Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması Görüşmeleri

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

26.01.2021 tarihli DIŞİŞLERİ KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Dışişleri Komisyonunun değerli üyeleri, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Dışişleri Bakan Yardımcısı, Ticaret Bakanlığının ve bürokrasinin çok değerli temsilcileri; hepinizi selamlıyorum, başarılar diliyorum.
    Türkiye'yle Birleşik Krallık arasındaki serbest ticaret anlaşması nedeniyle bu anlaşmayı kısa zamanda gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti heyetine teşekkürlerimi iletiyorum.
    Anlaşmayla ilgili birtakım değerlendirmelerimi, görüşlerimi Komisyonla paylaşacağım. Ancak bu anlaşmayı değerlendirmeden önce, İngiltere'nin Avrupa Birliğiyle yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmasını kapsamlı bir şekilde değerlendirmekte yarar var. İngiltere Avrupa Birliğiyle yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmasında AB'den neleri sağlamıştır, biz İngiltere'yle yapmış olduğumuz anlaşmada İngiltere'yle karşılıklı olarak neleri birbirimize sağladık veya neleri sağlamadık? İngiltere-AB anlaşmasının daha doğrusu Birleşik Krallık ve AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasına kıyasla Türkiye'nin İngiltere'yle yapmış olduğu serbest ticaret anlaşması hangi noktalarda geridedir? Buna ilişkin kısaca görüşlerimi ifade edeceğim.
    Ancak, yine bunlardan önce Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şöyle bir şeyi söylemek ve o konuya girmek istiyorum. Aslında Brexit süreci 2016'da İngiltere'de yapılan referandumla başlayan ve Boris Johnson'ın Başbakanlığıyla birlikte 1 Ocak 2021'den itibaren gerçekleşen Birleşik Krallığın veya İngiltere olarak bundan sonra konuşmamda isimlendireyim, alıştığımız kavram o çünkü, onun Avrupa Birliğinden ayrılması süreci, gerçekte felsefi bir değerlendirmeyi hak eden bir süreç. Brexit herhangi bir olay değil, Avrupa Birliğinin içinde bulunduğu sancılı, sıkıntılı durumu yansıtan ve bu sancılı sıkıntılı duruma göre İngiltere'nin kendine göre bir çıkış yolu aradığı bir süreçtir. Popülizmin bütün dünyada yükseldiği bir süreçte Brexit de bu popülizmin çok önemli bir unsurudur. Dünyada 21'inci yüzyılda popülist algıların, popülist akımların yükseldiğini ve bu popülist akımların, liderlerin, popülist siyasetin ana akım siyaseti gölgede bırakarak ve ülkelerindeki toplumsal sınıflar arasındaki farklılıkları da bir kenara bırakarak, küreselleşmenin kazananları ve kaybedenleri üzerinden bir siyaset yürüttüğünü hatırlamamız gerekiyor. Artık ülkelerde, toplumlarda özellikle küreselleşmeden payını alan veya nasibini alan bütün toplumlarda sosyal sınıflara dayalı olarak yapılan siyaset biraz daha ikinci plana kayıyor ve bundan sonra artık küreselleşmenin kazananları ve kaybedenleri olarak yapılacak bir gruplandırma özellikle de popülist siyasete yön verecektir.
    Popülizmin yükseldiği dönemlere ilişkin kısa birkaç hatırlatmayı yapmak istiyorum, bir: Trump'ın seçilmesidir. Trump kaybetti, yeni bir dönem başladı ama bu dönem nereye evrilecek, popülizm Amerika'da tekrar yükselişe geçecek mi geçmeyecek mi, onu ilerleyen süreçte göreceğiz. Brexit çok büyük bir popülist dalgadır, özellikte Orta Doğu'dan Avrupa'ya yönelen göçlerin tetiklediği ve yabancı düşmanlığının yükseldiği bir süreçte Brexit gerçekte İngiliz orta sınıfının, dar gelirlilerinin, yoksullarının küreselleşmeye, Avrupa Birliğine tepkisidir. Avrupa Birliğinin krizi de aslında ekonomi politikalarının krizinden kaynaklanan bir krizdir, başka bir şey değildir. Gerçekte temel sorun, sürekli olarak kriz yaratan dünyadaki bu ekonomi politikalarıdır, neoliberal politikalardır. İtalya'da Renzi reformlarının reddedilmesi sonucunda Renzi'nin istifa etmesi yine böyle bir dalganın işaretidir. Hatta Amerika'da Bernie Sanders'in Demokrat Parti adayı olarak ön seçimlere katılmış olması, Amerika'da alışılmış olan siyaseti tersine çeviren bir olgudur. Fransa'da Le Pen'in yükselişi... Macron aslında bir ara çözümdür, birinci turda yüzde 24 oy alan Macron'un ikinci sıradaki rakibi Le Pen yüzde 21 oy almıştır; bir ara çözüm, sonrasının ne olacağını bilmiyoruz. Böyle bir süreçte İngiltere, kendine göre, kendi tarifiyle siyasi ve ekonomik bağımsızlığını elde edecek bir Brexit süreciyle bir başka siyasete yöneldi.
    Türkiye'nin İngiltere'yle ilişkileri, ticari ilişkileri, siyasi ilişkileri olağanüstü fazla. Türkiye'nin Avrupa Birliği içerisinde -ticaret hacmi açısından- Almanya'dan sonra en fazla ticaret hacmine sahip olduğu ülke İngiltere'dir. İngiltere'yle yapılan serbest ticaret anlaşmasının, bizim yaptığımız anlaşmanın İngiltere'nin yapmış olduğu anlaşmalardan beşincisi olması da elimizi çabuk tuttuğumuzu gösteriyor. Şüphesiz bunlar olumlu ancak bu sadece sanayi ürünlerini kapsıyor. Hâlbuki İngiltere, AB'yle yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmasında -İngiltere'nin AB'yle olan toplam ticaret hacminin 668 milyar paund olduğunu dikkate aldığımızda- AB ülkeleriyle yapmış olduğu ticaretin kapsamına ne giriyor idiyse hemen hemen aynısını serbest ticaret anlaşmasına yansıtmış durumda; belki biraz farklılıkları olabilir, arkadaşlarımız o konuda bilgi verirlerse memnun olabilirim. Bizimkisi sadece sanayi mallarını, sanayi ürünlerini kapsarken İngiltere'nin ticaret anlaşması hizmet sektörünü kapsıyor, tarımı kapsıyor, yatırımı kapsıyor, güvenlik, eğitim gibi birçok alanı kapsıyor. Biz, alelacele en azından sanayi ürünleri zarar görmesin diye, ihracatımız -işte 18-19 milyar dolarlık bir toplam ticaret hacmimiz var, yaklaşık 11 milyar doları ihracattır bunun- zarar görmesin diye böyle bir anlaşmayı çabucak imzaladık, elbette iyi yaptık tabii ki.
    Bu esnada şunu söyleyeyim: Rakamlara baktım, bizim 2015 yılı ihracatımız, İngiltere'ye ihracatımız aşağı yukarı bugünkü seviyede. Yani, 2015'te 10,6 milyar dolarlık bir ihracat yapmışız İngiltere'ye, bugünkü 2020 yılı rakamı sanıyorum 10,4 milyar dolar. Sayın Çeviköz farklı rakamlar söyledi, bilemiyorum tabii...
    AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - "Toplam ticaret hacmi 19 milyar paund." dediler İngiliz Ticaret Odasından.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ha evet, o da ilginç Sayın Çeviköz. Ben Bakanlığın rakamlarına baktım, onu kullanıyorum, sizin dediğiniz rakamlar üzerinde de şüphesiz durmak lazım. Yani, beş yıldır da biraz yerinde saymışız, İngiltere'ye olan ihracatımız yerinde saymış. Şimdi "Hedef 20 milyar dolar ihracat." deniyor, elbette bundan mutlu oluyoruz, ya, orda da biraz yerinde saymışız.
    Şimdi, ilerleyen süreçte bu kapsam dışında kalan, Türkiye-Birleşik Krallık arasındaki STA'nın kapsamı dışında kalan bu alanlarla ilgili görüşmelerin yürütüleceği veya yürütülmekte olduğu anlaşılıyor. Bunları, herhâlde çok süratle gerçekleştirmek lazım; keşke bunları daha önce yapabilseydik yani İngiltere nasıl AB'yle çok kapsamlı bir STA imzalamış ise biz de bunu yapabilmeliydik, en azından avantajlı olduğumuz sektörleri buraya koyabilmeliydik diye düşünüyorum.
    Serbest dolaşım kalktı doğal olarak, İngiltere'yle serbest dolaşım kalktı, şimdi menşe kuralları geçerli olacak. Menşe kurallarıyla ilgili getirilen bir kolaylık var; herhangi bir kurumdan bir menşe belgesi alınmayacak, ihracatçı yayınlanan o çerçeve kurallara göre menşe belgesini kendisi düzenleyecek. Tamam, bu güzel, pratik bir adım ancak bunun İngiltere tarafındaki uygulaması nasıl olacak? Yani, bunu ihracatçı doldurdu gitti; bu malların İngiltere gümrüğünden İngiltere'ye intikali süratli olacak mıdır? Ticaret Bakanlığının sayfasındaki açıklamalara baktım "Altı ay içinde İngiltere'nin bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz." gibi bir şey var. Yani, sanki bir kargaşa, bir problem yaşanabilir İngiltere kaynaklı -Türkiye kaynaklı demiyorum- böyle bir tehlikeden söz ediyor Ticaret Bakanlığı açıklamalarında. İhracatçılarla birebir oturulup konuşularak "Potansiyel sorunlar nelerdir?" deyip süratle, belki her gün, İngiltere'yle on-line bir toplantı yapılması düşünülüyor mu veya yapıyor musunuz? Bunlar çok anlık meseleler. Bir mal gider gümrükte iki gün beklerse belki değeri değişecektir; o ihracatçının, karşıdaki ithalatçının fiyat politikası, üretim politikası, stok politikası bundan son derece etkilenecektir.
    Devam ediyorum... Evet, şimdi, bir de bu Gümrük Birliğinin güncellenmesi meselesine bu vesileyle değinmek istiyorum. Bir de bundan önce Ticaret Bakanlığına bir şey söyleyeceğim: Şimdi, "web" sayfanız son derece geri kalmış. Bakın, sayfanızda diyorsunuz ki: "Rekabete önem veriyoruz, rekabetin önündeki engelleri kaldıracağız, bir rekabet otoritesi oluşturacağız." Rekabet Kurumu kurulmadı mı, onun dışında bir şeyi mi kastediyorsunuz? "Patent Enstitüsünün daha iyi çalışmasını sağlayacağız." diyorsunuz. Patent Enstitüsünün adı 2016 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu oldu. Ya, sayfanıza bakmıyorsunuz. Çok kısaca baktım, biraz daha baksam, incelesem belki başka şeyler de göreceğim orada. Son derece eski cümleler gördüm orada.
    Gümrük Birliğiyle ilgili şunu söylemek istiyorum: Şimdi, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinde birçok sorunlar yaşandı, evveliyatından beri -yani bunun ayrıntısına girecek değilim, şu anda ona gerek de yok- ve Türkiye'de AB'ye üyelik sürecinde bir toplumsal destek de yok şimdi, zayıflamış durumda. 17 Aralık 2004 tarihini hatırlıyorum, Avrupa Birliğinin tam üyesi olarak Türkiye ilan edildiğindeki, o tarihteki -tam üyelik, imtiyaz üyelik tartışmasını bir kenara bırakıyorum, o ayrı bir şey- toplumsal destek, şu anda AB'ye tam üyelik sürecinde gözükmüyor; bunun eleştirisini, değerlendirmesini ayrıca yaparız. Şimdi, Türkiye'nin AB'ye... Sayın Erdoğan: "Geleceğimizi Avrupa'yla birlikte tasavvur ediyoruz, geleceğimizi Avrupa'da görüyoruz." şeklinde bir açıklama yaptı. Keşke öyle olsa tabii, keşke öyle olsa. Türkiye'nin yönü tarihsel olarak daima Batı olmuştur, daima; Osmanlı da bir Avrupa imparatorluğudur. 1856 Paris Anlaşması'nın 2'nci maddesi Osmanlı İmparatorluğu'nun bir Avrupa imparatorluğu, Avrupa Devletler Topluluğunun üyesi bir imparatorluk olduğunu söyler. Yönümüz tabii ki daima Batıdır ama bu heyecanı toplumda yaratacak olan bir ivmeye, bir şeye ihtiyaç var. Bu, bir vize muafiyeti olabilir ya da Gümrük Birliğinin güncellenmesi olabilir yani tarımsal ürünlerde bize avantaj sağlayacak şekilde -ki Gümrük Birliğinin güncellenmesi derken ben en çok onu anlıyorum- bir güncelleme tekrar Avrupa Birliğine tam üyelik sürecini hareketlendirir, toplumsal destek artar, arkasında toplumsal destek olan iktidarlar AB'ye üyelik sürecinde Avrupa'ya karşı da son derece güçlü olurlar. Bu süreci de yeniden canlandıracak şekilde bir politikayı ele almak lazım. Bu anlaşma elbette Komisyonda görüşülür, Komisyon gerekli değerlendirmeyi yapar ama bu anlaşmayla büyük bir zafer kazandık, büyük bir iş yaptık rehavetine asla kapılınmamalı. Bu anlaşmanın çok eksik tarafı var; Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı bunları gayet iyi biliyor. Bu eksiklikleri giderecek şekilde, öncelikle de kapsamını genişletecek şekilde müzakereleri süratlendirmek lazım.
    Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

26.01.2021 tarihli DIŞİŞLERİ KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    İngiltere'nin AB dışında 4 veya 5 ülkeyle yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmaları ile Türkiye-İngiltere Serbest Ticaret Anlaşması arasında fark var mı acaba, kapsam yönünden? Yani bizimkisi sadece sanayi mallarını kapsıyordu, onlarınki nasıl acaba?
    Teşekkürler.
    DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI YAVUZ SELİM KIRAN - Bizde, tabii, konuşmamda da ifade ettiğim gibi sadece sanayi ürünlerinde değil, tarım ürünlerinde ve işlenmiş tarım ürünlerinde de birtakım ilave kazanılmış haklar söz konusu, Diğer ülkelerle de aslında... Hatta Türkiye kadar kapsamlı başka ülke de ben şahsen tespit etmedim. Diğer ülkelerle de yine bu kazanımları korumak üzerine bir süreç yürütüldü. Türkiye olarak da bizim önceliğimiz, bu kazanımları muhafaza etmekti. Şimdi, bu kazanımları ilerletmek adına kapsamlı bir şekilde bu süreçleri yürüteceğiz Değerli Vekilim.

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

26.01.2021 tarihli DIŞİŞLERİ KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Bu konuyla ilgili bir soru sormak istiyorum. Finansal hesap bilgilerinin paylaşılmasıyla ilgili çok taraflı yetkili makam anlaşması yürürlüğe girdi. Türk vatandaşlarının yoğun yaşadığı 5 ülke haricinde bu bilgiler paylaşılıyor. Bu sözünü ettiğiniz erteleme, 5 ülkeyle ilgili erteleme mi yine, yoksa bu pandemi süreci nedeniyle anlaşmanın tarafı olan bütün ülkeleri mi kapsıyor?
    DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI YAVUZ SELİM KIRAN - Sadece 5 ülke değil, bütün ülkeleri kapsıyor bizim talebimiz.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ama bu ülkeler...
    BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Yavuz Bey.
    DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI YAVUZ SELİM KIRAN - Biz, tabii, bu anlaşmadaki yükümlülüklerimize sonuna kadar bağlıyız. Bu konuda Türkiye'nin şeffaf bir şekilde bu sürece olan bağlılığı ve attığı imzalara olan bağlılığı açıktır. Burada Covid-19 salgınının oluşturduğu zorluklar sebebiyle erteleme yönündeki, yani bu sürecin iptali yönünde değil ve sadece 5 ülkeyle değil bütün ülkelerle bu süreçte yaşanan zorluklar sebebiyle bunun ertelenmesi yönündeki talebimizi ilettik. Şu anda süreç devam ediyor, henüz bu konuda nihayete ermiş bir durum söz konusu değil ama ertelenmesi konusundaki irademizi muhataplarımızla paylaşmış durumdayız.