Bankacılık Sisteminde Yaptığınız bu Düzenlemelerle Kurallı Ekonomiden Talimatlı Ekonomiye Geçiyoruz

Dönem: 27 Yasama Yılı: 3 Tarih: 18.02.2020 Birleşim: 57 Ham Tutanak Sayfası:-

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:


    CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bankacılık sisteminde önemli düzenlemeler gerçekleştirecek olan bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu kanun teklifini bir cümleyle şöyle özetleyebiliriz: Kurallı ekonomiden talimatlı ekonomiye geçiyoruz.
    Sektörün düzenleyici, denetleyici kurumu olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, sadece seyirci konumundadır. Düzenleme ve denetleme kurumlarının, düzenleyici ve denetleyici kurumların bir mantığı vardır. 1980'lerle birlikte özelleştirme dalgasının bütün ülkelere yayılmasıyla birlikte devletin piyasadan çekilmesi sonucu doğan boşluğu dengelemek amacıyla o piyasalarda düzenleme ve denetleme görevini üstlenmek üzere bu kurumlar oluşmuştur. Bütün dünyada yani daha doğrusu piyasa ekonomisini benimseyen ülkelerde, bu kurulların özelliği şudur: Hem sektörün etkisinden uzak olacak hem de hükûmetin yani iktidarın, Türkiye'yi yönetenlerin etkisinden uzak olacaktır. Bunun anlamı, bu kurumlar bu piyasaları toplum yararına, kamu yararına düzenleyecekler, kural koyacaklar ve denetleyeceklerdir. Ancak gördüğümüz kadarıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bu piyasayı sadece ve sadece Hazine ve Maliye Bakanının talimatları doğrultusunda yönetmektedir; seyirci dersek yanlış olur, talimat doğrultusunda karar alıyor. Bu talimatların bir bölümünün bugün bu teklifin içerisine girmiş olduğunu görüyoruz.
    Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 53 banka vardır. 53 bankanın 34 tanesi mevduat bankasıdır, 14 tanesi kalkınma ve yatırım bankasıdır, 5 tanesi de katılım bankasıdır. 34 mevduat bankasının 3'ü kamu bankasıdır, 9'u özel bankadır, 21 tanesi yabancı sermayeli bankadır -sermayenin yüzde 51 veya daha fazlası yabancılara aittir- 1 tanesi de TMSF bankasıdır. Böyle bir sektörü görüşüyoruz.
    Sayın Savaş, birtakım rakamlar verdi, ben de vereceğim. Sektörün 2019 yılı aktif toplamı 4,5 trilyon liradır. Bunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, millî gelire oranı yüzde 105'tir. 2017'den bu yana sektörün aktif toplamının millî gelire oranı aşağı yukarı buralardadır, yüzde 103, yüzde 104, yüzde 105; oysa bunun çok daha ileriye, yukarılara tırmanması gerekir. Sektörde şu anda çalışan sayısı 204 bin kişidir. Son beş yıllık dönemde çalışan sayısının 12 bin kişi düzeyinde azaldığını görüyoruz, aynı azalışın şubelerde olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar, bankacılık sektörünün sistemdeki payının azaldığını gösteren bir takım işaretler. Tek başına bunlar bunu söylemek için yeterli değil ama biraz sonra bir iki oran daha vereceğim, oradan da görülecektir.
    
    Bankacılık sisteminin görevi nedir? Mevduat toplayacak, vatandaşların, tasarruf sahiplerinin tasarruflarını toplayacak; toplanan bu tasarrufları ekonomiye kredi olarak geri verecek, ana görev budur. Dolayısıyla ne kadar mevduat topladı, ne kadar kredi verdi bu önemlidir, buna bakmak gerekir. Toplanan mevduatın krediye dönüşme oranının 2017'de yüzde 123 olduğunu görüyoruz yani banka 100 lira toplamış, 123 lira kredi vermiş. 2019 yılında bu oran yüzde 106'ya düşmüş, düşmüş; mevduatın krediye dönüşme oranı azalmış, 2019'da 100 liralık mevduatla 106 liralık kredi vermiş. Bunun anlamı, 100 liranın üstündeki kısmını, 6 lirayı yurt dışından almış banka. Daha önce ne kadar yurt dışından alıyordu? 2017'de ilave 23 lirayı yurt dışından alıyordu. Yurt dışından gelen kaynakların azaldığını biliyoruz, zaten yurt dışından kaynak girişi azaldığı için Türkiye ekonomisi krize girdi. Türkiye ekonomisinin temel problemi budur.
    Şimdi, bu azalış çok önemli. Bu azalışın önüne geçecek, mevduatın krediye dönüşmesini artıracak bir önlemi burada görmüyoruz. Tersine, Merkez Bankası geçen hafta pazartesi günü yayınladığı bir tebliğle mevduatın krediye dönüşmesine dolaylı olarak etki edecek birtakım düzenlemeler yapmıştır. Burada da bankacılık işlemlerinde faiz dışında alınacak olan ücret, komisyon vesaireyi belirleme konusunda Merkez Bankasına yetki veriliyor. Hemen uyarımı yapayım: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu yetkilidir. Bakın, orada, bir başka kanunda bir başka yetki var, bu kanunda bir başka düzenleme yapıyorsunuz; yarın, ikisi uygulamada insanların, vatandaşların karşısına çıkacak.
    Değerli arkadaşlar, bankacılık sisteminin aktif büyüklüğünü biraz önce ifade etmiştim: 4,5 trilyon TL. Bu aşağı yukarı Türkiye'nin millî gelirine eşittir. Türkiye'nin millî geliri 2019 yılı için TL olarak 4,3 trilyon TL'dir; böylesi bir büyüklüğü konuşuyoruz. Mevduatın krediye dönüşme oranını ben size ifade ettim.
    Değerli milletvekilleri, bankacılık sisteminden bir oran daha vermek isterim: Bankacılık sistemindeki varlıkların yüzde 57'si, kaynakların da yüzde 50'si yabancı para cinsindendir. "Dolarizasyon" dediğimiz olayı burada da görüyoruz. Daha önce bu kürsüde bütçe görüşmelerinde söylemiştim, bir kez daha söyleyeyim, Türkiye'de bankacılık sistemindeki tasarrufların yüzde 50'si yabancı para cinsindendir. Bu oran 2010-2011 yıllarında, o yıllarda yüzde 28 düzeyindeydi çünkü o yıllarda ekonomide güven vardı, insanlar geleceğini görüyordu; Türkiye ekonomisi nereye gidiyor, bunu görebiliyordu. Hiç Sayın Cumhurbaşkanın "Paranızı dolardan alın, TL'ye çevirin." çağrısı yoktu o yıllarda, tüm tasarruflar içerisindeki yabancı para cinsinden tasarrufun oranı yüzde 28'di. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı istediği kadar çağrı yapsın, vatandaş parasını dolardan çıkarıp TL'ye çevirmiyor. Neden? Çünkü Türkiye'de güven yok arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
    Arkadaşlar, ekonomi yönetimi beklenti yönetimidir. Beklentileri iyi yönetirseniz herkes geleceğe yönelik olumlu davranışlarda bulunur. Beklentiler kötüyse kimse adım atmaz.
    Bir iki oran daha vereceğim: "Crowding out" diyoruz yani Hazine, piyasaya borçlanmak için giderek daha fazla giriyor, daha fazla borçlanıyor; özel sektörün kredi alacağı kaynağı devlet alıyor, özel sektörün kredi alacağı bir kaynak kalmıyor. Hazine, özel sektörü, reel sektörü piyasadan dışlıyor. Bunu rakamlarda görüyoruz arkadaşlar.
     Bakın, size iki oran daha vereceğim bu konuda. Kredilerin bilançoya oranı yüzde 59'dur -2019 yılını söylüyorum- aktif toplamın oranı yüzde 59'dur, bu oran 2017 yılında yüzde 65'ti. Reel sektöre verilen kredi yüzde 65 iken, aktif toplamının yüzde 65'i iken şimdi yüzde 59'a düşmüş. Peki, Hazine ne yapmış? Hazine 2017'de piyasadan -banka sisteminden- yüzde 12 oranında para alırken 2019'da yüzde 15'e çıkmış. Bu oran giderek atıyor. Artık Hazine zaten devlet bu kaynaklarla da yetinmiyor, Merkez Bankasının ihtiyat akçelerine başvuruyor. Geçen sene 40,5 milyar Türk lirası ihtiyat akçesi Merkez Bankasından alındı, Hazineye gelir yazıldı. Bu yıl nisan ayında yapılması gereken Merkez Bankası Genel Kurulu ocak ayına çekildi, olağanüstü Genel Kurul yapıldı ve 5,3 milyar lira ihtiyat akçesi, nisan ayı beklenmeden, kâr payıyla birlikte -ayrıca kâr payı da- bütçeye aktarıldı. Bunun anlamı nedir arkadaşlar biliyor musunuz? Bütçe dengesini sağlayacak olan kurum Hazine ve Maliye Bakanlığıdır Strateji Bütçe Başkanlığıyla birlikte. Biri harcamaları kontrol edecek, biri gelirleri kontrol edecek, harcamayı azaltacak, geliri azaltacak, bütçe dengesini kurmaya çalışacak. Ne yapılıyor? Artık yetmiyor oraları, Merkez Bankası bir üçüncü aktör olarak piyasada. Merkez Bankasının aldıkları...
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN - Devam edin Sayın Hamzaçebi.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Merkez Bankası aslında piyasayı vergiliyor. Kurumlar vergisi rekortmeni Merkez Bankası 10,6 milyar Türk lirası vergi ödüyor. Merkez Bankasının rekortmen olduğu bir ülkede, işler iyi gitmiyor, kamu maliyesi kötü demektir arkadaşlar.
    Teklifle ilgili maddelerde de konuşacağım ama hemen şunları söyleyeyim: Bu teklif ekonomiyi, bankacılık sistemini talimatlı bankacılık sistemine dönüştürüyor. 1'inci maddede yer alan hüküm: "Bir banka çalışanının vermiş olduğu rapor, yapmış olduğu işlem bankacılık sisteminin emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürüyor ise hemen o kişi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulacak." Komisyonda sordum, buna göre bir bankanın mali analisti "Geleceğe yönelik ekonomide risk görüyorum." diye bir rapor verirse bu maddeden dolayı cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacak mı bulunulmayacak mı, cevap verin tutanaklara geçsin dedim, ne teklif sahibi cevap verdi ne de orada oturan BDDK Başkanı.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN - Buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - BDDK Başkanı zaten bankacılık sistemiyle ilgili değil arkadaşlar, onu biliyorum. Soru önergesi veriyoruz, cevap vermiyor.
    Risk grubu bankalar, genel müdürüne, yönetim kurulu başkanına, genel müdür yardımcısına, yetkili konumdaki kişilere, yönetim kurulu üyelerine kredi açamaz; onların ortak olduğu şirketlere öz sermayesinin en fazla yüzde 25'i kadar kredi açabilir. Türkiye Varlık Fonuna sınırsız kredi açabilir hâle getiriliyor bankalar. Türkiye Varlık Fonu kim, sahibi kim? Hazine. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cumhurbaşkanı, Başkan Vekili Sayın Hazine ve Maliye Bakanı. Varlık Fonu neye sahip? Ziraat Bankasının yüzde 100'üne sahip; yani, Varlık Fonu, sahibi olduğu bankadan sınırsız kredi alacak.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan. Toleransınıza çok teşekkür ediyorum.
    BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Arkadaşlar, Türkiye Varlık Fonu ne için kurulmuştu? İlave finansman yaratacaktı; yurt dışına gidecekti, yurt dışından kaynak yaratacaktı. Ne oldu? Yurt dışında para yok, Türkiye ekonomisi kimseye güven vermiyor. "Varlık Fonunun aktifinde de çok kıymetli varlıklarımız var; Türk Hava Yolları var, Ziraat Bankası var, Halk Bankası var, Devlet Demiryolları var, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı var, Türkiye Petrolleri var, PTT var, ÇAYKUR var; buna rağmen kredi alamıyoruz, bari gidip bizim Ziraat Bankasından, Halk Bankasından sınırsız bir şekilde alalım." diyorlar. Bari hepsini birleştirin -Hazine Müsteşarlığı, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Varlık Fonu- böyle "havuz AŞ", "havuz yönetimi" diye bir şey kurun. Arkadaşlar, olmaz bu; bu olmaz arkadaşlar. Uyarıyorum; lütfen bu maddeleri düzeltin.
    Önerilerimiz olacak, o öneriler sırasında da ayrıca görüşlerimizi ifade edeceğiz.
    Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
    Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.