Almanya?daki Deniz Feneri Derneği Davası?nın Türkiye Boyutuyla İlgili Bir An Önce Harekete Geçilmelidir

 

Almanya'daki Deniz Feneri davasının bugünkü duruşmasında Almanya'da 1999'da kurulan Deniz Feneri Derneği'nin 2002-2007 arasında 41 milyon euro bağış topladığı, bunun 17 milyon eurosunun kuryelerle Türkiye?ye gönderildiği, 8 milyon euronun şirketlere aktarıldığı ve 8 milyon euronun da Türkiye?deki Deniz Feneri Derneği?ne aktarıldığı belirtilmiştir. Bu kararla şu gerçekler ortaya çıkmıştır.
1. Almanya?da insanların dini duygularını istismar ederek yardım amaçlı olarak toplanan paralar amacında kullanılmamıştır.
2. Toplanan paraların bir bölümü banka sistemi de kullanılmamak suretiyle kuryelerle Türkiye?ye gönderilmiş ve bunun 8 milyon euroluk kısmı Türkiye?deki şirketlerin finansmanında kullanılmıştır.
Ancak dava, işin Almanya?daki ilişkiler boyutunu değerlendirmiş ve karar buna göre verilmiştir. Mahkeme Başkanı davayı ?Almanya tarihinin en büyük mali yolsuzluğu? olarak nitelendirmiştir. Alman hakimin değerlendirmeleri olayın boyutunun sadce bir kısmıdır. Olayın asıl boyutu yani parasal büyüklüğü ve failleri Türkiye?dedir. Esasen bu husus Mahkeme Başkanı?nın ?Yolsuzluk olayı Türkiye?den yönetiliyor? sözleriyle de teyit edilmiştir. Şimdi yapılması gereken işin Türkiye boyutunun ve Türkiye?deki elebaşlarının ortaya çıkarılmasıdır.
? Bu işi Türkiye?de kimler yönetmiştir?
? Türkiye?ye gönderilen paralar hangi şirketlerin finansmanında kullanılmıştır?
? Bu işleme hangi siyasiler kol kanat germişlerdir?
? Bu işleri yapanlara kadar uzanabilecek SPK uzmanlarının Kanal 7 incelemesi kimler tarafından yarım bıraktırılmıştır?
? Suç duyurusu raporunun işleme konulması kimler tarafından engellenmiştir?
? Almanya?daki davaya hangi siyasiler etki etmeye çalışmıştır?
Öte yandan Alman Mahkemesinin verdiği karar bizim mevzuatımıza göre ortada bir ?karapara? akışının olduğunu göstermektedir. Karapara konusu suç teşkil eden faaliyetlerden elde edilen her türlü paradır. Alman Mahkemesinin verdiği kararla ?karapara? varlığı kesinleşmiştir.
Bu para Türkiye?deki şirketlerin finansmanında kullanılmak suretiyle aklanmaya çalışılmıştır.
26.09.2004 tarih 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre karapara aklanması (suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama) faaliyeti iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektirmektedir.
Bu nedenlerle;
1. Davanın Türkiye ayağı ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmasının yanı sıra Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) da derhal harekete geçmelidir.
2. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılacak incelemenin yukarıda belirttiğim hususları kapsayacak şekilde olması beklentimizdir.
3. Türkiye?deki Deniz Feneri Derneğine gönderilen 8 milyon euro amacında kullanılmış mıdır? Türkiye?deki Deniz Feneri Derneğinin harcamaları amacına uygun mudur? Harcama belgeleri gerçeği yansıtmakta mıdır? Bu da İçişleri Bakanlığı tarafından derhal incelenmelidir.

Viagra çok lezzetli yemek değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm atanmış zaten karar verin. Biz sirk geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen birkaç dakika beklemek zorunda.