Torba yasa da olsa, torba yasanın da bir onuru olmalı; bu onur kalmadı.

28 Haziran 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126?ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
?
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1990 yılında Sovyet Bloku?nun parçalanmasını takiben Yugoslavya da parçalanma sürecine girmiş ve Yugoslavya devletini oluşturan etnik unsurlar birer birer bağımsızlığını ilan etmeye başlamıştır. Bu çerçevede 1992 yılında Bosna-Hersek devleti ilan edilmiş ve bu devlet Birleşmiş Milletler tarafından da tanınmıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış bir devlet olmasına rağmen Sırpların tahammülsüzlüğü nedeniyle Sırplar ve Boşnaklar arasında çıkan savaşta yaklaşık 250 bin Boşnak kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Bu süreçte Birleşmiş Milletler konuya müdahale etmiş ve Birleşmiş Milletlerin oluşturduğu güvenli bölgeye canlarını kurtarmak amacıyla 8 bini aşkın Boşnak kardeşimiz sığınmış ama Birleşmiş Milletlerin şemsiyesi, koruması altında olan bu bölge, Birleşmiş Milletlerin sözünü tutmaması veya görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle Sırpların saldırısına uğramış ve 9 bine yakın, 8 bini aşkın Boşnak kardeşimiz burada hunharca katledilmiştir.
Bugün bu katliamın 17?nci yıldönümü. O katliamda hayatlarını kaybeden bütün Boşnak kardeşlerimize Allah?tan rahmet diliyorum. Bu ülkeye, Bosna-Hersek devletine sabır ve başsağlığı diliyorum. Avrupa?nın İkinci Dünya Savaşı?ndan bu yana yaşadığı bu en büyük katliamın insanlık tarihine büyük bir ayıp olarak geçtiğini düşünüyorum. Bu ayıbın insanlık tarihinde bir daha yaşanmaması, bu acının insanlık tarihinde, insanlık arasında bir daha tekerrür etmemesi için, tüm ulusları, tüm ülkeleri barış için iş birliğine çağırıyorum ve bu insanlık ayıbını, insanlık suçunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak buradan bir kez daha kınıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN ? Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126?ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifi?nin 22?nci maddesi üzerinde verilen maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin aynı mahiyetteki iki önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
?
23?üncü madde üzerinde üç önerge vardır. Önergelerin iki tanesi aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutuyorum:
?
3.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN ? Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önergeler kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan?
BAŞKAN ? Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Bu önergeyle ilgili bilgilenmek istiyorum, sanıyorum Genel Kurulun da bilgilenme ihtiyacı olacaktır.
Burada çok önemli bir değişiklik yapılıyor, Başkent Doğalgaz?ın özelleştirilmesinden sonra on yıllık bir süreyle mevcut tarifenin uygulanması öngörülürken tasarıda, şimdi bu on yıllık süre sekiz yıla indirilmektedir. Sekiz yıla indirilmesinin anlamı nedir? Eğer on yıllık süre içerisinde mevcut tarife uygulanacak ve on yıllık süreden sonra bu tarife daha yükselecek ise on yıllık sürenin sekiz yıla indirilmesi doğrudan doğruya tüketicinin aleyhine olacaktır. Yok eğer bunun tersi bir durum var ise bunu da bilmemiz gerekir. Acaba gerekçe nedir burada?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) ? Sayın Başkanım?
BAŞKAN ? Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) ? On yıllık sürenin sekiz yıla indirilmesi tüketicinin lehine çok net bir şekilde ve bu, tüketicinin kullandığı doğal gazın fiyatlarına olumlu bir şekilde yansıyacak, birincisi bu.
İkincisi, son fıkrasında yapılan değişiklik ise özelleştirilmesinden elde edilecek gelirlerin, peşin ya da vadeli olup olmadığına bakılmaksızın, öncelikle BOTAŞ?ın alacaklarının ve Hazinenin alacaklarının tahsilinden sonra kalan olur ise ödenmesine imkân sağlayacak hâle getirilmiştir, olay budur.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Yalnız, şöyle değil mi: Yürürlükteki kanun on yıllık süreden sonra tarifenin şirket tarafından belirleneceğini öngörmüyor mu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) ? Ondan sonra, buradaki özel kurallar uygulanmıyor, genel kurallar uygulanıyor. Dolayısıyla, on yıllık sürenin sekiz yıla indirilmesi hâlinde tarife daha da az olacak, düşecek.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Yani o zaman, bu, şu mu demektir: Yani on yıl süreyle tüketici pahalı elektrik kullanacak da biz iki yıl daha mı azalttık?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) ? Sayın Başkan, benim de imzam bulunan önergeyle getirilen düzenlemenin ne anlama geldiğini arz ettim. Bu, tüketicinin kesinlikle lehine olacak.
BAŞKAN ? Teşekkür ederim sayın başkanlar.
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler?  Kabul etmeyenler?  Önerge kabul edilmiştir.
?
BAŞKAN ? Komisyon salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Sayın Akif Hamzaçebi, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) ? Ben de kişisel söz istiyorum Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir torba kanun tasarısını görüşüyoruz. Bu tasarı ya da teklif, Plan ve Bütçe Komisyonuna 35 maddeden ibaret bir teklif olarak geldi. Komisyonda yapılan görüşmeler sonucunda tam 24 madde daha ilave edildi ve 59 maddeye çıktı. Ancak Genel Kurul aşamasından itibaren sürekli olarak yine bu teklife yeni maddeler ihdas edilmesi yönünde önergeler gelmektedir. Yani bu nerede sona erecektir, doğrusu merak ediyoruz. Bu tip önemli düzenlemelerin komisyonlarda tartışılmasında ve orada bunların eğer gerekliyse teklife, tasarıya ilave edilmesinde yarar var.
Şimdi, burada önemli bir değişiklik yapılıyor. 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun?un ek 3?üncü maddesinde bir değişiklik  yapılmak suretiyle tarım, hayvancılık ve turizm yatırımları ile diğer yatırımlar için hazine arazilerinin tahsisine veya bunlar için, bu yatırımlar için kişiler lehine irtifak hakkı tesisine ilişkin maddede bir değişiklik öngörülüyor.
Ek 3?üncü madde, hazine arazilerinin belirttiğim yatırımlar için yatırım yapacak kişiler lehine tahsis edilmesini, onlar lehine irtifak hakkı tesis edilmesine imkân veriyor. Yanlış bir düzenleme değil. Elbette, hazine arazileri boş duracağına yatırımcılar alsın, yatırım yapsınlar, devlet de bu yatırımları teşvik etsin. ?Hazine arazileri? dediğimiz varlıklar, sonuçta milletin varlıklarıdır. Devlete düşen görev, milletin bu varlıklardan yararlanması için bunun objektif kurallarını koymaktır. Kurallar objektif ise, bundan herkes eşit şekilde yararlanıyor ise, eşit şekilde bu kurallara muhatap ise bundan hiçbir şekilde çekinmememiz gerekir.
Ek 3?üncü maddede öngörülen şartlar şunlar: Tarım ve hayvancılık yatırımları için o arazinin rayiç bedelinin 1 katı tutarında yatırım yapılması şarttır. Turizm yatırımları için 2 kat, bunun dışındaki diğer yatırımlar için ise 3 kat tutarda bir yatırım yapılması gerekiyor.
Önergeyle tarım ve hayvancılık yatırımlarının yanına eğitim yatırımları ilave ediliyor. Şimdi, tarım ve hayvancılık ile eğitimi aynı kefeye koymak doğru değil. Eğer biz tarım ve hayvancılığı teşvik edeceksek, tarım ve hayvancılığa eğitimle aynı teşviki vermek gibi bir yanlışı yapmamalıyız yani eğitimi teşvik edelim derken tarım ve hayvancılığın teşvikini biz eğitime veriyor isek tarım ve hayvancılığı cezalandırıyoruz demektir.
Biraz önce yani bu torba yasa teklifi görüşmelerinden önce Sayın Tarım Bakanı buraya çıktı, birtakım rakamlar verdi, AKP hükûmetleri döneminde tarım sektörünün ne kadar teşvik edildiğine ilişkin rakamlar verdi. Bu vesileyle ifade edeyim ki o rakamlar yanlış bir bakış açısıyla sunulan rakamlar, yanlıştır demeyeceğim ama bakış açısı yanlış. ?2002 yılında bütçeden tarım sektörüne verilen teşvik şuydu, harcama veya ödemek şuydu, şimdi şu kadar veriyoruz, şu kadar kat arttı.? Bu ölçüyle ekonomi veya teşvikler veya diğer rakamlar ölçülemez. Ölçü şudur: Verdiğiniz ödeneğin, verdiğiniz desteğin 2002 yılındaki millî gelire oranı nedir, 2011 yılında nedir?  2011 yılını sonuçlanmış bir yıl olarak aldığım için onu ölçü alıyorum. Hemen rakamları söyleyeyim: Tarımsal desteklerin, bütçeden çiftçiye yapılan tarımsal destek harcamalarının 2002 yılında millî gelire, gayrisafi yurt içi hasılaya oranı binde 53?tür, 2011 yılında bu binde 49?a inmiştir. Bir azalma var. Daha somut bir ölçü: 2002 yılında buğday üreticimiz 4 kilogram buğdayla 1 litre mazot alırken şimdi neredeyse 7 kilogram buğdayla ancak 1 litre mazot alabilmektedir. Buğday üreticisinin durumu buyken ?Biz bütçeden şu kadar tarıma destek verdik.? derseniz doğru bir şey söylemiş olmazsınız.
Efendim hayvan üreticisinde, süt üreticisinde durum farklı değildir. diğer alanlara gidelim farklı değildir. Süt üreticisinde 1 litre sütle 2 kilogram yem alabilen üreticimiz şimdi 2 kilogram sütle 1 kilogram yem alabilmektedir, tablo tersine dönmüştür. Tekrar bu önergeye dönmek istiyorum. Şimdi neden eğitim yatırımını biz tarım ve hayvancılıkla aynı kefeye koyuyoruz? Eğitim, sağlık bunlar hep beraber anıyoruz. Peki sağlık niye farklı? Sağlık niye buraya alınmıyor? Alınsın anlamında söylemiyorum, eğitim için yapılanın yanlış olduğunu söylüyorum. Eğitim için tabii ki teşvik vermeliyiz ama falan yerlerde arsa değeri çok kıymetli, o hâlde buraya, bu arsa değerinin rayiç bedelini esas alarak, eğitim için kanunun öngördüğü o değerin 3 katı tutarda yatırım ararsak, bu yatırım tıkanır dersek doğru olmaz. Eğer çok yaygın bir sorun varsa gerçekten, hükûmet veya önergeyi veren arkadaşlarımız bunları izah eder, çözebiliriz. Yani eğitime bir destek verilmesine kesinlikle karşı değiliz, kesinlikle. Eğitimi de teşvik etmeliyiz ama eğitimle tarım ve hayvancılığı aynı kefeye koyarsak bu yanlış olur. O zaman tarım ve hayvancılığı ayıralım, onlara biraz daha fazla teşvik verelim.
Önerge bu nedenle doğru bir mantıkla kurgulanmış olmadığı için bu eleştirilerimi ifade etme ihtiyacı duydum. Sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126?ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifi?nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
?
BAŞKAN ? Komisyon salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Önerge üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mahmut Tanal, İstanbul.
?
BAŞKAN - Sayın Başkan, buyurun efendim, kusura bakmayın.
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önergeyi doğru bulmuyorum, şu nedenle: Davetiye usulü ihalede bir mal veya hizmet belli kişiler çağrılmak suretiyle, onlar arasında ihale yapılmak suretiyle temin edilir. Davetiye usulü ihalenin çerçevesi budur. Hangi hâllerde yapılır, ne zaman yapılır, bunlar ayrı bir tartışma konusu, Hükûmet bu usulü veya ilgili kamu kurumları bu usulü layıkıyla, amacına uygun bir şekilde kullanıyor mu, bu da ayrı bir tartışma konusu, ancak davetiye usulü ihalede davet edilmeyen kişiler de idareye başvurup şartnameyi satın alabilirler. Bunda hiçbir sakınca yok.
Kamu İhale Kanunu?nun temel felsefesi, ihalelerin rekabet ortamında ve saydam bir şekilde yapılmasıdır. Saydamlık açık olmayı gerektirir, ihaleye katılamasa bile, katılmasa bile, davet edilmemiş olsa bile, ilgilenen herkesin şartnameyi alabilmesini, satın alabilmesini gerektirir. Dolayısıyla, bir kişinin davetli olmasa dahi ?Ben bu şartnameyi satın alayım, kendimi ona göre hazırlayım, diğer ihalelere ona göre bir hazırlık yapayım, kim hangi teklifi vermiş, sonuçta hangi teklifle bu ihaleyi kazanacak daha doğrusu, bunu bileyim.? deme hakkı vardır. Bunu engelliyor bu önerge. Sayın Bakanın dediği gibi, hani, yangın, deprem vesaire, acil hâller, bunlar ayrı.
Ayrıca, bir idare kendisinden emin ise, 3 kişiyi, 5 kişiyi davet etmiş bunlar arasında ihale yapıyor ise, kaç kişi başvurmuş olursa olsun davet edilmediği hâlde, bunlardan çekinmemesi gerekir, ret cevabını verir, ihalesine devam eder, gider. Kesinlikle bu önergeyi doğru bulmuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Ben teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126?ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifi?nin 33?üncü maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
?
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.
35?inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? 35?inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni bir madde ihdasına dair önerge vardır, okutuyorum:
?
BAŞKAN ? CHP Grubu adına Sayın Hamzaçebi.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklif Plan ve Bütçe Komisyonuna 44 madde olarak geldi, oradan 59 maddeye ulaşarak Genel Kurula ulaştı ve burada her gün, her oturumda birden fazla maddenin ilavesiyle 59 maddelik bu teklifin, çok daha fazla bir maddeyle yasalaşacağı anlaşılıyor. Yani, torba yasa da olsa, torba yasanın da bir onuru olmalı; bu onur kalmadı. Yani, öteden beri torba yasa bu Parlamentoda çıkarılır, o da bir ihtiyaçtır ama komisyondan geçtikten sonra artık Genel Kurulda torba yasaya bir ilave olmaz. Yağmur gibi önerge geliyor, yağmur gibi madde geliyor. Bunların hiçbirisi tartışılmamıştır, görüşülmemiştir. Zaman zaman, bazı önergelerle ilgili, teknik arkadaşlardan bilgi aldık ama bu önerge örneğin, görüştüğümüz bu önerge, bize açıklanmamıştır. Acaba Sayın Bakan, bu önergeyi veren Sayın Bakan bu önerge hakkında Genel Kurulu bilgilendirme ihtiyacı duyar mı? Muhtemelen Sayın Bakan da önerge kapsamı hakkında bilgi sahibi değil çünkü bunu teknisyenler hazırlamıştır. Elbette, isteyenler siyasilerdir, Sayın Bakan Hükûmet adına burada oturduğu için o da imzalamak zorunda kalmıştır.
Şimdi, bu maddenin ne getirdiği Genel Kurul tarafından bilinmiyor      -uzun bir madde okundu burada- getirilen şudur: Sistem altüst ediliyor. 1999 yılı ile 2005 yılları arasında disiplin suçları nedeniyle memuriyetten ihraç edilen personelin, bu memuriyetten ihraca ilişkin cezaları, 2006 yılında çıkarılmış olan 5525 sayılı Kanun?la affedildi. Bu af sonucuna göre, memuriyetten ihraç cezası kaldırılan kişilere de, daha sonra çıkarılan bir kanunla, açıkta geçirdikleri süreler için Sosyal Güvenlik Kurumuna borçlanma olanağı getirildi. Bunlar olabilir. Mademki disiplin cezaları Meclis tarafından affedilmiştir, bu yönde bir yasa çıkmıştır, açıkta geçen süreler için de kendilerine bir borçlanma olanağı getirilmiştir. Buraya kadar söyleyeceğim bir şey yok. Bunlar, 2006 yılına kadar olan işlemler.
Şimdi, borçlanmamış olan yani kendilerine tanınan bu imkâna rağmen bu imkânı kullanmayan kişilere bu önerge diyor ki, Sayın Bakan diyor ki: ?Ya, bir kısmı borçlandı bunların, onlar sonuçta emekli olacak konuma geldiler, bir fedakârlık yaptılar ama bazıları hiç borçlanmadı; e, madem bunlar borçlanmadı, bunların prim borçlarını da devlet ödesin.?
Değerli arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Adalete uygun mudur bu? O zamanında prim borcunu ödeyen vatandaşlarımızın ne kusuru, ne günahı var? Onun prim borcunu, şimdi, devlet üstleniyor ise -prim borcu değil daha doğrusu- borçlanacak, onun borçlanma nedeniyle doğacak olan prim borcunu da mensubu olduğu kurum defaten ödeyecek. Madem bunu ödüyoruz, o zaman zamanında fedakârlık edip kendi cebinden prim borcunu ödemiş olanların bu ödemelerini de kendilerine iade edelim. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Yani bu kişiler kimlerdir? Bunu Hükûmet açıklamalıdır. Kimlere, hangi kolaylık sağlanıyor? Sayıları fazla değildir bunların, sayıları fazla değildir. Bunu Hükûmet açıklamalıdır.
Sayın milletvekilleri, basit bir önerge değildir, bunun kabul edilmemesi gerekir.
Madem böyle kıyıda köşede kalmış birtakım sorunları burada birilerinin hatırı uğruna çözmek için yola çıkmışsınız, gelin çok ciddi sorunları olan kamu personeli var, bunları çözelim. Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen, YAŞ kararı dışında ihraç edilen ama daha önce Parlamentonun çıkarmış olduğu kanun kapsamına da girmediği için kendilerine açıkta kaldıkları süreler için tazminat ödenemeyen personelle ilgili bir düzenlemeyi yapalım. Birazdan onunla ilgili önergemiz Divan tarafından okunacak. Komisyon çoğunluğunu şurada sağlayalım, onu da yasalaştıralım. Maliye teşkilatında defterdarlık uzmanlarının sorunları var. Defterdarlık uzmanları uzman olmasına rağmen en son kararnameler nedeniyle, uzmanlık nedeniyle hak edilen veya onların gelmesi gereken yere gelememişlerdir, geride kalmışlardır. Bu uzmanlar rencide olmuştur. Yine, gelir idaresinde uzmanlık sınavlarının sona ermiş olması nedeniyle yeniden uzmanlık sınavına giremeyen, bu hakkı elde etmeye aday olduğu hâlde sınav açılamamış olması nedeniyle bu sınava katılamayan binlerce, on binlerce personel vardır. Polis teşkilatımızın özlük hakları sorunu vardır. Uzman çavuşlarımızın sorunları vardır. Başka kurum mensuplarının sorunları vardır. Gelin, bunları da madem yağmur gibi önergeyle getiriyorsunuz, onları da bu çerçevede çözelim.
Değerli milletvekilleri, bu doğru bir önerge değildir, haksızlık yaratacak bir önergedir. Burada şu denebilir: ?Efendim, silahlı kuvvetlerden ihraç edilmiş olanlara biz bu imkânları sağladık.? Ama silahlı kuvvetlerden ihraç edilmiş olanlar için onlara sağlanan imkânın nedeni, onların ihraç kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olmasıydı. Memuriyetten ihraç nedeniyle ihraç cezasına muhatap olanlara yargı yolu açıktı, onlar yargı yolunu kullanmışlardır veya bu imkân olduğu hâlde kullanmamış da olabilirler ama her şartta bu önerge haksızlık yaratan bir önergedir. Eğer bunu kabul edecekseniz, bu önergeden yararlanacak kişilerin açıklanmasını istiyoruz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN ? Şahsı adına 2 kişi söz istemişti, vazgeçtiler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Vazgeçtiler, ben istiyorum.
BAŞKAN ? Siz istiyorsunuz. Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Değerli Komisyon Başkanının bu açıklamasına karşılık olarak kürsüdeki son cümlelerim yeteri kadar dinlenmedi sanıyorum. Ben, Sayın Komisyon Başbakanının yaptığı bu açıklamanın muhtemelen o sıralardan yapılacağını tahmin ettiğim için peşinen bu cevabı burada vermiştim, ikisi arasındaki farkı ifade etmiştim, dikkatlerden kaçtı sanıyorum, bir kez daha ifade ediyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen personel ile tabi oldukları personel kanunlarına göre memuriyetten ihraç edilen personel arasında bir temel fark var, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen personel Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla ihraç edilmişti, Yüksek Askerî Şûra kararlarına karşı da yargı yolu kapalıydı, o nedenle onlara bir imkân tanındı. Bu imkânın tanınmasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek verdik, kanun teklifleri verdik. Hâlâ o imkânın eksik olan tarafları olduğu düşüncesiyle başka kanun tekliflerimiz de vardır ve bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında bekliyor.
Tabi oldukları personel kanunlarına göre yani 657 sayılı Personel Kanunu ile Üniversite Personel Kanunu?na göre memuriyetten ihraç edilmiş personelin ise ihraç kararlarına karşı yargı yolu açıktı, kapalı değildi. Varsayalım ki -büyük bir kısmının öyle olduğunu düşünüyorum- memuriyetten ihraç edilen personel ihraç kararına karşı yargıya gitti ve kaybetti yani yargı da kamunun ihraç kararını tescil etti. Bu personele daha önce bir borçlanma imkânı getirdiniz, Silahlı Kuvvetlerden ihraç edilenlere geçmişte böyle imkân da getirmemiştiniz. Şimdi, siz diyorsunuz ki bu personele: ?Efendim, o borçlanma imkânından yararlanıp da parasını ödemiş olanlara artık geçmiş olsun, onlar bir bardak su içsin üstüne. Ödemeyenlere biz devlet bütçesinden bu imkânı sağlayacağız. Onlar bizim adamlarımız, biz onlara bu ödemeyi yapacağız.?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Bunun anlamı budur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, benim soru talebim vardı.
BAŞKAN ? Sizin sorunuz mu vardı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Evet.
BAŞKAN ? Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekrar söz almayacaktım ama soru bağlamında şunu ifade etmek isterim: Sayın Komisyon Başkanı nezaket gösterip açıklamalar yaptı ancak son açıklama? Aslında Sayın Bakanın yapması gereken bir açıklamayı kendisi üstlendi. Şimdi, emekliliği hak etmiş olanın ödemiş olduğu paranın kendisine iadesi gibi bir sonuç yaratmaz benim önerim. O emeklik aynen devam eder, o para kendisine devlet tarafından iade edilir veya o prim kendisine iade edilecekse onun yerine devlet o parayı ilgili sosyal güvenlik kurumuna öder. Yani ?Hiçbir şekilde emekli olan kişinin mağduriyeti söz konusu değildir.? dedikten sonra ?Değil mi?? diyerek sorumu da sormuş olayım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN ? Teşekkür ederim.
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Bakan.
35?inci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdasına dair önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 
?
BAŞKAN ? Şimdi, 36?ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Öner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.
36?ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? 36?ncı madde kabul edilmiştir.
37?nci madde üzerinde iki önerge vardır; okutuyorum:
?
BAŞKAN ? Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302 sıra sayılı yasa teklifinin 37. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 37- Bu uygulama 30.9.2012 tarihinde sona erer.
BAŞKAN ? Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) ? Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN ? Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) ? Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN ? Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede söz almak mecburiyetinde kaldım, gerçekte maddeyle ilgili çok fazla söyleyeceğim bir şey yok.
Bu madde, öteden beri Özel Tüketim Vergisi Kanunu?nda yer alan bir hükmün yürürlüğünün sona erecek olması nedeniyle o yürürlüğün uzatılmasına yönelik olan bir maddedir. Maddeye yönelik olarak herhangi bir itirazımız yoktur. Torba yasa görüşmelerinin temel yasa olarak yapılıyor olması nedeniyle, 39?uncu maddede de konuşma imkânımın olmaması nedeniyle 39?uncu maddeye yönelik görüşlerimi burada ifade etmek istiyorum.
39?uncu madde, Sayıştay Kanunu?nda çok önemli bir değişiklik yapmaktadır. Sayıştay Kanunu, 2010 yılı sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren bir kanundur. Sayıştay Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu?na paralel olarak Sayıştayın yapacağı denetimi tanımlamıştır. Sayıştayın yapacağı denetimin tanımları her iki kanunda da ayrıntılı olarak yer almıştır, bunlardan birisi de düzenlilik denetimidir. Düzenlilik denetiminin iki alt başlığı vardır, birincisi mali denetimdir, diğeri uygunluk denetimidir. Mali denetim, kurumların mali işlemlere ilişkin faaliyet sonuçlarının değerlendirilerek, bunun sonucunda mali tabloların doğru olup olmadığına ilişkin olarak Sayıştayın yapmış olduğu denetimdir. Uygunluk denetimi ise kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarının kanunlara uygun olup olmadığının denetlenmesidir. Bu iki denetimin toplamına ?düzenlilik denetimi? diyoruz.
Şimdi getirilen maddeyle, düzenlilik denetimi, dolayısıyla Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapacağı denetim katledilmektedir, ortadan kaldırılmaktadır; bunun anlamı budur.
Düzenlilik denetimine ilişkin olarak yapılan tanım ?Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığı denetimi artık yürütme organı adına yapıyor.? şeklinde bir düzenlemeyi içermektedir. Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yani yasama adına bir denetim yapıyor ise yürütme organının çıkaracağı tüzük, yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararı, sirküler gibi düzenlemeler Sayıştayı bağlamaz; Sayıştay kanunlara uygunluk denetimi yapacaktır çünkü. Eğer yürütmenin, bir bakanlığın yayınladığı bir genel tebliğe, bir sirkülere diğer kamu kurumlarının veya o bakanlığın uyup uymadığını Sayıştay denetleyecek ise, o genelgeyi, o sirküleri Sayıştay kendisi açısından uyulması gereken bir mevzuat olarak alır ise Sayıştay Meclis adına denetim yapmıyor demektir. Sayıştay, yürütme organının hiçbir işlemiyle bağlı değildir; bütün yürütme işlemlerinin yasalara uygunluğunu denetlemekle görevlidir. Madde bunu tamamen ortadan kaldırmaktadır, tamamen ortadan kaldırıyor.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu?nun denetime ilişkin maddeleri bizim de destek verdiğimiz maddelerdir, modern maddelerdir bunlar. Bütün dünyada örneğini gördüğümüz, bütün gelişmiş ülkelerde, Sayıştayın olduğu bütün ülkelerde var olan maddelerdir ve uzun yıllardan sonra Türkiye, bu denetim sistemine uyum sağlama yönünde ciddi bir adım atmıştır, eksiklikleri olmasına rağmen bu ciddi bir adımdır.
Şimdi bir bakanlık bir genelge yayınlayacak, eğer o genelgeye uygun harcama yapılmış ise Sayıştay bunu denetlemeyecek, Sayıştay ?Bu genelge kanuna aykırıdır.? yorumunu yapamayacak. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlar, 39?uncu madde yanlıştır. Bu görüşmelerin bu kadar uzamasının nedeni de 39?uncu maddedir. Eğer iktidar partisi, Hükûmet ?39?uncu maddeyi çekiyoruz.? derse bu görüşmeler rahatlayacaktır. Bütün problem 39?uncu maddededir.
Ben buradan, bu görüşmelerin sağlıklı yürümesi için, bundan sonraki, yarınki, öbür günkü görüşmelerin de rayına girebilmesi için 39?uncu maddenin metinden çıkarılmasını teklif ediyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge kabul edilmemiştir.
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederiz Sayın Serter.
Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önergeler kabul edilmemiştir.
41?inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
42?nci maddede aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim.
?
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.
Şimdi, üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Üçüncü bölüm, geçici madde 1, 2, 3 dâhil 43 ila 59?uncu maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Emin Haluk Ayhan.
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan?
BAŞKAN ? Arkadaşlar, bir saniye, Sayın Hamzaçebi?yi de dinleyelim.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, ben iki grup başkan vekilinin konuştuğu sürenin yarısı kadar bir süre talep ediyorum.
BAŞKAN ? Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Kürsüye çıkabilir miyim?
BAŞKAN ? Buyurun, kürsüden konuşun. (CHP sıralarından alkışlar)


MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sabaha doğru görüşmeler bu kadar uzarsa bunun çok doğal sonucu bu olacaktır. Yanlış olan, bu torba yasanın görüşülme usulüdür. Komisyona 44 madde olarak gelen tasarı, Komisyondan?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) ? 34 madde?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Komisyona 34 madde olarak gelen tasarı buraya 59 madde olarak indi, buradan da 100?üncü maddeye doğru gidiyoruz şimdi ve gecenin geç saatlerine, sabaha kadar süren oturumlarda bu görüşmeleri yapıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) ? Ve muhalefet önerge vermekle suçlanıyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bunlar bir formalite görüşmelere dönüşmüş durumda. Muhalefetin eleştirilerine iktidar kulak vermiyor.
Bir kez daha söylüyorum, kabul edilen 39?uncu maddede eğer iktidar partisi bir düzeltme yapmış olsaydı, bu görüşmeler gayet sağlıklı, sıhhatli yürürdü, medeni bir şekilde bunları tartışırdık. Şimdi, siz, iktidar partisi grubu, tek tek milletvekillerini tenzih ederim ama sonuçta Hükûmet, grup başkan vekilleri bir iş birliği içerisinde bu maddeleri buradan geçiriyor. 39?uncu madde yanlış, kesinlikle yanlış.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) ? 41?inci madde yanlış değil mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Birçok yanlış madde var ama en vahimi 39?uncu maddedir. Birçok madde daha var yani diğerleri doğrudur demiyorum ama Sayıştay maddesi olağanüstü ölçüde yanlış bir madde. Tekrar buraya dönüp bir değerlendirme yapmak istemiyorum.
Şimdi, formalite görüşmeler. Evet, doğru, Sayın Mahir Ünal?ın söylediği gibi üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanacak, maddelere geçilmeden buradan ayrılacaktık ama artık muhalefetin hiçbir önerisi, hiçbir önergesi kabul görmediği için bu görüşmelerin formalite bir görüşmeye dönüşmüş olması nedeniyle tüm muhalefet milletvekillerinde bir tepki ortaya çıkıyor, sorun buradan kaynaklanıyor.
O nedenle şöyle yapalım yani bu görüşmeyi bir konuşmacı arkadaşımız daha var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) ? İki.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? İki konuşmacımız mı var. Burada sonlandırabiliriz de yarın buna da vakitli bir şekilde devam edebiliriz ama iktidar partisi grubu da muhalefetin eleştirilerini, önerilerini dikkate alsın. Elbette her öneri dikkate alınacak, ona göre maddeler değiştirilecek değil. Tabii ki iktidarın, Hükûmetin farklı görüşleri olabilir, farklı düşünebiliriz ama ?Biz böyle istiyoruz, bu böyle geçecek.? demeyin arkadaşlar.
Bakın, 39?uncu maddeye girmeyeceğim dedim ama bir iki cümleyle oraya bir daha girmek istiyorum. Parlamento vergi koyar, halk adına bu vergiyi koyar. Toplanan vergilerle hükûmete bütçe yetkisi verilir, ?Bu kadarlık bütçeyi sen harcayacaksı.? denilir. ?Bu vergileri sana veriyorum, harcamalarını da belirledim. Bakanlıklar itibarıyla bunları planladım, şu harcamayı yapacaksın.? Parlamento millet adına Sayıştaya yetki vermiştir: ?Hükûmetin harcamalarını denetleyeceksin.? Kural budur, bütün demokrasilerde kural budur, halk adına, parlamento adına Sayıştay hükûmetin harcamalarını denetler.
Şimdi kabul edilen düzenlemeyle Hükûmet diyor ki: ?Ben Parlamentonun bu denetimini o kadar istemiyorum. Ben bir genelge yayınladım X Bakanlığı olarak, bu genelgeye göre harcamalarımı yaptım, sen beni denetleme.? Hayır, sen yürütme organısın, Hükûmetsin, burası millet adına o denetimi yapıyor.
Bu kadar vahim bir madde buradan geçti, kimse bunun bana doğruluğunu söyleyemez. Anayasa Mahkemesinden döneceğine de inanıyorum ama Türkiye süre kaybetmiş olacak, Türkiye demokratik kültürden çok fedakârlık yapmış olacak, uluslararası standartların gerisine düşmüş olacağız. Sayıştay Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri var, en son kabul edilen 6085 sayılı Kanun?la da uluslararası standartlara ulaşma yönünde ciddi bir adım attık, şimdi onun gerisine düştük.
?Biz ne dersek burada geçecek, kabul edilecek.? Doğru değil. Yine istediğinizi belki yapacaksınız ama bari yarına bırakalım da sağlıklı bir görüşme olsun.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
?

Viagra çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm bulmak zaten karar verin. Biz alışveriş merkezi geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen biraz zaman beklemek zorunda.