarafından uyulmamıştır.

Geçici İlmuhaber Vergi Uygulamasında Hisse Senedi Gibi Kabul Edilmezse Ne Olur?
Bir an için geçici ilmuhaberlerin vergi uygulamasında hisse senedi kapsamında kabul edilmeyeceğini varsayalım. Yani gerek GVK gerekse KDVK?nda yer alan ?hisse senedi? kavramlarının ?geçici ilmuhaberler?i kapsamadığını varsayalım.

Bunun sonuçları şöyle olacaktır:
1. Şirketlerin aktifinde kayıtlı olan geçici ilmuhaberlerin teslimi (satışı) KDV?ye tabi olacaktır.
2. Geçici ilmuhaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazancı hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazanç gibi değerlendiren 232 no:lu Gelir Vergisi Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmak zorunda kalınacaktır.
3. GVK gerçek kişiler açısından iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazancı gelir vergisinden istisna etmiştir. (Mükerrer Madde 80/1) Bu durumda geçici ilmuhaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazanç anılan istisnadan yararlanamayacaktır.
4. Gelir Vergisi istisnasının uygulanmayacak olması nedeniyle geçici ilmuhaberlerin malikine sağladığı hak ortaklık hakkı veya hissesi olarak değerlendirilecektir.
5. Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazanç GVK Mükerrer Madde 80/4?te herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın değer artış kazanç olarak tanımlanarak gelir vergisine tabi tutulduğundan, geçici ilmuhaberlerin gerçek kişi sahipleri tarafından elden çıkarılmasından doğan bütün kazançlar değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulacaktır.
6. Böyle bir uygulamanın getireceği vergi yükünü çok büyük bir çoğunluğu aile şirketi olan anonim şirketlerin ve ekonomimizin kaldırması mümkün değildir.

Viagra çok lezzetli yemek değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm atanmış zaten karar verin. Biz sirk geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen üç gün beklemek zorunda.