Görüştüğümüz imar uygulamalarının pratikte nasıl sonuç vereceğinin üzerinde düşünülmeli

Dönem: 27 Yasama Yılı: 2 Tarih: 3.07.2019 Birleşim: 97 Ham Tutanak Sayfası:363-

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:


    CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Teklifin ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken Sayın Başkanı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 
    Teklifin ikinci bölümünde yer alan maddeler, bu teklife ruhunu veren maddelerdir. Kentsel dönüşüm düzenlemeleri, hazineye ait arazilerin satışına ilişkin düzenlemeler ve bunları tamamlayıcı mahiyette birçok düzenleme bu bölümde yer almaktadır. Zamanım izin verdiği ölçüde bu maddelerle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.
    Değerli milletvekilleri, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yasa 16 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe girdi ve yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki süreçte özellikle İstanbul'da kentsel dönüşüm süreci bir şekilde başladı. Bu sürecin iyi gittiği ilçeler, bölgeler oldu ama başarıya ulaşmadığı, başarısızlıkla sonuçlandığı bölgeler oldu. Bunlardan sembol olan bir semtin adı Fikirtepe'dir. Fikirtepe'de tam bir başarısızlık hâli vardır ve teklifi hazırlayan -milletvekilleri demiyorum artık- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu sorunu çözmek üzere burada birtakım düzenlemeler yapıyor, evet, birtakım adımlar atılıyor, atılmıyor değil ama gel gelelim, bunların pratikte nasıl sonuç vereceği herhâlde biraz daha üzerinde düşünülmeye, tartışılmaya ve yeni düzenlemeler yapılmaya ihtiyaç duyuyor. Örnekleriyle anlatacağım. Kadıköy Fikirtepe'de -tamamen özel mülkiyete konu olan bir yerdir- arsa sahipleri arsalarını kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ya da arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca müteahhitlere devretmişler. Bu devirlerin sonucunda bir kısım adalarda bir kısım bloklar, inşaatlar belki bitmiş ama çok büyük bir kısmında bu projeler henüz bitmemiş, hatta hiç inşaata başlanmamış olan projeler var. Orada çok meşhur bir çukur var, o çukura ben gittim; sadece o çukura değil, Fikirtepe'nin diğer bölgelerine de arkadaşlarımız gitti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri de gitti, biliyorum, işte o sembol olan çukur bu düzenlemenin temelini oluşturuyor. 
    Fikirtepeli bir kardeşimiz var, Dürdane Hanım, Dürdane Uluocak. Bakın, Dürdane Hanım otuz yedi yıl dişinden tırnağından artırdığıyla oraya bir ev yapmış. 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası'yla otuz yedi yılda dişinden tırnağından artırdığıyla yaptığı evini kaybettiği gibi; o semtini kaybetmiş, o komşuluk ilişkilerini kaybetmiş, mahalle dayanışmasını kaybetmiş, sosyal ilişkiler ağını kaybetmiş. "Üzüntüden hasta oldum." diyor ve şöyle devam ediyor: "Sadece evimizi, mahallemizi değil, komşularımızı da kaybettik. O kadar güzel insanlardı, o kadar güzel dostluklar vardı ki burada, annemden bir daha doğsam yine Fikirtepe'de komşularımızla birlikte yaşamak isterim. Biri hasta olsa herkes hasta olurdu burada. Hele yalnız yaşayan varsa onun kapısı her akşam çalınır, 'Bir ihtiyacın, eksiğin var mı?' diye sorulurdu. Irk, millet ayrımı yoktu hiçbir şekilde." 
    Bakın, o eski "gecekondu" dediğimiz yapılarda yaşayan insanların bugün yaşadığı travma karşısında eskiye duyduğu özlemi Dürdane Hanım ne güzel ifade etmiş. 
    
    Şimdi, teklif ne getiriyor bu konuda? Teklif diyor ki: Buradaki arsa sahipleri toplansın, üçte 2 oranında karar alsınlar; bu karar sonrasında sözleşmeyi feshetmek üzere karar alsınlar, bakanlığa başvursunlar, bakanlık müteahhide otuz gün süre versin, bu otuz günlük süreye rağmen müteahhit işe başlamazsa bu sözleşme feshedilmiş sayılsın. Hatta en az üçte 2 çoğunlukla karar alındıktan sonra karara katılmayan hisselerin satışından sonra müteahhitten kaynaklanan sebeplerle bir yıl içinde yeni yapının yapım işine başlanamamış olması hâli ya da yapım işinin belli bir seviyede durdurulmuş olması hâli fesih sebebi olarak sayılıyor ve başvurduktan sonra da bir yıllık bir sürenin geçmesi gerekiyor. Şimdi, bir kere, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra müteahhide tekrar bir yıllık bir süre mi verilecek? Bakanlık yetkilerine sordum, bana tatmin edici bir cevap veremediler. İnceliyorlar, belki bir cevap verirler. Tekrar bir yıllık süre verilecekse Fikirtepe gerçeği anlaşılamamış demektir. Kanaatime göre bu konuda bir geçici maddeye ihtiyaç var. Bu bir. İkincisi şu: Fikirtepe homojen bir yapı değil yani herkes aynı konumda değil. Bir kısmı arsanın mülkiyetini müteahhide devretmemiş ama bir kısmı devretmiş; Dürdane Hanım devretmiş, tapusunu müteahhide vermiş. Tapusunu müteahhide vermişse bu madde onun hiçbir sorununu çözmüyor, genel hükümlere göre Dürdane Hanım'ın dava açması lazım. Bakın, bu hâli bu madde çözmüyor. Üç: Müteahhidin maket üzerinden sattığı projeden daire alan üçüncü kişiler var. Senet vermiş müteahhide, müteahhit senetleri bankaya koymuş, tıkır tıkır tahsil ediyor. Fikirtepeye gittiğimde oradaki vatandaşlar bunu bana söyledi; bu sorunu da çözmüyor yani o senet tafsilat işlemini çözmüyor. Bu yasa yürürlüğe girsin, sözleşme resen feshedilmiş sayılsın, o senetleri müteahhit tıkır tıkır tahsil etmeye devam edecek. Sanki şöyle bir sonuç doğuyor buradan: Müteahhidi bir beladan kurtarıyoruz, sözleşmesini feshediyoruz. Feshedelim evet, feshedelim; feshedelim de bunun bir cezası, bir yaptırımı olmalı, o burada yok. Müteahhit bu beladan kurtuluyor "Sen geri çekil, inşaatı biz yeni bir müteahhitle yapacağız." diyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, vatandaşlar da isterse müteahhide ayrıca dava açabilirler. Vatandaşları dolandıran bu müteahhit bu kadar kolay bu işten kurtulmamalı. 
    İkincisi: Kentsel -Fikirtepe'de daha söyleyeceğim çok şey var- dönüşüm uygulamasında vatandaşın evi gitti, verildi. Bazı hâllerde; heyelan, deprem, su basması, yer sarsıntısı gibi doğal afetler hâlinde bütün o bölgedeki özel mülkiyete konu taşınmazlar hazine mülkiyetine geçiriliyor, hazine adına tescil ediliyor, asla rıza yok burada, izin yok, muvafakat yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı "Ben yapacağım. Projeden sana bir daire vereceğim. Bu dairenin maliyeti ile senin arsanın maliyeti arasında fark çıkarsa bunu senden tahsil edeceğim, dairene de ipotek koyacağım." diyor. Bakın, vatandaş bu süreçte yok. Bu asla kabul edilemez. Bakanlık diyor ki: "Bana güven, ben bunu yapacağım kardeşim." Ben sana neden güveneyim? Yani devlete güvenin en çok zayıfladığı bir dönemde vatandaşa hiçbir şey söylemeden "Sana şu projeden şurada şu daireyi vereceğiz." demeden, ne kadar fark alacağını söylemeden vatandaş niye güvensin?
    Üç: Esenyurt. Esenyurt çok ayrı bir örnek, bu yasa kapsamına hiç girmiyor. Önümde Esenyurt'ta Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri Platformunun bir bildirgesi var. Bakın, bu cümleyi kuruyorlar: "Konutla dolandırılan hak sahipleriyiz biz. 30 bin konut var bu şekilde." Şöyle diyorlar bakın: Esenyurt'ta arsa sahibi veya sahiplerinden vekaletlerle bazı kişiler onların vekili oluyor, o vekâletleri toplayan kişiler bu vekâletlere dayanarak herhangi bir faaliyetsiz şirketi ele geçiriyorlar, bu şirketi oradaki inşaatları gerçekleştirecek şirket olarak vatandaşa sunuyorlar, bazı ünlüleri reklamlarında oynatıyorlar, sonra da proje üzerinden daireyi satıyorlar, parayı alıyorlar, gidiyorlar. Orta da konut yok ya da yarım kalmış konutlar. İmar cinayetinin işlendiği bir Esenyurt'ta düşünün, onlarca, belki 50 kat, 60 kat, 70 katın olduğu konutları düşünün, bu insanlar "Biz dolandırıldık." diyor. Bu teklifte bu yok. Bu teklif o nedenle eksik. İyi niyetle birtakım adımlar atılıyor ama ne Fikirtepe'yi tamamen çözüyor ne de Esenyurt'u çözme konusunda herhangi bir adım atıyor.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
    BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Hamzaçebi.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum. 
    Bir kısım düzenlemelerle ilgili görüşlerimi önergeler üzerinde ifade edeceğim ancak konuşmayacağım bir önerge üzerindeki görüşümü şimdiden ifade edeyim. Teklifin 17'nci maddesi. Bu madde doğru değil. Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, değerli Millî Emlak Genel Müdürü arkadaşım -o koltukta ben de dört buçuk yıl kadar oturdum- bu maddeyi sizinle konuştuk. Bunda ısrar etmeyin. 4706 sayılı Kanun demiş ki... 4706 sayılı Kanun'a 4916 sayılı Kanun'la ilave edilen bir hüküm var, diyor ki: "31/12/2000 tarihinden önce yapılmış olan yapıların mülkiyeti hazineye intikal eder." Pardon... 19/7/2003, o maddenin yürürlük tarihi, 4916'nın yürürlük tarihi 19/7/2003. "19/7/2003 tarihinden sonra hazine arazisi üzerinde yapılmış yapıların mülkiyeti hazineye intikal eder." 
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum. Sabrınızı çok taşırıyorum, biliyorum ama. 
    BAŞKAN - Buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Daha sonra muhtelif yasalarla bu maddedeki aftan yararlanma tarihleri 30 Mart 2014 tarihine kadar çekildi. Önergemiz var. Diyorum ki bu 19/7/2003'ü gelin 30 Mart 2014 yapalım. Milliyetçi Hareket Partili bir milletvekili arkadaşıma buradan seslenmek istiyorum, burada Sancaktepe'nin bazı mahallelerini konuşmuştu, ben de o mahalleyle ilgili önerge verdim, iktidar partisi dedi ki: "Orayı çözeceğiz, daha kapsamlı bir düzenleme yapıyoruz." O arkadaşıma sesleniyorum: Bu madde onu çözmüyor, benim verdiğim önerge çözüyor. Sancaktepe'nin, bakın Hilal Mahallesi, Akpınar Mahallesi, Osmangazi Mahallesi, Veysel Karani Mahallesi... Daha birçok mahalle, sadece Sancaktepe değil. 
    Milliyetçi Hareket Partisine de o sözünü tutmasını tavsiye ediyorum. 
    Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 
    BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Konuşan kimdi Sancaktepe'yle ilgili Sayın Başkanım? 
    ERKAN AKÇAY (Manisa) - İsim verebilir misiniz?
    BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Komisyon üyesi benim ama benim Sancaktepe'yle ilgili bir beyanım olmadı. 
    BAŞKAN - Daha önce yapılan bir konuşma.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yok, yok, siz değil, bir İstanbul milletvekili arkadaşımızdı. Şimdi ismini yanlış telaffuz etmemek için söylemedim, tutanaklardan çıkaracağım o konuşmayı şimdi söyleyeceğim size.