8 Şubat 2012 Çarşamba Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm bulmak zaten karar verin. Biz pazar geldi ve sevdim aldım. hemen kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen tam olarak bir saat beklemek zorunda.
?
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63?üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
?
BAŞKAN ? Tamam.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ Grubu önerisini yenilemiştir.
Bu öneriyi okutuyorum şimdi:
8/2/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı?na
Danışma Kurulu'nun 08.02.2012 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa Elitaş
Kayseri
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun;
08 Şubat 2012 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Bugünkü birleşimde 156 Sıra Sayılı İçtüzük Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması halinde ise 09 Şubat 2012 Perşembe günkü birleşiminde 156 Sıra Sayılı İçtüzük Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'e kadar günlük programların tamamlanamaması halinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
çalışmalara devam edilmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri?
?
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Aleyhte konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tam dokuz gündür Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük?ünde yapılacak olan değişikliğe ilişkin çeşitli önerileri görüşüyoruz. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi ile milletin gündemi aynı değil ise orada siyasette sorun var demektir, milletin gündemi ile Meclis gündemi birbirinden farklılaşmış ise siyaset iyi işlemiyor demektir. Türkiye'nin gündemine baktığımızda Türkiye'nin bir demokrasi programına ihtiyacı olduğunu görürüz, Türkiye?de demokrasinin demokratikleştirilmesi ihtiyacının olduğunu görürüz. Evet, giderek daha otoriter eğilimler gösteren, bu yönde uygulamalar ortaya koyan bir iktidarın olduğu ülkede, demokrasinin demokratikleştirilmesi gibi bir programın ne kadar zor olacağını biliyorum. Pankart açan öğrencilerin, ?Parasız eğitim istiyoruz.? diyen öğrencilerin terör örgütü üyesi olarak yargılandığı, yumurta atma eyleminin terör eylemi sayıldığı; yumurta, şemsiye, pankart çubuğu, kartpostal gibi eşyaların suç unsuru sayıldığı bir ülkede demokrasinin demokratikleştirilmesi gibi bir programın ne kadar zor olduğunu, bunun gerçekleştirilmesinin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Otuz kırk yıl önce tarihin karanlığına gömülmüş olan örgütlerin polis fezlekeleriyle diriltilerek öğrencilerin buna üye yapıldığı hayalî bir şekilde ve hayalî bir şekilde yaratılan terör örgütlerine üyelik nedeniyle öğrencilerin yargılandığı bir ülkede bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.
İktidar karşıtı düşünceleri ifade eden aydınların, bilim adamlarının, gazetecilerin, siyasetçilerin sultanlar, padişahlar, krallar döneminde olan siyasetten katletme eyleminin modern versiyonu olan yargı eliyle nasıl katledilmeye çalışıldığını biliyorum ve böyle bir ülkede demokrasinin demokratikleştirilmesinin ne kadar zor olduğunu biliyorum, ama Türkiye?nin gündemi bunlar olmak zorundadır. Türkiye?nin gündeminde öldürülen savcılar var. Türkiye?nin gündeminde, on iki yaşındayken babası tarafından, ailesi tarafından pazarlanan kız çocuklarımız var. Bu bir örnek, bunlar gerçek, toplumumuzun derin yaraları var. Bu problemleri saymakla bitiremeyiz. On dakikalık zaman dilimi içinde bunları ana başlıkları hâlinde ifade etmem bile son derece zor.
Evet, Türkiye?nin demokratikleşmeye ihtiyacı var. Türkiye?nin, demokratikleşme, demokrasinin derinleştirilmesi probleminin bir alt bileşeni olarak yasama reformuna ihtiyacı var. Siyasetin temel kurumları olan Parlamento, siyasi partiler, Anayasa, belirli dönemler itibarıyla yapılan seçimler sistemi demokratik kılmaya yetmiyor, bunlar demokrasinin asgari unsurları, ama bunların varlığı rejimi demokrasi olarak tanımlamak için yeterli değil, bunun yanına başka unsurların da ilave edilmesi gerekiyor. Sivil toplumun tartışmalara katılması gerekiyor veya sivil toplumda ülkenin temel meselelerinin konuşulması gerekiyor. Şimdi İç Tüzük değişikliğiyle yapılan, yapılmak istenen Türkiye'nin karşıt düşüncelerinin daha az ifade edilmesidir; muhalefetin, iktidar karşısındaki düşüncelerin daha az ifade edilmesi, daha az konuşulmasıdır. Şimdi, sivil toplumu ne kadar baskı altına alırsanız, onun alanını, konuşma alanını ne kadar daraltırsanız, o alanı ne kadar iktidar olarak, devlet olarak işgal ederseniz o demokrasi o kadar demokrasi olmaktan uzaklaşır; liberal demokrasi, sonraki aşamasında cumhuriyetçi demokrasi, sonraki aşamasında müzakereci demokrasi olmuştur. Bugün köklü demokrasilerde müzakereci demokrasi vardır yani temel kararların kamusal alanda herkes tarafından tartışıldığı, bu tartışmalara paralel bir tartışmanın Türkiye Büyük Millet Meclisi veya o ulusal parlamentoda yapıldığı demokrasidir. Şimdi yapılan, vatandaşların ülkenin sorunlarını tartışmak için bir araya geldiği kamusal alanın yeniden feodalleşmesidir. Bu İç Tüzük, Türkiye?de ülkenin sorunlarının tartışıldığı kamusal alanın feodalleştirilmesi, onun devlet tarafından işgal edilmesi, devletin kontrolü altına alınması konusunda atılmış bir adımdır. Buraya çıkan iktidar sözcüleri doğruyu söylemiyorlar, doğru değil.
Şimdi, on sekiz maddelik İç Tüzük Değişiklik Teklifi?nin sadece bir maddesi Hükûmetin konuşma süresini sembolik olarak azaltmaktadır, diğer bütün maddeler muhalefetin konuşma sürelerini kısmaya yöneliktir, gerçek budur.
Söylenen şudur, uzlaşma yönünde iktidar partisinin gösterdiği çaba: ?Ya, galiba çok fazla kıstık muhalefetin sesini, biraz daha gevşetelim.? Şu anda bir siyasi parti grubunun Genel Kurula sunmuş olduğu bir öneri üzerinde muhalefet partilerinin konuşma süresi yirmi dakikadır, İç Tüzük Değişiklik Teklifi bunu beş dakikaya indirmiştir. Şimdi diyorlar ki: ?Bu beş dakikayı bir-iki dakika daha artırabiliriz, bak, gelin, uzlaşalım.? Uzlaşma bu değildir, uzlaşma antidemokratik hükümlerin kaldırılmasıdır, vazgeçilmesidir.
Şimdi böyle bir İç Tüzük değişiklik teklifini görüşeceğiz eğer birazdan gerçekten görüşmeler başlayabilirse. Umarım görüşürüz. Ama biz bu teklifi benimsemiyoruz, bu teklifi doğru bulmuyoruz. Bu teklif doğrudan muhalefetin söz hakkını kısmaya yöneliktir. Şimdi bu teklif, baktığımızda, biraz önce tanımını yapmaya çalıştığım müzakereci demokrasi anlayışının çok ötesinde, bir Şark kurnazlığına dayanan, otoriter eğilimler gösteren bir iktidarın, böyle bir iktidarı kuran, oluşturan siyasi partinin teklifidir, tamamen demokrasi karşıtı bir tekliftir.
Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde uzlaşmanın güzel örneklerini verdik. Şimdi Sayın Elitaş diyor ki: ?Dün beş maddeyi beş saatte görüştük.? Peki, biz geçen yılın (2011 yılı) ocak ayında dört günde 2.700 maddeyi geçirdik buradan. Bundan kimse söz etmiyor. Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, dört günde 2.700 maddeyi geçirdik beş kanun hâlinde. İktidar çalışmıyor. Diyor ki: ?Efendim, gelen grup önerileri gündeme geçmemizi engelliyor.? Ben soruyorum Adalet ve Kalkınma Partisine: Gündemde neyiniz var da neye geçemedik? Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisine getirdiğiniz bir öneri yok. Dün getirdiniz, dediniz ki: ?6111 sayılı Kanun?u çıkaralım.? ?Evet, derhâl çıkaralım.? dedik. Bakın, öneri yapıyorum: Bekleyen yetmiş sekiz tane uluslararası sözleşme var. Getirin bir haftada çıkaralım. Karşı çıktıklarımız var, onları ayıklarız. Çıkarabiliriz. Başka hangi kanun varsa getirin ülkenin gündeminde olan, sorunları çözecek olan, destek vereceklerimiz olabilir, vermeyeceklerimiz olabilir. Vereceklerimiz de çıkar görüşümüzü ifade ederiz. Vermeyeceklerimiz de çıkar medeni bir şekilde farklılıklarımızı ifade ederiz. Uzlaşırız veya uzlaşamayız, çıkarabiliriz. Bir tembellik var, bir gayriciddilik var. 22?nci Dönemde dokuz yüz küsur kanun çıkarmış bu Parlamento. 24?üncü Döneme gelmişiz, beş yüz küsura inmiş bu, yarı yarıya düşmüş. Şimdi ?İktidar çalışmıyor, iktidar tembel, çıkaracak kanun yok, e muhalefetin de çok fazla sesi çıkıyor, sesini kısalım.? anlayışıdır bu. Bu yanlış değerli milletvekilleri, bu yanlış, bu yanlışa ortak olmayın.
Uzlaşma yönünde çaba gösteren biziz. ?Bu maddeyi çıkarın, diğer maddeleri yasalaştıralım.? dedik, bu öneri kabul görmedi. Madem bu maddede ısrar ediyorsunuz, gelin, geçen yasama döneminde dört siyasi partinin mutabık kaldığı Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük değişiklik teklifi var, onu referans alalım, yeni bir çalışma yapalım, e ona da ?Hayır.? E onun içinden birkaç maddesi seçilmiş, ayıklanmış, yeniden kurgulanmış, buraya getirilmiş. E peki, bunu getiriyorsanız 19?uncu maddedeki ısrarımızdan da vazgeçelim, on dakika konuşsun sadece bir siyasi parti ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi, Sayın Salih Kapusuz?un da imzası olduğu teklifte olduğu gibi beşte 2 veya beşte 1 oranda muhalefetin önerilerinden oluşsun, e buna da ?Hayır.? Sizin niyetiniz samimi değil, samimi değil niyetiniz. Sizin niyetiniz muhalefetin konuşmamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Ama rüzgâr eken fırtına biçer.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
?