Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Turizm Kanunu

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

3.03.2021 tarihli BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Yıldız'a teşekkür ediyorum.
    Ben teklifin 2'nci maddesiyle ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere Komisyon toplantısına katıldım. Sözlerime başlarken Sayın Başkanı, Komisyon üyelerini, Komisyon dışından katılan milletvekillerini ve bürokrasinin temsilcilerini selamlıyorum.
    Teklifin 2'nci maddesi aslında bir veya iki ihaleyi tarif eden bir madde. Madde diyor ki: Teklifin 2'nci maddesiyle 3996 sayılı Bazı Yatırımların Yap-İşlet-Devret Yoluyla Yapılmasına İlişkin Kanun'a geçici 4'üncü madde olarak eklenen madde 15 Mart 2020 tarihinden sonra ihalesi yapılmış ancak bu maddenin -yani şu an okuduğum maddenin- yürürlüğe girdiği tarihte henüz uygulama sözleşmesi imzalanmamış projeler. Yani aşağı yukarı bir yıllık bir dönemde ihalesi yapıldığı hâlde, yurt dışından finanse edilmesi amaçlandığı hâlde henüz ilgili kanunlara göre prosedürü tamamlanmamış olan ihaleleri kastediyor.
    Bütün kanunlar millet için çıkarılır, kamu yararı için çıkarılır, kamu yararı için çıkarılan kanunlar daima genel olur, bir ihaleyi, bir-iki ihaleyi tarif etmezler. Eğer bir müteahhidin bir vatandaşın, bir kişinin de haksızlığa uğraması söz konusuysa elbette ki onlar için de kanun çıkarılır. Önemli olan Anayasa'da tarif edilen kanun önündeki eşitlik ilkesini hayata geçirmektir. Bence böyle dolaylı yoldan tarif yerine "şu ihale" diye yazılsaydı daha doğru olurdu, kanun teklifini hazırlayan arkadaşların niyetini anlamış olurduk. Ayrıca, hangi ihaleler, hangi kurumun ihaleleri giriyor diye baktığımızda da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı özel bütçeli kamu idareleri tarafından imzalanacak olan borç üstlenim anlaşmalarına konu olan ihaleler tarif ediliyor, sanki kurul belli değil. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı 2 tane özel bütçeli kuruluş var. 5018 sayılı Kanun'a ekli cetvellerde bu yazılıdır. Birincisi: Karayolları Genel Müdürlüğüdür, ikincisi: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüdür. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün böyle bir ihalesi olmadığı göre bu ihaleyi veya ihaleleri Karayolları Genel Müdürlüğü yapmıştır. Yani sayın teklif sahibine sormak istiyorum: Karayolları Genel Müdürlüğünün yaptığı "Şu ihale." demek yerine niye böyle dolaylı bir ifade kullanarak bu ihaleyi veya ihaleleri gizleme yolunu tercih ettiniz?
    İkincisi: Yapılan düzenleme birtakım ilkelere aykırıdır. Hangi ilkeler olduğunu sırasıyla size söyleyeceğim. 2002 yılından itibaren Türkiye'de birtakım reform kanunları çıkarılmıştır. Bu reform kanunlarından bir tanesi 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'dur. 2 partili Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet Halk Partisi ve AK PARTİ'nin birlikte, oy birliğiyle çıkardıkları bir kanundur. Bu kanunun getirmiş olduğu bir temel ilke vardır, size o ilkenin yer aldığı maddenin ilgili hükümlerini okuyorum: Madde 6, başlığı hazine birliği, maddenin tamamını okumayacağım, birinci ve üçüncü fıkralarını okuyacağım: "Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider, tahsilat, ödeme, nakit planlaması ve borç yönetimi Hazine birliğini sağlayacak şekilde yürütülür." Üçüncü fıkra: "Her türlü iç ve dış borçlanma, yurt dışından hibe alınması, borç ve hibe verilmesi ve bunlara ilişkin geri ödemeler, Hazine garantileri, Hazine alacakları, nakit yönetimi ve bunlarla ilgili diğer hususlarda 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı, 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanun hükümleri uygulanır."
    2002 tarihli 4749 sayılı Kanun Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'dur. Reform kanunlarından birisidir, önümde şu an. 2002 yılında 57'nci koalisyon hükûmeti döneminde kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. O tarihten bu yana da AK PARTİ döneminde işin ruhuna aykırı herhangi bir değişiklik yapılmamıştır bu kanunda, 4749 sayılı Kanun'da. Teklifin 2'nci maddesi Karayolları Genel Müdürlüğünün belirlenen tarih aralığında yapmış olduğu yap-işlet-devret ihaleleri projesi kapsamında borç üstlenim anlaşmalarıyla ilgili idarenin borç üstelim anlaşmasından kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesine ilişkin olarak 4749 sayılı Kanun'da konulmuş olan kurallara bir istisna getiriyor. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 4'üncü maddesi diyor ki: "Hazine yatırım garantisi ve Hazine ülke garantisi vermeye, verilen garantilerin şartlarında değişiklik yapmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." İlgili fırka hükmünü okudum. Birinci fırka hükmünde de -kural olarak- "Hazinenin borç yönetimiyle ilgili olarak yetkili bakan Hazine ve Maliye Bakanıdır." hükmü getirilmiştir ama daha önemli bir iş için kanun Cumhurbaşkanına yetki vermiştir. 4749 sayılı Kanun'un ilgili 8/A maddesi de diyor ki: " Yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapılacak olan ve tutarı asgari bir milyar Türk lirasının üzerinde olan yatırımlarda, ihalelerde borç üstlenim sözleşmesini imzalamaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." Yani bu borç üstelim anlaşmasının gerekçesi de o zaman şu şekilde izah edilmişti: -onun kabul edildiği tarih de 21 Şubat 2013 tarihidir, o tarihte 6428 sayılı Kanun'la getirilmişti- "Bu borç üstlenim anlaşmasını buraya koyarsak ancak yabancı yatırımcılar o şekilde gelip bu ihalelere girebilecek, arkasında böyle bir merkezî yönetimin iradesi yok ise biz gerekli rekabeti bu ihalelerde sağlayamıyoruz, gerekli finansmanı sağlamakta güçlük çekiyoruz." gerekçesi buydu.
    Şimdi, bu maddeyle ne getiriliyor? Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu borç üstlenim anlaşmalarına taraf olacaktır. Değerli arkadaşlar, ilgili kanunlar kuralı koymuş, 5018 sayılı Kanun ve 4749 sayılı kanun. Hazine birliği ilkesi çerçevesinde bütün işlemler yürütülür. Yani hazine birliği nedir? Örnek vereceğim: Türkiye'de bütün saymanlıklar Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlıdır. Ulaştırma Bakanlığında bilmem ne saymanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı saymanlığı nereye bağlıdır? Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlıdır. O saymanlıkların amiri hiçbir zaman ilgili bakan değildir; hazine birliği ancak öyle sağlanır, hazinenin borç yönetimi de böyle bir şeydir. Borç yönetiminde bir tane bakan vardır, Hazine ve Maliye Bakanı vardır, bütün borç yönetimi onun kontrolünde gidecektir, hatta Hazine Ve Maliye Bakanı bu işi keyfî bir şekilde kullanmasın diye kanun bazı yetkileri ona da vermemiş, Cumhurbaşkanına vermiş "Hazine garantisi vermeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." demiş.
    Şimdi, burada bu kural altüst ediliyor, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı borç üstlenim anlaşması imzalamaya yetkili oluyor; bu asla kabul edilemez, görüşümü söylüyorum, takdir elbette Komisyonun ama kesinlikle yanlıştır. Türkiye, zamanında hazine birliğini fon uygulamalarıyla deldi. Türkiye'nin 2001 krizine gitme nedenlerinden birisi budur. Hazine vezneleri dışında dünya kadar fon kuruldu, bu fonlarını amiri de ilgili bakanlar oldu ve gün geldi Türkiye bu fonları teker teker tasfiye etti. 2001 krizinden sonra çok büyük ölçüde 2002 yılında tasfiye edildi, bir bölümü de AK PARTİ'nin ilk iktidar döneminde tasfiye edildi. Özel hesap uygulamaları çok büyük ölçüde tasfiye edildi ama daha sonra bu işler tersine döndü, AK PARTİ bir süre böyle gittikten sonra hazine disipline önem vermedi.
    Mesela, KÖİ projeleri (Kamu Özel İş Birliği projeleri) hazine birliği bozan projelerdir. Şu an 158 milyar dolarlık Kamu Özel İş Birliği projesini devlet imzalamıştır. Bunun 78 milyar doları yatırım bedelidir, 78 milyar doları da işletme hakkı bedelidir. AK PARTİ öncesi dönemden bu yana, özellikle 2009 krizinden bu yana AK PARTİ'nin bu yolu çok fazla kullandığını görüyoruz. Bu maddeyle kavranmak istenen ihaleler de bunlardan birisidir. "Gel, yap kardeşim." zaten ihalelerde rekabet unsuru yok, çağırılıyor müteahhitler davetiye usulüyle "Şu ihaleyi sana verdim, şu yolu sen yap." deniliyor. E, peki bu ihale yapılırken Karayolları Genel Müdürlüğünün özel bütçeli kuruluş olduğu bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Gerekçede şu yer alıyor: Karayolları Genel Müdürlüğünün -tabii "Karayolları" denilmiyor da "özel bütçeli idare" deniliyor- gelirleri giderlerini karşılamaya yetmediğinden yabancı finans çevreleri onu pek güvenli bulmuyorlar. Bu ihaleyi yaptığınızda bunu biliyordunuz. Karayolları Genel Müdürlüğünün kendi geliri belki bütçesi içerisinde, bütçe gelirleri içerisinde yüzde 5 düzeyinde belki vardır, yoktur, bilemiyorum. Semboliktir, yüzde 10'un altındadır, kalan tamamı genel bütçeden yapılan ödenek transferleriyle oluşur. Bu, bilindiği hâlde zamanında bu şekilde yapılmıyor. Hatta böyle olacağı bilinseydi belki buna başka teklif verenler de olacaktı yani bunu bir ihaleye fesat karıştırma düzenlemesi olarak da değerlendirmek mümkündür. Zamanında buna Hazine; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı borç üstlenim anlaşmasında taraf olacak hükmünü koysaydınız o ihalelere, şartnamelere belki farklı bir ihale teklifiyle de Hazine karşı karşıya kalabilirdi. Ben, özetle bunları söylemek istedim.
    Maddeyi son derece yanlış buluyorum. Bir de hem teklif sahibinden hem Sayın Bakan Yardımcısından bu kapsama giren ihale veya ihaleler hangileridir? İhale yöntemi ne olmuştur, nasıl yapılmıştır? Muhammen bedel neydi? İhale bedeli ne olmuştur? Ya da yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapıldığına göre o çerçevede hangi bedeller... Bu saydığım kavramların karşılığı olan bedeller olmayabilir ama 3996 sayılı Kanun çerçevesinde hangi şartlarla bu ihaleler yapılmıştır? Onların bilgisini rica ediyorum.
    Teşekkür ederim.