Askerlik sisteminde Devletle birey arasında yeni bir denge kuran bir düzenlemeye ihtiyaç var

Dönem: 27 Yasama Yılı: 2 Tarih: 11.06.2019 Birleşim: 87 Ham Tutanak Sayfası:206-

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:


    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin tümü üzerinde kişisel görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. 
    Teklif, doksan iki yıldır yürürlükte olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu'nu yürürlükten kaldırarak yeni bir askerlik sisteminin kurulmasını öngörüyor. 
    Önce usule ilişkin birkaç konuyu dikkatinize sunmak istiyorum. 
    Genel Kurulun, görüştüğü teklifler konusundaki görevi, teklifi mükemmelleştirmektir, daha iyiye taşımaktır. Muhalefet, iktidarın kurmuş olduğu modeli benimsemeyebilir, benimseyebilir, bunlar ayrı şeyler ancak her şartta, getirilen modelin, teklifin kendi içinde tutarlı olmasını arzu eder. Baktığımda, teklifin genel gerekçesinden itibaren içsel bir tutarlılığının olmadığını gördüm. İsminden başlayalım: Askeralma Kanunu Teklifi. "Askeralma" bitişik. Türkçe'de "askeralma" diye bir kelime yok. "Askere almak" var, "askere çağırmak" var; Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne bakın, böyle bir kelimeyi göremeyeceksiniz. Şimdi, teklifi hazırlayan arkadaşlar, ilgili bürokratlar diyecek ki: "Efendim, 1111 sayılı Kanun'da da bu vardı." Hayır, 1111 sayılı Kanun'da yok. 1111 sayılı Kanun'da AK PARTİ döneminde yapılan değişiklikler sırasında bu kavram kullanılmış. Varsayalım ki bu kavram doğru, teklif sadece askere almayı mı düzenliyor? Askerlik hizmetini düzenlemiyor mu? Teklif askerlik çağını tanımlıyor: "Askerlik çağı üç aşamadan oluşur: Yoklama, muvazzaflık ve yedeklik." Yani, askerlik hizmeti süresini de düzenliyor. Yetmiyor, askerlik hizmeti bittikten sonra yedeklik dönemini de düzenliyor. Niye teklifin adı Askeralma Kanunu Teklifi? Herhâlde "Efendim, eskisi Askerlik Kanunu idi; değiştirelim, buna da 'Askeralma' diyelim." demiş olabilirler diye düşünüyorum. Eskiden Türkiye'de Türk Ticaret Kanunu vardı, Türk Borçlar Kanunu vardı; yenileri çıktı, yenileri de Türk Ticaret Kanunu ismini aldı, Türk Borçlar Kanunu ismini aldı. Yeniden Askerlik Kanunu demekte hiçbir sakınca yoktu.
    Şimdi, böylesine önemli bir teklifin doksan iki yıldır yürürlükte olan 1111 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldırmayı amaçlarken felsefesini genel gerekçede çok ciddi bir şekilde ortaya koyması beklenirdi. Baktığımda bunu göremiyorum. Sanki her şey 1111 sayılı Kanun veya onun bir öncesinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde çıkarılmış olan 1914 tarihli Mükellefiyeti Askeriye Kanunu Muvakkati'yle başlamış gibi. Madem Osmanlı dönemine gidiyoruz, en azından Tanzimat'tan bu yana askerlik konusunda yapılmış olan düzenlemelere ilişkin kısa bir değerlendirme yapsaydınız. 1846, 1869, 1886 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu döneminde ciddi askerlik düzenlemeleri yapılmıştır. 
    Askerlik sürelerinden söz edilirken genel gerekçede sanki ilk kez 1111 sayılı Kanun'la 1927 yılında piyade sınıfında askerlik süresi on sekiz aya inmiş gibi söz ediliyor. Hayır, Mükellefiyeti Askeriye Kanunu Muvakkati'n 1924 yılında 398 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik sonucu yer alan maddesinde piyade ve nakliye sınıflarında askerlik hizmeti on sekiz aya inmiş. Bundan niye söz etmiyorsunuz? 
    Genel gerekçenin birinci ve ikinci paragrafları birbiriyle çelişkili. Genel gerekçenin birinci paragrafında "Eski Türk devletlerinde askerlik gönüllülük esasına dayalı." diyordu. İkinci paragrafa başlarken eski Türk devletlerini sayıyor ve burada "Zorunluluk vardı." diyor. Muhtemelen ikinci paragrafta başka bir şeyi söylemek istiyor ama meramını iyi ifade edememişler. 
    Sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun askerlik sistemini anlatırken "ateşli silahlarda meydana gelen değişiklik, çatışma alanlarında meydana gelen gelişmeler ve değişiklikler" diye o askerlik sistemini bu kadar basite indirgerseniz siz Osmanlı İmparatorluğu'nun felsefesini anlamamışsınız demektir. 
    ASAL Genel Müdürünü dünden beri arıyorum, kendisine ulaşamıyorum. Bir milletvekili bir kanun teklifiyle ilgili bir görüş almak istiyor ise bürokrasiye ulaşması en doğal hakkıdır. Amacımız, bunu daha iyiye taşımak, daha mükemmel bir hâle getirmek. Bulabilseydim kendisini bunu ifade edecektim. Meclise gelmiş; Mecliste kulislerde arattım, orada yok. Neyse... O konuya fazla girmeyeyim. 
    Şimdi efendim, 1111 sayılı Kanun temelde Prusya ordusu için hazırlanmış olan bir kanunu esas almıştır. Prusya ordusu için 1800'lü yılların başında hazırlanmış olan, 1886 yılında da Türkçeye çevrilmiş olan Kanun 1111 sayılı Kanun'un temelini oluşturmuştur. Disipline önem veren, bireyin değil devletin ihtiyaçlarını önceleyen bir anlayışa sahip; doğal. 
    İstiklal Savaşı'nı yaşamışız, onun öncesinde Birinci Dünya Savaşı var, öncesinde Çanakkale Savaşları var, 1923'te Cumhuriyet kurulmuş, sonraki yıllarda İkinci Dünya Savaşı'na doğru gideceğiz. Elbette genç cumhuriyet ama o genç cumhuriyet o yıllarda, 1924 yılında piyade ve nakliye sınıfında askerlik süresini on sekiz aya indirebilmiş; böylesi modern bir yaklaşımı da Gazi Mustafa Kemal Atatürk sergilemiş. Çok güzel. 
    Bireyin ihtiyaçları gözetilmemiş. Toplumlar değişmiş, toplumsal yapımız değişmiş, ekonomik yapılar, askeri yapılar, dünyadaki tehlike algıları değişmiş, savaş yöntemleri değişmiş, her şey değişmiş; küreselleşme, bireyin daha önem kazanmasına yol açmış. Dolayısıyla bireyin ihtiyaçlarıyla devletin ihtiyaçları arasında bir denge kurulması ihtiyacı doğmuş. İşte, bu ihtiyaç kendisini uzun yıllardır hissettirmiş olmasına rağmen bunun sistemli bir bakış açısına dönüşememiş olması nedeniyle bireyin ihtiyaçları bölük pörçük düzenlemelerle karşılanma yoluna gidilmiştir. Bedelli askerlik buradan doğmuştur; 1980 sonrasında 5 kez bedelli askerlik uygulaması yapılmıştır. Uzun dönem askerliğin yanında kısa dönem askerlik, bedelli askerlik, dövizli askerlik, Millî Eğitim Bakanlığında askerlik, emniyet hizmetleri sınıfı için ayrı bir askerlik düzenlemesi. Bunlar hep bireyin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmış bölük pörçük düzenlemelerdir. Şimdi "Sistemli bir bakış açısıyla bir şey yapıyoruz." diyorlar. Ama ben o sistemli bakış açısını doğrusu kendi içinde o kadar tutarlı görmüyorum, sistemli görmüyorum bunu. Şimdi ne diyor? "Askerlik sistemini sadeleştiriyoruz." Erbaş ve erler için askerlik süresi altı aydır. Genel gerekçede bir cümle var, diyor ki: "Eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması için bir düzenleme yapıyoruz." Nedir o? Yedek subaylar ve yedek astsubaylar için on iki ay. Yani eğitimli insan daha fazla askerlik yapsın. Eskiden anlayış daha farklıydı, eğitimli insan biraz daha az yapardı ya da eşit yapardı erbaş ve erle. Şimdi, tersi oldu, erbaş ve er okumamışsa eğer -olabilir, Anadolu insanı okuyamamıştır, her neyse- "Sen altı ay yap. Sen okumuşsun, bir dakika, on iki ay yap." Eğitimi, tahsili cezalandıran bir anlayış görüyorum burada. Bunu ben sistemli bir bakış açısının ürünü olarak görmüyorum. 
    Farklı askerlik grupları oluşturuluyor. Altı ay askerlik, sonra uzatırsan on iki ay oluyor. Cumhurbaşkanının da yetkisi var, bu sürelerle oynayabilir. Sayın Bakandan ve Sayın Cumhurbaşkanından bir açıklama bekliyoruz "Bu altı ayı hemen uygulayacağız, Cumhurbaşkanı burada bir uzatmaya gitmeyecek." şeklinde bir açıklama yapılması lazım ki altı ayın ciddiyetine toplum inansın. Yoksa seçimden sonra Cumhurbaşkanı bir karar alabilir, "Terörle mücadele şartları nedeniyle askerliği on iki aya çıkardım." diyebilir. 
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
    BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, devam edin.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Elbette ihtiyaçlar gerektirirse süreler artırılabilir ama topluma altı ay müjdesi verilmişse bu müjdenin açıklamalarla da teyit edilmesi lazım.
    Şimdi, terörle mücadelede birkaç grup askerimiz olacak. 2011 yılında Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu çıkmıştı. Sayın Erdoğan o zaman Başbakandı, "Artık sınırlarımızı profesyonel ordu koruyacak." demişti ama bu olmadı. Yani sözleşmeli erbaş ve er konusunda hedeflenen sayılara, kadrolara hiçbir zaman ulaşılamadı. Türk Silahlı Kuvvetleri yine bu konuda görev yapmaya devam ediyor. Onlar var, şimdi, kim var başka? Erbaşlar var. Uzatılmış süreyle on iki ay askerlik yapacak olan er ve erbaşlar var. Yedek subaylar vardı. Muvazzaf komuta kademesini saymıyorum. Yedek astsubay konuldu buraya. Şimdi, bu hiyerarşideki kademeleri ne kadar çoğaltırsanız ordunun etkinliğini, hareket kabiliyetini o kadar zayıflatırsınız. Bunları doğru bulmuyorum. 
    Sürem bitti Sayın Başkan, toleransınıza teşekkür ediyorum. Teklifle ilgili söyleyeceklerim var, onları bir kenara bırakıyorum ama bir iki soruyu sormak istiyorum. 
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
    BAŞKAN - Devam edin Sayın Hamzaçebi. 
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bugüne kadar bedelli askerlik nedeniyle toplanmış olan paraların ne yapıldığı konusunda ilgili bakanlara ben soru önergeleri verdim, bu sorularıma cevap alamadım.
    Örnek veriyorum: 2011 yılındaki bedelli askerlikten toplam 2,1 milyar Türk lirası toplandı. Bunun şehit yakınları, engelliler, muhtaçlar, gaziler, bunlara verilmesi gerekiyordu. "Verdiniz mi?" diye sordum, cevap verilmedi.
    2014 yılındaki bedelli askerlikten 3,6 milyar lira toplandı. O kanuna göre bunun Savunma Sanayi Destekleme Fonu'na aktarılması gerekiyordu. Sordum: "Ne yaptınız?" Cevap yok. Ama bir Sayıştay denetim raporunda gördük ki bu paraların bankadaki nemalarıyla lüks araçlar alınmış, makam araçları alınmış. Soru önergesi verdim, ona da cevap alamadım. Merak ediyorum, bu gelen bedelli askerlik paralarıyla da lüks makam araçları mı alacaksınız? Ne yapacaksınız? 
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
    BAŞKAN - Buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Son cümlelerim Sayın Başkan. 
    O alınan lüks makam araçları da mevzuata aykırı olarak alınmıştır ki Sayıştay denetçisi bunu raporunda ifade etmiştir. 
    Son cümlelerim şunlar: Türkiye Büyük Millet Meclisinde beklemekte olan, ben ve Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımın imzaladığı 2 kanun teklifi var. Darbe Mağdurlarının Haklarının İade Edilmesi Hakkındaki Kanun Teklifi, Kumpas Mağdurlarının Haklarını İade Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi yani Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları var ya -Komisyon Başkanımız burada, milletvekillerimiz burada- gelin, bunları gündeme alalım, yasalaştıralım. Darbe mağdurları... Bakın, 27 Mayıstan bu yana bütün darbelerde mağdur olmuş insanlar vardır. Kumpas mağdurlarını hepimiz biliyoruz; Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarının mağdurlarından devlet kanunla özür diler. Yapılması gereken birçok şey var. 
    Sözlerimi bitiriyorum. Sayın Başkan, toleransınıza teşekkür ediyorum. 
    Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)