Dönem: 26 Yasama Yılı: 2 Tarih: 14.2.2017 Birleşim: 69 BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün Sevgililer Günü. Sevgi hayatımızın olmazsa olmazı, yaşamı anlamlı kılan en önemli kavram. Sevgi olmayınca her şey eksik kalır. Sevgiyi yitiren toplumlarda dayanışma duygusu zamanla yok olur. Sevgisizlik, toplumu bir arada güçlü tutan bağları da zedeler. Sevgi yoksa, ortak sevinçlerimiz olmayacağı gibi ortak yaslarımız da olmaz. Bu toprakların sevgi eri Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi: "Sevgi varken nefret niye? Barış varken savaş niye? Kardeşlik varken didişmek niye? Dostluk varken düşmanlık niye? Hoşgörü varken bağnazlık niye? Özgürlük varken tutsaklık niye? Adalet varken haksızlık niye?" Hacı Bektaş-ı Veli'nin bu güzel dizelerinden sonra sanki sevgi konusunda insan her şeyi söylemiş gibi hisseder ama sevgi o kadar derin bir kavram ki edebiyatımızda bunu derinliğine o kadar işleyen insanlar var ki onların bir ikisinden söz etmesem, Sevgililer Günü'ndeki bu sevgi konuşması çok eksik kalır. Özellikle iki şairden söz etmek istiyorum; birisi Cemal Süreya, diğeri ise Sezai Karakoç. Cemal Süreya sevgi ve sevgiliyi, hüznü ince ince işlediği o olağanüstü mimarisi içinde, "Göçebe"siyle, "Üvercinka"sıyla, âdeta hiç bitmeyecek bir yolculuğa çıkarır. Gerçekten, insan kendisini bu yolculuğa kaptırdığında bu yolculuğun hiç bitmemesini, sona ermemesini ister. Öte yandan Sezai Karakoç "Mona Roza", "Medeniyet Şehri İstanbul"da Hazreti Peygamber ve Yüce Yaratıcıya olan sevgisini, yaratıcı ve medeniyet eksenli bir çerçevede anlattığı "Sevgili, en sevgili, ey sevgili" dizeleriyle başladığı "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiirinde "sevgili" kavramını, yaşamımızın bütün alanlarını kuşatan bir çerçeveye taşır. Sevgi gibi güçlü bir duygunun yüreklerimizdeki ve toplumdaki yerini koruması umuduyla, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde, tüm olumsuzluklara rağmen yüreğindeki sevgiyi taşımaya devam eden tüm insanlarımıza ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma en içten sevgilerimi sunuyorum.