Sayın İlker Başbuğ hangi nedenle yargılanıyor? Terör örgütünün lideri olması nedeniyle

26 Haziran 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
_____0_____



BAŞKAN ? Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124?üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
?
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Hakkâri-Şırnak bölgesindeki Kavaklı bölgesinde meydana gelen olay ile yine evvelsi günü Mardin?in Derik ilçesinde meydana gelen olayda terör örgütüyle güvenlik güçlerimiz arasında çıkan çatışmalar sonucunda bir polisimiz ve bir uzman çavuşumuz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah?tan rahmet diliyorum, güvenlik güçlerimize, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum ve tekrar terörü vasıta kılan kimlik politikalarının elde edebileceği hiçbir şey olmadığını ifade ediyorum.
Ayrıca, büyük sanatçı Kazım Koyuncu?nun bugün 7?inci ölüm yıl dönümü, otuz üç yaşında -erken bir yaşta- hayata veda eden Kazım Koyuncu geleneksel Karadeniz müziğini farklı bir yorumla söyleyen ve müziğiyle Türk müzik tarihinde önemli bir yer tutmuş olan bir sanatçımızdır. Kendisini rahmetle ve şükranla anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
?
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
_____0_____
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124?üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Sakık. Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük?ün 19?uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım: 
?
BAŞKAN ? AK PARTİ grup önerisi üzerinde söz isteyen, lehte olmak suretiyle, İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Özel.
AK PARTİ Grubu önerisi üzerindeki son konuşmacı Sayın Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisi incelenmesinden de görüleceği üzere, Meclisin bu haftaki gündemini tamamen altüst edip onun yerine çok farklı tasarı veya tekliflerin görüşülmesini hedefliyor. Şunu ifade etmeliyim ki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Parlamentodaki milletvekili sayısını artırdıkça, arkasındaki halk desteğini artırdıkça Parlamentodaki yasama faaliyeti açısından zayıflamaktadır. 22?nci Dönemde tam 913 kanun çıkaran 22?nci Dönem Parlamentosu, 23?üncü Dönemde bunun yarısı kadar, 548 tane kanun çıkarmıştır. Şimdi 24?üncü dönemdeyiz. 24?üncü Dönemin ilk yılını yaşıyoruz ama bu sıkıştırılmış takvimler bile Parlamentonun faaliyeti açısından, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önceki yıllardaki, önceki dönemlerdeki çalışmasına yetişemeyecektir. Arkasındaki halk desteği arttıkça halkın sorunlarına yabancılaşan, o sorunların çözümü için Parlamentoya tasarı veya teklif getirmeyi artık fazlalık olarak gören bir anlayışı görüyoruz.
Şimdi bu hafta önemli kanunlar görüşeceğiz. Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen, Sağlık Komisyonundan geçen iki tane torba tasarı var bunların içerisinde. Hemen buradan ifade ediyorum. Bu iki torba tasarının belirli maddelerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kesinlikle destek vermemiz mümkün değildir çünkü maddeler son derece sakıncalı maddelerdir. Bu maddelerin bir bölümü Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yasalaşmış olan birtakım düzenlemelerin ters yüz edilmesine yöneliktir. Örneğin Sayıştay denetimi Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen bir yasayla kuşa çevrilmektedir. Sayıştay artık bu Parlamentonun kendisine verdiği yetki uyarınca yapması gereken denetimi, doğruluk, düzgünlük denetimini yapmayacaktır, yapamayacaktır. Hükûmet böyle bir şey istemiyor ?Benim hesaplarımı kontrol et.? şeklinde bir arzu içerisinde değil. Meclis adına denetim yapan Sayıştayın yetkileri kuşa çevrilmektedir.
Yine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun denetim yetkileri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına aktarılmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen torba yasada ÖSYM?ye, TÜBİTAK?a şirketler kurdurularak bu kurumların görmekte olduğu kamu hizmeti şirketler eliyle âdeta özelleştirilmektedir. Bu kamu hizmetlerinin yani ÖSYM?nin sunduğu kamu hizmetinin, TÜBİTAK?ın sunduğu kamu hizmetinin özel sektör eliyle, özel şirketler eliyle görülmesi mümkün değildir. Özelleştirme, Cumhuriyet Halk Partisi olarak programımıza aldığımız bir kavramdır ancak bu iki alanı özelleştirme kavramıyla yan yana getirmek doğru değildir.
Değerli milletvekilleri, Parlamento Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisine göre bu hafta sonu tatile girecek, öyle planlanmış durumda. Ancak bu Parlamento bu yasama faaliyetiyle tatile girerse, açıldığı zaman sırtında var olan bir kamburla tatile girmiş olacak. Parlamento açıldığında 8 milletvekili eksikle açıldı. Çeşitli siyasi partilere mensup 8 milletvekilimiz hâlen tutuklu bulunuyor. Özgürlüklerin önünü açması gereken yargı, Türk milleti adına karar veren yargı ilk defa özgürlüklerin önünde bir engel oluşturmuştur ve yine millet iradesinin temsil edildiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada teşekkül etmiş olan halk iradesine aykırı bir tutum içerisine girmiştir. Bu ayıpla, bu kamburla Türkiye Büyük Millet Meclisi kesinlikle tatile girmemelidir. Gerekirse temmuz ayında çalışalım ama bu sorunu çözelim.
Bu konuyla ilgili olarak, Parlamento açıldığı tarihte Adalet ve Kalkınma Partisiyle Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir protokol imzalandı. Daha sonra çeşitli siyasi partilerin, siyasilerin demeçlerin oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının başlatmış olduğu bir girişim sonucunda üç muhalefet partisinin mutabık kaldığı bir çözüm ortaya konuldu. Ancak bu çözüm Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkili organlarına götürüldü ve yetkili organlardan olumsuz karar çıktı. Sayın Başbakan, AKP?nin yetkili organı ?Konu yargınındır.? dedi. Değerli milletvekilleri, konu yargının olduğu hâlde Türkiye Büyük Millet Meclisinin düzenleme yaptığı birçok konu vardır, başta Sayın Başbakanın seçilmesinin önündeki yasakların kaldırılması olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi millet iradesini esas alarak birçok düzenlemeyi yapmıştır. Sayın Başbakanın seçilmesinin önündeki yasağı kaldırmak üzere, millet iradesine kulak vermek üzere, bu Parlamento Sayın Başbakanın seçiminin önündeki yasak için Anayasa?yı değiştirmiştir, cesaretle adım atmıştır, 22?nci Dönem Parlamentosu çok doğru bir karar vermiştir.
Şimdi, 8 milletvekilimiz tutuklu. Bakın, bu tutukluluk bu şartlarda devam ederse, bu tutukluluk nedeniyle bulundukları psikolojik durum nedeniyle bu durumu hazmedemeyen milletvekillerimizden bir kısmının belki hayati tehlikesi söz konusu olabilecektir, bunu ifade ediyorum. Bunu bir işkence olarak görüp, bunu psikolojik olarak kaldıramayacak olan milletvekilleri vardır.
İddianamelerdeki suç olarak ifade edilen hususların uydurma olduğunu düşünüyorum. Bakın, Sayın Haberal?ın iddianamesini okudum, Sayın Balbay?ın iddianamesine baktım, sizler de bunları biliyorsunuz, bu iddianamelerin -diğerlerine bakmadığım için şu iddianameleri okudum deme şansım yok ama- birbirlerinin benzeri ve tekrarı olduğunu düşünüyorum. Bir milletvekili ayrımı yapmıyorum burada ama bu kadar haksız bir şekilde bu insanlar Silivri Cezaevinde hâlen tutuklu bulunuyor ise ve buna rağmen Parlamento bu şekilde tatile girecekse bunu üzüntüyle karşılarım, bu Parlamento adına bunu bir eksik olarak görürüm, bu kamburu Parlamentonun sırtında taşımak olarak görürüm, bunu gerçekten demokrasiye yakışmayan bir tutum olarak görürüm. O tutuklu milletvekillerimizin çocukları karne aldılar. Karnelerini, o çocukların sevincini, o ailenin sevincini paylaşamayan babalar Silivri Cezaevinde tutuklu.
?Yargı, yargı, yargının işi.? diyoruz, ?Yargının işi.? deniliyor. Değerli milletvekilleri, o ?bağımsız? olarak isimlendirmek istediğimiz ama gerçekte bağımsız olmadığına inandığımız yargı, bu milletvekillerinin hakkını eğer teslim etmiyor ise bu sorunu çözecek olan bu Parlamentodur. Tatile girmeden bunu çözelim.
Sayın Başbakan o çözümleri beğenmemiş olabilir, başka çözümler bulabiliriz, yetkiyi Parlamentoya verebiliriz. Başka çözümler vardır, çözüm bir tane değildir, yeter ki bunun çözülmesi gerektiğine inanalım ama Sayın Başbakanımız  ?Benim seçimimin önündeki yasağı Parlamento kaldırsın; burada yargıya müdahale yoktur.? deyip, konu tutuklu milletvekillerine geldiğinde ?Burada yargıya müdahale var.? diyor ise, Sayın Başbakanı ben vicdan muhasebesi yapmaya davet ederim. Davet ediyorum; lütfen Sayın Başbakan, bir kez de siz oturun bir vicdan muhasebesi yapın. (CHP sıralarından alkışlar) Yarın hepimiz bu kimliklerimizden sıyrılacağız, bu kimliklerimiz sona erecek. Allah hepimize uzun ömür versin, karşılaşacağız ama ?Bu, yargının işidir.? diyerek vicdan muhasebesinden, vicdani sorumluluktan kendimizi kurtarabilecek miyiz? Ben kurtaramayacağımızı düşünüyorum; çünkü o insanların suçsuz olduğuna inanıyorum, suçsuz yere orada yattıklarına inanıyorum.
Gelin, Parlamento kapanmadan bu sorunu çözelim. Bu şekliyle tatile girmek bize huzur vermemeli, bu şekilde tatile girmemeliyiz değerli arkadaşlar.
Bunları ifade etmek için söz aldım. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
BAŞKAN ? Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3?üncü sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu?nun görüşmelerine başlayacağız.

3. - Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/630) (S. Sayısı: 303)---(x)

BAŞKAN ? Komisyon? Yerinde.
Hükümet? Yerinde.
Komisyon raporu 303 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç Tüzük?ün 91?inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir.
?
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şimdi, üçüncü konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu?nda değişiklik öngören kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şöyle kısa bir gezinti yapmak istiyorum bu tasarıyla ilgili olarak. Türk Ticaret Kanunu?nun kabulüne ilişkin günlere giderek o günlerden bazı görüşleri, bazı görüntüleri sizlere tekrar anlatmak istiyorum.
Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu ile bunların uygulanmalarına ilişkin iki kanun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Tebligat Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 2011 yılında en son 13 Ocak tarihinde görüşülerek kabul edildi. Bu görüşmelerin, bu saydığım altı kanuna ilişkin görüşmelerin başlangıcı 11 Ocak tarihidir. Yani, 11 Ocak tarihinde bu görüşmelere başlandı ve 13 Ocak tarihinde bu altı kanun kabul edildi, toplam 2.725 maddeden oluşan bir pakettir. Bunu özellikle ifade ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün siyasi parti gruplarının uzlaşmayla gerçekleştirdiği, çok önemli bir düzenlemedir. Temel yasa olarak görüşülmeye kalkışılmış olması hâlinde dahi görüşülmesi günlerce, haftalarca, belki aylarca sürebilecek olan bir yasalar topluluğundan söz ediyorum. Hani, zaman zaman Genel Kurulda tartışmalar oluyor ?Uzlaşma gerçekleştirilebilir mi, gerçekleştirilemez mi? Muhalefet partileri iktidar partisinin, Hükûmetin tasarılarına, tekliflerine destek verir mi, vermez mi?? sorusunun cevabı burada. Demek ki Parlamento gerektiği zaman tüm toplumu ilgilendiren konularda gerekli uzlaşmayı sağlayabiliyor, bu çok önemli.
Şimdi, bu hafta görüşeceğimiz iki tane torba kanun tasarısı var. Ben buradan rica ediyorum ve ifade ediyorum. Lütfen şu uzlaşmayı göz önüne alalım, o iki tasarının eğer sağlıklı bir şekilde yasalaşmasını istiyor isek, böyle günlerce süren tartışmalara konu olmasını arzu etmiyor isek Cumhuriyet Halk Partisinin belki diğer muhalefet partilerinin de bu konudaki görüşlerine lütfen kulak verin. Gelişigüzel bir şekilde o tasarının tüm maddelerine karşıyız şeklinde bir anlayış ortaya koymuyoruz ama belli maddelerinde rezervimiz var, doğru bulmuyoruz, bunlar AKP hükûmetleri döneminde yasalaştırılmış olan düzenlemelerin tersine çevrilmesine yönelik düzenlemelerdir de, bunları yanlış buluyoruz. Bakın, onları yarın öbür gün görüşeceğiz. Buradan rica ediyorum, bu konularda bir uzlaşmayı gerçekleştirebiliriz. Yani uzlaşma tabii ki, herkesin bir adım atmasıyla olur. İktidar partisine de Hükûmete de burada adım atmalarını tavsiye ediyorum. Aynı şeyi yargı paketinde gerçekleştirebiliriz. Üçüncü yargı paketini biz grup önerisi olarak getirdik, evet, çıkaralım istiyoruz onu, yasalaşsın istiyoruz ama orada bizim doğru bulmadığımız, sizin hukukçularınızla konuşmanız hâlinde muhtemelen onların da doğru bulmayacağı, onların da doğruya kulak vereceği bazı özel birtakım problemli maddeler var. Bunları el birliğiyle gelin, konuşalım, görüşelim, Parlamentonun bu son haftasını daha rahat bir yasama faaliyetine konu edelim.
Şimdi, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı?nın yasalaşmasına ilişkin kısa bir bilgiyi verdim, bu çerçevede başka bilgiler de verdim. Türk Ticaret Kanunu?nun hazırlığı çok uzun bir zaman almıştır, ta 57?nci Hükûmet dönemindeki, o koalisyon Hükûmeti dönemindeki hazırlıkla başlar. O dönemin Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk?ün kurmuş olduğu bir komisyonla bu çalışmalar başlamıştır, Profesör Doktor Sayın Ünal Tekinalp bu çalışmalara öncülük etmiştir, bu yükü omuzlamıştır daha doğrusu. Uzun yıllar süren bir çalışma olmuştur. Adalet Komisyonları -yani ?komisyonlar? derken çeşitli yasama dönemleri itibarıyla olduğu için çoğul ifadesini kullandım- bu konuda çalışmıştır, muhtelif Adalet Bakanları buna emek vermiştir, Adalet Komisyonu başkanları emek vermiştir, milletvekillerimiz emek vermiştir. 22?nci Dönemde bir görüşme sağlanmıştır, ama 23?üncü Döneme geldiğimizde, 23?üncü Dönemde bir yanlış işlem yapıldı, 23?üncü Dönemin Adalet Komisyonunda bu tasarı görüşülmedi, doğrudan Genel Kurula geldi.
Genel Kurul aşamasında tüm siyasi partiler bir araya geldik, bazı düzeltmeleri yapmanın gayreti içerisinde olduk, ama 23?üncü Dönem Adalet Komisyonundan geçmemiş olması, hakikaten önemli bir eksiklik olarak ortaya çıktı. Sonuçta 23?üncü Dönem görüşmelerinde, belli mutabakatlar çerçevesinde bu tasarıları yasalaştırdık ve 6102 sayılı Kanun kabul edildi.
O dönem Sayın Bekir Bozdağ burada Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekiliydi. Yürürlük için, altı ay sonra yürürlüğe girmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştı. Ben özellikle öneride bulundum ?Altı ay sonra yürürlüğe koyarsak, bu tasarıda sorunlu bazı hükümler var, bunları yeterince tartışmadık, o nedenle altı ayda bunları belki yetiştiremeyebiliriz, altı ayın bitimine doğru Meclis zaten tatile girecek o zaman, gelin bu süreyi biraz daha uzatalım, üzerine bir yıl daha koyalım.? dedik, bir buçuk yıl oldu. Ancak üzüntü verici olan bir buçuk yıl bitmek üzere, şimdi bir hafta sonra, 1 Temmuzda Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girecek ve biz bu değişiklikleri son haftaya sıkıştırdık, bu doğru olmadı.
Gerçekte Türk Ticaret Kanunu?nda değişmesi gereken çok daha fazla madde var. Bunların önemli bir bölümünü, ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı?nın tümü üzerindeki görüşmeler, daha doğrusu bölümlere ilişkin görüşmeler sırasında, 13 Ocak 2011 tarihinde ifade ettim.
İfade ettiğim konular şunlardı: Birincisi, denetim kapsamı oldukça geniştir. Türkiye?deki şirket sayısının çokluğuna baktığımızda, bu denetimin getirdiği maliyeti bu şirketler kaldıramaz. Denetim, elbette çok önemlidir, mutlaka önemlidir. Şirketler sadece sahiplerinin malı değildir, onun pay sahiplerinin malı değildir, şirketler, aynı zamanda,  bu şirketlerin bir bölümü hakla açık olduğu için o borsada yatırım yapmış olan kişilerin malıdır. Yine bu şirketler, alım satım ilişkisinde bulunduğu kişilerin de üzerinde haklarının olduğu kurumlardır. O nedenle, denetim önemlidir. Saydam, doğru tabloların kamuya mutlaka açıklanması gerekiyor. Denetimin özünden taviz vermemek kaydıyla ama bu kapsamı da yani KOBİ dediğimiz küçük ve orta boy işletmeleri biraz bu denetimin dışına almak suretiyle rahatlatmak gerekir. Bunu ifade ettim.
Yine İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün KOBİ?lere büyük bir yük getireceğini ifade ettim. Bu desteği, KOBİ?ler bunu kuramaz, onların İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün gereğini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üstlensin -o zamanki adıyla- KOSGEB üstlensin, bu desteği onlara versin, KOBİ?ler bunu yapamaz çünkü yapabilen KOBİ?ler olabilir, yapamayan KOBİ?ler olabilir ve ekonominin yüzde 96, yüzde 97 ölçeğinde KOBİ?lere dayandığını düşünürsek, KOBİ?lerin çok büyük bir bölümü zaten zor ayakta kalan aile işletmeleridir, onların bir de İnternet sitesi kurma gibi bir yükümlülükle karşı karşıya bırakılmaları doğru değildir.
Ceza hükümlerinin yeteri kadar tartılmadığını, tartışılmadığını ifade ettim çünkü cezadan amaç nedir? Bir müeyyideyle belli bir amaca ulaşırsınız. Müeyyidenin, cezanın caydırıcı olması gerekir ama ulaşılmak istenen amaç ile cezanın miktarı arasında bir denge olmaz ise o zaman cezadan beklenen amacı gerçekleştirmiş olmayız. O nedenle ?Bunu bir daha ele alıp düzenlemekte, gözden geçirmekte yarar var.? dedim.
Daha başka birçok şeyi söyledim, bunları tek tek burada sayarak zamanınızı almak istemiyorum. O zaman neye değindiysek onları şimdi bugün bu teklifte veya Hükûmet tasarısında daha doğrusu görüyoruz. Bunların önemli bir bölümüyle Cumhuriyet Halk Partisi olarak mutabıkız, belki bir iki konuda biraz daha farklı görüşlerimiz var.
Yine bu tasarıda yer almayan ama yer almasını düşündüğümüz birtakım düzenlemeler de var. Kanunun hazırlığına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu?nun hazırlığına destek vermiş olan bütün bilim adamlarına, başta Sayın Prof. Dr. Ünal Tekinalp olmak üzere hepsine teşekkürü bir borç bilmesi lazım Parlamentonun. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bu teşekkürü ifade ediyorum.
Yine 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu bu Kanun?la yürürlükten kalmış olacak 1 Temmuz itibarıyla. O Kanun?u hazırlayan Prof. Hirsch?i rahmetle anmak gerekir. Kendisi Almanya?dan Türkiye?ye gelip, Ankara ve İstanbul üniversitelerinde uzun yıllar başta ticaret hukuku olmak üzere çeşitli konularda ders veren ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul etmiş, vatandaşlığa geçmiş ve onunla gurur duymuş olan bir profesördür. Gerçekten kendisini rahmetle ve şükranla anmak gerekir.
Eleştirileriyle bu tasarıya, yasaya, 6102 sayılı Kanun?a yön vermiş olan, destek vermiş olan bilim adamlarını yine teşekkürle anmak gerekir.
Bu tasarıdaki üzüntüm şudur: Prof. Dr. Sayın Ünal Tekinalp bunun hazırlığına katılmamıştır. Kendisi sanıyorum doğru bulmadı bu değişikliği ama her ne olursa olsun Sayın Ünal Tekinalp?in bu çalışmalarda olup, olumsuz dahi olsa kendi görüşlerini bu tasarıya yansıtabilseydi, onlar Parlamento için çok yol gösterici olurdu. Onun olmamasını bir eksiklik olarak görüyorum.
6762 sayılı Kanun, dönemine göre son derece ileri çözümler getirmiş olan bir kanundu. Ancak elbette hukuk, dinamik bir kavramdır; ihtiyaçlar değişir, ekonomi değişir, ekonomide, toplumda yeni ihtiyaçlar ortaya çıkarsa kanunların da buna paralel olarak değişmesi gerekir. Gayet doğaldır, kanun değişecektir ve 6762 sayılı Kanun yerine gelen 6102 sayılı Kanun, son derece modern kurumları da getirmiş olan bir kanundur. Tek kişilik şirketler bunun çok önemli bir örneğidir. Gerçekten, Avrupa Birliğinde uzun yıllardır olan ama Türkiye?de olmayan bu şirket türünün Türk hukukuna kazandırılmış olması başlı başına önemli bir olaydır; sanayiye, küçük yatırımcılara nefes aldıracak bir olaydır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda olmasını arzu ettiğimiz ama olmayan bir iki düzenlemeye de değinmek istiyorum. Faiz konusundaki düzenleme tereddüt yaratacak niteliktedir. Belki yorumla ?Burada bir sorun yok.? denebilir ama zaman içerisinde, yargının bu konuda vereceği kararlar çok farklı olabilir. Özellikle temerrüt faizindeki yazım, gerekçeleri dikkate aldığımızda, problem yaratacak türdendir. O maddeyi yeniden ele alıp yazmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Yine, Türk Ticaret Kanunu?nun 340?ıncı maddesi, şirket ana sözleşmelerini, daha doğrusu, yeni Kanun?daki adıyla şirket esas sözleşmelerini düzenliyor. Şirket esas sözleşmesi maddesi, bugüne kadar Türk hukukuna girmiş ve yerleşmiş olan anlayışın tam tersi bir anlayışı yansıtıyor. Bizim hukukumuzda, Borçlar Kanunu?nda ?sözleşmesi serbestisi? ilkesi vardır yani bir sözleşme, tarafların iradesine göre, serbestçe kurulabilir, koşulları serbestçe belirlenir. Borçlar Kanunu?nda bunun tek istisnası vardır, bir maddede istisnası vardır; sözleşme, emredici hukuk kurallarına, ahlaka, kamu düzenine ve şahsi haklara aykırı olmayacak. Bunun dışında, taraflar serbestçe tayin edebilir. Tabii ki devletin, zaman zaman, sözleşme özgürlüğüne müdahale ettiği alanlar vardır. Örneğin, asgari ücretten daha aşağı bir ücretle kişiyi çalıştıramazsınız. Ama, 340?ıncı madde diyor ki: Türk Ticaret Kanunu da bu sözleşme serbestisinin üzerine oturan bir kanundur. 340, bunun tam tersi bir anlayışla, sözleşme serbestisinin tersi bir ilkeyi benimsiyor. ?Sözleşme, bu Kanun?un ancak izin verdiği hâllerde, bu Kanun?da belirtilen hâllerden, daha doğrusu Kanun?da belirtilen hâllerden sapabilir.? diyor. Bu, bizim iş adamımızın yaratıcılığını öldüren bir düzenleme. Bırakalım, iş adamımız, bugüne kadar özgür bir şekilde nasıl bu sözleşmeleri kurabilmişse o şekilde kursun. Bu, yatırımcıyı, iş adamını, şirket kurucularını tek tip sözleşmeye yönelten, onların yaratıcılığını öldüren bir maddedir. Kanunun gerekçesine baktığımızda bunun Alman hukukundan alındığı söyleniyor. Alman hukukunda öyle olabilir ama bizim hukukumuz farklıdır, bizim ekonomimizin dinamikleri farklıdır. Yaratıcı bir iş adamımız vardır, yaratıcı bir özel sektörümüz vardır, kanunların yapması gereken bu yaratıcı, dinamik özel sektörün önünü açmaktır. 340 bunun tersi bir anlayışta; bunu burada ifade ediyorum.
552?nci maddedeki düzenleme Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisiyle düzeltilmiştir, orada bir yanlışlık yapılmıştı. ?Halka açılma? kavramı 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu?na göre sadece SPK?nın denetimine tabi olan şirketlerde mümkündür, oysa Türk Ticaret Kanunu?nun 552?nci maddesi SPK?nın denetime tabi olmayan diğer şirketlerin de halka açılmasına izin veren bir şekildeydi. Bu, yeni Kombassan?lar demektir, yeni şirketler demektir, halkı, küçük yatırımcıyı, tasarruf sahibini kandırabilecek şirketlerin ortaya çıkması demektir. Nitekim o madde tamamen tersine çevrildi, tam tersine bir müeyyideyle, hapis cezası müeyyidesiyle müeyyidelendirildi. Hükûmet tasarısında bu müeyyide biraz azdı, Komisyonda yükseltildi ama Sayın Bakandan ve tüm partilerden bir kez daha bu müeyyideyi gözden geçirelim, orada caydırıcılık ölçeğinden, ölçüsünden vazgeçmeyelim, caydırıcı olacak şekilde, tabii ki ölçülülük ilkesine uygun olarak o maddeyi bir kez daha kaleme alalım...
Bağımsız denetimin kapsamı, İnternet yükümlülüğünün kapsamıyla paralel hâle getiriliyor. Bu kapsamı Bakanlar Kurulu belirleyecek. Tabii ki Bakanlar Kurulunun belirleyeceği kapsam önemli. ?Bunu KOBİ?leri dışarıda tutmak suretiyle Bakanlar Kurulu belirleyebilir.? şeklinde bir izlenim aldık. Tabii ki Bakanlar Kurulunun nihai iradesini bilmiyoruz, ancak eğer irade bu şekildeyse o zaman KOBİ tanımıyla belki oynamamak, KOBİ tanımını olduğu gibi muhafaza etmek gerekir. Çünkü tanımı bu şekilde veya Bakanlar Kurulu kararının sınırını bu şekilde çizdiğimiz takdirde yaklaşık 800 bin civarındaki faal şirketin sadece 15 bini bu kapsama girecektir. 15 bin şirket ekonominin çok büyük bir kısmı demektir, sayıyı küçümsemeyelim ama onu daha daraltacak şekilde bir düzenlemeyi doğru bulmayız. Bunlar önemli düzenlemeler.
Şirketin borçlanması, şirketten borç para alma, borç para verme şeklindeki düzenlemeler yine yeni bir şekle kavuşturuldu. Ancak şunu Komisyonda ifade etmiştim, bir kez daha burada ifade ediyorum: Şirketten ayın olarak borçlanma konusundaki yasak kalkmış durumda. Nakit olarak, daha doğrusu pay sahiplerinin üçüncü dereceye kadar yakınlarının borçlanmasına ilişkin yasak bu. Pay sahipleriyle ilgili herhangi bir sorun yok, oradaki ölçüler biraz daha farklı. Ona biraz sonra değinirim, belki Sayın Bakan da değinir. Ayın olarak borçlanma serbest bırakıldı, gerekçesi de şu: Örneğin, şirket bir otomobil satıyorsa veya beyaz eşya ticaretinde bulunuyorsa pay sahibinin yakınları o kampanyalı otomobil satışından yararlanabilsin. Gayet makul, doğru ancak oradaki otomobil satışı hâlinde o kişinin, yani otomobili alan pay sahibinin veya yönetim kurulu üyesinin yakını şirkete nakit mi borçlanmıştır, ayın mı borçlanmıştır? Bunu bir daha konuşalım, yani burada sanki otomobili alıyor ama bir nakit borçlanma söz konusu. Hâlbuki niyet orada şu: Nakit borçlanma yasak, niyet nakit para çekmesin şirket kasasından. Ama bunu bir daha bir düşünelim, burada bir sorun olmasın.
Onun dışında, denetimle ilgili bir başka düzenleme yapılıyor. ?Denetim kurulunun raporunun olumsuz olması hâlinde şirket yönetim kurulu istifa eder.? şeklinde çok ağır bir hüküm vardı. Bu, hakikaten şirketleri çok zora sokabilir; örneğin, halka açıksa veya kamuya belli bilgilerini duyurma yükümlülüğünde olan bir şirketse gerçekten bu süreç dahi onu piyasadan çıkarmaya yol açabilir. O düzeltildi ama o düzeltilmiş hâlinde de belki bir sorun var. Onu bir daha, amaçtan herhangi bir şekilde taviz vermemek kaydıyla, ele almakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Yine, muhasebe konusunda şunu söyleyeyim: Bu konuda iktidar partisiyle farklı düşünüyoruz. Bu kanun şunu esas alıyor: Vergi kanunlarına göre tutulan muhasebeyi esas alıyor. Türkiye?de 1950?li yıllardan bu yana mali tablolar vergi öncelikli olarak düzenlenir, vergi kanunları bunu yönlendirmiştir ama o zaman ?sermaye piyasası? diye bir kavram yoktu, ?muhasebe? kavramı bu kadar öne çıkmış değildi. Doğru olan, bu anlayışı bırakıp uluslararası muhasebe standartlarına göre şirketlerin muhasebe tutmasıdır, vergi kanunlarına göre vergi idaresine, Gelir İdaresine verilecek mali tablolar, bilançolar, ayrıca onun hükümleri dikkate alınarak revize edilir, o şekilde düzeltilebilir. Bu yönde önergemiz olacak, bunu da sizlerin dikkatine, takdirine sunacağız.
Sürem sanıyorum bitti. Sözlerimi bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
---0---
BAŞKAN ? Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124?üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
303 sıra sayılı Tasarı?nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
?
30?uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30?uncu maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı Kanunun 562?nci maddesinin (11) numaralı bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi                              Turgut Dibek                               Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul                                            Kırklareli                                             İstanbul
Mehmet Ali Susam                               Ali İhsan Köktürk                            Kemal Değirmendereli
İzmir                                              Zonguldak                                             Edirne
?Madde 562 ? (11) 552?nci maddeye aykırı hareket edenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.?
BAŞKAN ? Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) ? Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN ? Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) ? Biz de katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN ? Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Ben kürsüye çıkayım.
BAŞKAN ? Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz şunu amaçlıyor: Türk Ticaret Kanunu?nun 552?nci maddesine göre yani biraz önce görüşülen veya bu tasarı kapsamında olan 552?nci maddeye göre, izinsiz olarak halktan para toplayan şirketler belirli müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır. Halktan para toplaması izne bağlı olan şirketler Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında olan şirketlerdir. SPK?ya tabi olmayan, onun denetimine tabi olmayan hiçbir şirket halktan para toplayamaz. Bu yasaktır; 552?nci madde bu yasağı ortaya koymuştur, bu yasağa paralel olarak da bir müeyyide getirilmiştir. Müeyyide, yasağa aykırı, yasak olduğu hâlde halktan para toplayan şirketler, onların yöneticileri altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır. Malumunuz olduğu üzere, üç yıldan daha az hapis cezası müeyyidesi ertelenebilmektedir, hükmün açıklanması geriye bırakılabilmektedir. Bu nedenle, böyle bir ceza caydırıcı olmayabilecektir. Biz, bu cezanın caydırıcı olabilmesi için cezanın alt sınırının altı aydan bir yıla, üst sınırının da iki yıldan üç yıla çıkarılmasını öneriyoruz. Bunun doğru olduğunu düşünüyoruz, o nedenle Genel Kurulun, başta iktidar partisi olmak üzere, desteğini istiyoruz. Aksi bir kabul, yani izinsiz olarak, daha doğrusu yasak olduğu hâlde halktan para toplayan şirketlerin yöneticilerine yeterli bir müeyyideyi getirmemiş olacağız. Bundan endişe ediyoruz, o nedenle destek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.
?
BAŞKAN ? Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 
Kabul edilen önerge doğrultusunda 40?ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 40?ıncı madde kabul edilmiştir. 
41?inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 41'inci maddesinin bir numaralı fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu                               Turgut Dibek
İstanbul                                             İstanbul                                             Kırklareli
Mehmet Ali Susam                            Kemal Değirmendereli                             Ali İhsan Köktürk
İzmir                                                 Edirne                                             Zonguldak
BAŞKAN ? Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) ? Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN ? Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) ? Biz de katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Gerekçe?
BAŞKAN ? Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 6102 sayılı Kanunun "Defterlerin tutulması" başlığını taşıyan 65'inci maddesinde yer alan dördüncü fıkrasındaki "şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır" ibaresinin çıkarılması durumunda defterlerin tutulmasında uluslararası standartlar yerine eskiden beri uygulanmakta olan vergi esaslı muhasebe sistemine geri dönülmüş olacaktır. Uluslararası standartlara uygun olmayan esaslara göre defter tutulması ise Türkiye'de her gün sayıları artan yurt dışı bağlantılı faaliyette bulunan işletmelerin küresel entegrasyonunda sorunlara neden olacağı gibi Türkiye'nin cari açığının kapatılması, birincil bütçe dengesinin fazla vermesi gibi iktisadi amaçlarını gerçekleştirmesine engel olacaktır. Bu nedenle önerilen değişikliğin madde metninden çıkartılması gerekmektedir.
BAŞKAN ? Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.
?
Hayırlı uğurlu olsun. Tasarı kanunlaşmıştır.
Şimdi, Sayın Hamzaçebi yerlerinden iki dakika söz istediler.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz bazı önergeler kabul görmedi. Bazı eleştirilerimiz umarım uzun vadede, orta vadede Hükûmet tarafından değerlendirilir ve onların gereği yerine getirilir.
Bu vesileyle şunu ifade etmek istiyorum: Tasarının, daha doğrusu kanunun, Hükûmet tasarısının Türk Ticaret Kanunu?nda değişiklik öngören maddelerinin 37?nci maddesiyle getirilmiş olan bir düzenleme var; bu, burada son dakikada getirilen bir önergeyle kabul edildi. Buna göre, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu?na göre yeminli mali müşavirlik hakkını elde etmiş olanlar Kamu Gözetimi ve Denetimi ve Muhasebe Standartları Kurumu tarafından bu kanuna göre yapılacak denetimlerde yetkilendirilmiş sayılacaklardır. Bunun yanına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri de ilave edildi. Ancak bütün bunlar yapılırken 3568 sayılı Yasa kapsamında denetim yapan, çok önemli bir meslek grubu olan serbest muhasebeci mali müşavirler bu kapsamın dışında bırakılmıştır. Bunu doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.
Tasarının tümüne yönelik olarak birçok konudaki olumlu görüşlerimizi ifade etmiştim. Burada görmüş olduğumuz bu eksikliğe tasarının tümüne yönelik görüşümüzü feda etmedik tabii ki ancak bu kadar önemli bir kitleyi, serbest muhasebeci mali müşavir kitlesini bu kanun kapsamında yapılacak denetimlerde kapsam dışında bırakmayı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, 4?üncü sıraya alınan, İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu Raporu?nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (2/697) (S. Sayısı: 300)  (*)
BAŞKAN ? Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu, 300 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
?
Şimdi, birinci bölümün maddelerini bitirdik.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler için gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Sayın Şirin Ünal tarafından verilen ve Harp Akademileri Kanunu?nda değişiklik öngören bir tasarıyı görüşüyoruz. Fakat ne ilginçtir ki teklifi veren Sayın Şirin Ünal, bu teklifle ilgili olarak Genel Kurulu bilgilendirme ihtiyacı duymamıştır.
Harp Akademileri Kanunu gibi çok önemli bir kanun görüşülüyor. Bu kanunda değişiklik öngören bir düzenlemenin buraya Hükûmet tasarısı olarak gelmiş olması beklenirdi, ancak ne yazık ki Hükûmet tasarısı olarak bu düzenleme gelmemiştir. Teklifi veren kişinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin eski bir mensubu olması bu teklifin, Genelkurmayın, Silahlı Kuvvetlerin istekleri, görüşleri veya onların ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığı anlamına gelmez. Elbette demokrasilerde karar sivil iradenindir, Parlamentonundur, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu çerçevede kurumların görüşleri olur, bu görüşler Parlamento tarafından karara bağlanır. Onların istekleri sivil irade tarafından değerlendirilir. Ancak, biz burada bilemiyoruz kimin görüşü nedir. Bu teklifle ilgili olarak teklif veren Sayın Şirin Ünal?ın görüşü nedir bilmiyoruz. Acaba formalite olarak bir teklif vermiştir de bu teklifteki düzenlemelerin arkasında değil midir kendisi? Yani Genel Kurula neden bilgi verme ihtiyacı duymuyor?
Harp Akademileri Kanunu?nu görüşürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı karşıya olduğu bazı sorunları da burada tartışmak gerekir, bu teklif tam da bu tartışmanın yapılacağı yerdir. Silahlı kuvvetlerimiz hâlâ anketlerde en güvenilir kurum olarak çıkıyor. ?Hâlâ? diyorum yani bu kadar yıpratma kampanyasına rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde bu kadar oynanan oyunlara rağmen bütün kamuoyu anketlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri en güvenilir kurum olarak çıkmaktadır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) ? Halk güvendiğine göre, inandığına göre demek ki oyun oynanmıyor, o sizin kendi algınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Sayın Milletvekili, arzu ediyorsanız buraya çıkar konuşursunuz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) ? Konuşurum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Konuşursunuz tabii ki.
Değerli milletvekilleri, bakın, ?Oyun oynanmıyor.? diyor arkadaşımız. Şimdi, ben size sormak istiyorum: Eski Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ hangi nedenle tutukludur, hangi nedenle yargılanıyor? Terör örgütünün lideri olması nedeniyle. Sırf bu suçlama, bu yargılama dahi bu Parlamentonun seyirci kalmaması gereken bir durumdur. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bir eski Genelkurmay Başkanı, iki yıl, üç yıl Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Hükûmet bunu güvenmiş, oraya getirmiş; Sayın Başbakan kendisiyle çalışmış, Sayın Cumhurbaşkanı kendisiyle çalışmış ve bu insan silahlı terör örgütü üyesi olarak yargılanıyor, cezaevinde. Bu bir komedidir, trajikomik bir durumdur daha doğrusu. 12 Eylül 2010 referandumunda kabul edilmiş olan Anayasa değişikliğine rağmen, hukuksuz bir şekilde, Anayasa?ya aykırı bir şekilde yargılanıyor. Evet, siz buna Sayın Milletvekili, özellikle siz buna seyircisiniz, öyle zannediyorum.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) ? Siz bunu hukuka bırakın, hukuka.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Evet, hukuk adına hareket ettiğini söyleyenler en büyük hukuksuzluğu yaratıyorlar. Anayasa?nın 145?inci maddesi açıktır, askerî yargının görev alanını düzenliyor. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenmiş olan suçlar askerî yargıda yargılanır. Bu, genel hükümdür. Anayasa?nın 148?inci maddesine 12 Eylül 2010 referandumuyla eklenen hükümle Genelkurmay Başkanıyla 3 kuvvet komutanı ve Jandarma Genel Komutanı bu hükümden ayrık tutularak bunlar için yargılama yerinin Yüce Divan olduğunu belirtmiştir. Yani bu da özel hükümdür, hukukun temel kuralıdır. Özel kural genel kuraldan önce gelir. Şimdi, Anayasa?nın bu hükmü bir kenara atılmıştır, Sayın İlker Başbuğ yargılanmaktadır.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde darbe düşünen, darbeyi planlayan, darbeyi aklından geçiren, bunlar için herhangi bir şekilde girişimde bulunan hiçbir personelin, hiçbir subayın barındırılmamasını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzaklaştırılması gerektiğini savunuyoruz. Bu ülkede darbeler son bulmalıdır. Ama bu yargılama başka bir şey. Eğer ?hukuk? diyorsanız, bırakın Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla yargılasın. Sayın Başbakan da bu konuda bir görüş beyan etti ama öyle zannediyorum ki Hükûmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, özellikle siz Sayın Milletvekili bu görüşe sahip değilsiniz ya da Sayın Başbakan sadece böyle bir şey söylüyor, gerisini bırakıyor. Sayın Başbakana düşen görev, bu cümlesinin arkasında durmaktır. Burada bir yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa çıkarmaktır.
Şimdi, 30 Ağustos geliyor. Terfiler gelecek. 2010 30 Ağustos sürecini hatırlayalım. Bir savcı soruşturmasının baskı altına aldığı bir 30 Ağustos sürecinde, Yüksek Askerî Şûra sürecinde o problemleri hatırlayalım.
Problem derken, komutanların kim olması gerektiğine elbette sivil irade karar verecektir. Sivil irade komutan terfilerinde seyirci değildir. Tabii ki görüşü olacaktır. Hiç tereddüdüm yok. Ama Silahlı Kuvvetlerin de görüşü olacaktır. Elbette görüşü olacaktır.
Şimdi o ayrı. O bir ayrı tartışma konusu. Şimdi, terfiler geliyor. Balyoz Davası nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetim kademesinin önemli bir bölümü tutuklu. Ne olacak şimdi bu? Bu subaylar ne olacak gerçekten? Kendileri bu yargılamanın hukuksuz olduğunu söylüyor. Örnek veriyorum -hepiniz biliyorsunuz- yani orada yargılanan bazı subaylar ?Ben o tarihte yurt dışındaydım.? diyor. Yani o 2003 yılında 1?inci Orduda yapılan o brifingde, verilen brifingde -her neyse- darbenin konuşulduğu iddia edilen o brifingin verildiği sırada ben yurt dışındaydım diyor, şu limanda görevliydim diyor. Bu insanlar hâlâ tutuklu. Ya da o tarihte şu sokaklar bombalanacak şeklinde plan yapıldığı iddia ediliyor. O iddia edilen planda yer alan sokakların isimleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2006 yılında verilmiş, 2006?da verilmiş. Veya o tarihte kamu kurumlarında personel olarak var gözüken -işte iddiada bu kişiler o tarihte kamu kurumlarında personel deniliyor- o tarihte onlar öğrenci. Ya da o CD?de, o bilgisayarın diskinde kayıtlı olan program, işte o bilgisayar çıktıları, o bilgisayar programının dili 2008?de yaratılmış. İlgili Amerikan şirketleri bunu söylüyor. Bu, 2008?de kullanılan bir dil. 2008 öncesinde bu dil dünyada piyasada yok, o bilgisayar programı yok. Bütün bunlar varken, şimdi -30 Ağustos geliyor- 30 Ağustosta bu personelin durumu ne olacak? Bu subayların durumuna seyirci kalamayız. Bakın, buna kulak verelim, Parlamento olarak kulak verelim arkadaşlar. Hukuk hepimize lazım. Yarın hepimiz bir nedenle yargı karşısına çıkabiliriz, herhangi bir nedenle, belki benzer nedenle, işlemediğimiz suçlar nedeniyle de çıkabiliriz, işlemediğimiz ama işlendiği iddia edilen birtakım suçlar nedeniyle de çıkabiliriz. Gerçekten suç işleyip de yargı karşısına çıkabiliriz ama hangi şartta olursa olsun hukuk hepimize lazımdır. Şimdi, Harp Akademileri Kanunu görüşülürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı karşıya olduğu bu durumu görmezlikten gelemeyiz. Sayın Bakandan ben bir açıklama bekliyorum. Hakikaten bu konuda ne düşünüyor Sayın Bakan? Sayın İlker Başbuğ?la ilgili olarak Sayın Başbakan ?Yargılama yeri Yüce Divandır.? dedi. Evet, sivil irade. Elbette yasama, yürütme, yargı erkleri bağımsızdır ama nihai karar merci millî iradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eğer orada bir hukuksuzluğun yaşandığına toplum olarak biz karar veriyorsak, ikna oluyorsak bu düzenlemeyi Parlamento yapmaya yetkilidir. Bu, Anayasa?ya aykırı bir tutum değildir. Sayın Bakandan merak ediyorum, bu konuda ne düşünüyor, Hükûmetin düşüncesi nedir. Onu bize açıklarsa mutlu olurum.
Ayrıca bu yargılaması devam eden personelle ilgili olarak almış olduğunuz bir karar var mıdır, bunları ayıralım, terfi ettirmeyelim diye?
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
İkinci bölüm üzerinde başka söz isteyen yok.
?

Viagra çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm bulmak zaten karar verin. Biz sirk geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen biraz zaman beklemek zorunda.