TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI 26.05.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL Tutanak Metni: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. 26.05.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL Tutanak Metni: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Peki. 26.05.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL Tutanak Metni: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bürokrasinin değerli temsilcileri, STK'lerim, basının çok değerli mensupları; zaman son derece sınırlı olduğu için ben de konuşmamı münhasıran teklifle sınırlı tutacağım.
Bu AK PARTİ iktidarının 11'inci vergi affı oluyor. 2003 yılında 4811 sayılı Vergi Barışı'yla başlayan vergi affı yolculuğu bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle 11'incisine ulaşmış durumda; hesap ettim, aşağı yukarı yirmi ayda bir vergi affı yapılmış demektir. Bugünkü vergi affını pandemi nedeniyle gerekçelendirebiliriz ancak önceki vergi aflarında, pandemi öncesi dönemdeki vergi aflarında inanın böyle bir gerekçe de olmadığı için o gerekçelerin -daha doğrusu makul gerekçelerin- hiçbirini o yasaların arkasında göremiyoruz.
Vergi aflarıyla ilgili uygulamaların sonuçlarını Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı arkadaşımız burada çok kısaca özetledi, tablolar da dağıttılar, çok teşekkür ederim ancak şunun yapılması uygun olur, 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu sonrasında bu yapılmıştı: Gelir İdaresi "web" sayfasında uygulama sonuçları -özellikle Varlık Barışı uygulama sonuçları- yer almıştı, hâlâ da yer aldığını düşünüyorum ancak o uygulama ilk ve son oldu, ondan sonra hiçbir vergi affı, hiçbir vergi barışı düzenlemesi sonucu Gelir İdaresinin "web" sayfasında yer almamıştır; saydamlık bunların ilan edilmesini, paylaşılmasını gerektirir.
Bugünkü vergi affını pandemiyle gerekçelendirebiliriz, gerçekten milyonlarca vatandaşımız, mükellefimiz vergi borçlarını zamanında ödeyememiştir. Geçen yıl ekim ayında kabul edilen 7256 sayılı Kanun'la yapılandırılan borçların bir bölümü ilgili mükellefler, vatandaşlar tarafından ödenememiştir; ödenemediği için onlar o kanundan yararlanamaz duruma gelmişlerdir.
Yine, 7256 sayılı Kanun'un kapsadığı dönemden sonraki dönemler için mükelleflerimiz, vatandaşlarımız pandemi nedeniyle, ekonomik kriz nedeniyle, ekonomik sıkıntılar nedeniyle yükümlülüklerini yerine getirememişlerdir. Bu çerçevede bir yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olduğu açık ancak vergi aflarının bu kadar sık yapılmış olması vergi ödeme bilincini zayıflatmıştır, vergi ahlakını son derece zedelemiştir; bunun sonuçlarını tahsilat tahakkuk oranlarında görüyoruz. Bence vergi aflarının sonuçlarını "Ne kadar borç yapılandırıldı, bu yapılandırılan borcun ne kadarı tahsil edildi?" gibi rakamlarla, oranlarla ölçmek yerine, genel olarak Gelir İdaresinin tahsilatının tahakkuka oranının ne olduğu üzerinde durmak gerekir. Bu, alarm verici bir seviyeye düşmüştür. Oranları vermek istiyorum size. 2000 yılında tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 90,5'tur; 2001 90,3; 2002 91,4; 2003 92,5; 2004, 2005, 2006, 2007, 2008 devam eder. İlk kez 2008 yılında yüzde 90'ın altına iner, 89,7. İlerleyen yıllarda bu rakam 80'lere gelir. 2020 yılı için bu rakam yüzde 80'dir. Vergi aflarını ne kadar sık yaparsanız tahsilat oranları o kadar aşağı inecektir arkadaşlar, bunu bilelim. Özellikle buradaki matrah artırımı tam anlamıyla vergi sistemini sabote eden bir uygulamadır. Bunu birçok mükellef istiyor, bekliyor, böyle bir beklenti de yaratıldı ancak şunu söyleyeyim: Beyan sisteminin 3 özelliği vardır. Birincisi, mükellef kazancını beyannameyle kendisi beyan eder. İkincisi, bu beyanı kontrol edecek vergi sisteminin kendi otokontrol müesseseleri vardır. Üçüncüsü de bu beyanı idare kontrol eder, inceler, denetler. Vergi sistemindeki otokontrol müesseseleri 1998 yılında kabul edilen 4369 sayılı Kanun'la -diğer adıyla, nereden buldun kanunuyla- maalesef ortadan kaldırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Daha yeni başlamıştık Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Nasıl olsa "nereden buldun" geldi, diğer otokontrol müesseselerine ihtiyaç kalmadı gerekçesiyle kaldırıldı ancak daha sonra "nereden buldun" da yürürlükten kaldırılınca bütün otokontrol müesseseleri ortadan kalkmış oldu. Şimdi idarenin elindeki tek araç vergi denetimidir. Vergi denetiminin sonuç alabilmesi için matrah artırımının olmaması lazım arkadaşlar. Sürekli matrah artırımı vergi denetimini ortadan kaldırmaktadır.
Bakın, vergi denetimiyle ilgili ben birkaç rakam vereceğim size, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı sayfasından aldığım rakamlar. 2020 yılında 8.143 vergi müfettişi var, 47.597 mükellef incelenmiş, 130 milyar liralık matrah farkı tespite edilmiş. 2009 yılı rakamlarına bakıyoruz, vergi müfettişi sayısı bu mevcudun yüzde 44,5'u oranında, 3.629 vergi denetim elemanı var, onların -bugünkü rakamlara göre eskale ediyorum o rakamı, TÜFE'yle- bulmuş olduğu matrah farkı 283 milyar lira. 283 milyar lira 3.629 vergi denetim elemanının bulduğu matrah farkı, 8.143 vergi müfettişinin 2020 yılında bulduğu matrah farkı 138 milyar lira. Değerli arkadaşlar, vergi denetiminin kalitesi, bütün bunları bir kenara koyuyorum ama sürekli matrah artırımının yapıldığı bir yerde vergi denetiminden beklenen amacı sağlamak kesinlikle mümkün değildir.
Bir şunu da söyleyeyim: Şimdi, vergi tabanı genişlemiyor. Bu uygulamalarla vergi tabanı sürekli daralmaktadır. Vergi tabanının daraldığı bir sistemde vergi yükünün adil dağılımı mümkün değildir, vergi yükü sürekli olarak belli kesimlerin üzerinde yoğunlaşmaktadır; sanayicileri, ücretliler, tüketiciler, bunlar üzerindedir vergi yükü. Kayıt dışı azalmış değildir, hâlâ ekonominin yaklaşık olarak üçte 1'i kayıt dışıdır. Orta Vadeli Mali Plan'a bakıyorum, 2021-2021 dönemini kapsayan Mali Plan burada, yanımda getirdim, ilgili bölümünde bakın ne diyor: "Mali plan döneminde vergi affına gidilmeyecektir." Değerli arkadaşlar, 2021-2023 Orta Vadeli Mali Planı yani pandemi varken bu mali plan hazırlanıyor. Öyle olduğu hâlde nasıl bu taahhütte bulunuluyor? Madem bu taahhütte bulundunuz, bu taahhütte tutarlı olun.
Sayın Başkan, ışık devamlı yanıp sönüyor, sizin toleransınıza da teşekkür ediyorum. Yani zaman verirseniz teknik önerilerde bulunacağım ya da...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sistemden kaynaklanıyor. Size eski müktesebatınıza binaen daha toleranslı davranıyoruz.
Buyurun lütfen, tamamlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Peki, çok teşekkür ederim.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, şunları gördüm ben teklifte, arkadaşlar da not alırlarsa iyi olur diye düşünüyorum: Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, kanunun yayımı tarihinden önce başlanıldığı hâlde tamamlanmamış olan vergi incelemeleri sonucunda tarh edilen vergiler ve cezalarla ilgili 4'üncü maddedeki düzenlemeden yararlanıldığında usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının da kaldırılması uygun olur. Sadece vergi ziyaı cezası değil, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını da kaldırmak uygun olur. Devam ediyorum. Matrah ve vergi artırımı da dâhil olmak üzere kanun kapsamındaki alacaklarda kanundan yararlanmak için ilk iki taksit ödeme şartının kaldırılması uygun olacaktır. Bu, şu sonucu yaratıyor: Evet, ödeme şartı olsun ki insanlar buna uysun ama sonra aksattığında yeni bir kanun ihtiyacı ortaya çıkıyor. Buna daha ortalama bir çözüm bulalım yani bir iki taksit aksatmayı yapılandırmanın ihlali olarak görmeyelim, bunu gerekirse dönem sonuna erteleyelim yani dönem ortasına erteleyelim, her ihlalde yeni bir kanun ihtiyacı ortaya çıkmasın. Anlıyorum, kanun sert, sıkı olmazsa insanlar taahhütlerini de yerine getirmezler ama herhâlde bu iki amacı telif edecek bir düzenlemeyi yapmak mümkündür. İndirimli kurumlar vergisinden yararlanan mükellefler için matrah artırımlarının da ilgili yıl beyannamelerinde yararlandıkları indirimli oran üzerinden ödenmesi imkânı getirilmesi uygun olur. Mademki onlara indirimli kurumlar vergisi oranı imkânı getirmişiz, bu yasanın uygulamasında da onlara bu indirimli oran uygulaması imkânını verelim. İşletme kayıtlarının düzeltilmesiyle ilgili eski vergi aflarında da olan düzenlemede öngörülen vergi oranını ben şahsen yüksek görüyorum. Mademki bir pandemi sürecindeyiz, mademki bir ekonomik sıkıntı var, işletmelerin nakit sıkışıklığı var, bunu daha alt bir oran olarak telaffuz edebiliriz, düzenleyebiliriz. Eski uygulamalarda yüzde 2, yüzde 3 gibi oranların uygulandığını görüyorum. Bu oranlar dikkate alınarak bu yüzde 5'lik oranı gözden geçirmekte yarar var diye düşünüyorum.
Bir de bu yeniden değerleme konusu yapılacak olan taşınmazlar, bu önemli bir konu arkadaşlar. Evet, bir imkân getiriliyor burada ancak yeniden değerleme sonucu bulunacak rakamlar güncel rakamları yakalamaktan uzak, piyasa rakamlarını yakalamayacak. Gelin burada radikal bir düzenleme yapalım, neyse rayiç bedel ona göre düzenlesin bunu, vergi oranını da ona göre yeniden tartışalım diye bir öneride bulunuyorum.
Son olarak yine bu bağlamda şunu söyleyeceğim size: Şimdi, bu yeniden değerleme konusu olan aktif kıymetlerle ilgili olarak, bunlar ileride sermayeye ilave edildikten sonraki aşamada kâr dağıtımına konu olması hâlinde ayrıca bu ödenen yüzde 2 vergi dikkate alınmaksızın yeniden vergilendirme yapılıyor diye biliyorum, onu bir daha bir tartışmakta yarar var. Burada mükerrer bir vergi var, mükerrer bir vergilendirme oluyor gibi geliyor bana. Bunu düzeltmekte yarar var diye düşünüyorum.
Evet, diğer konuları daha sonra maddelere geçildiğinde söyleyeceğim.
Son olarak şunu söyleyeyim: Sayın Vedat Demiröz de bilecektir -İstanbul Birinci Bölge Milletvekilidir- Fikirtepe'de bir kentsel dönüşüm mağduriyeti var, hedefe ulaşmayan bir kentsel dönüşüm çalışması var; hedefe ulaşanlar oldu ama hedefe ulaşamadığı için on binlerce insanımızın mağduriyet yaşadığı bir kentsel dönüşüm uygulaması var. Onlara şimdi kira yardımı yapılması söz konusu ancak kira yardımı yapılabilmesi için ilgili mevzuata göre emlak vergisinin ödenmesi gerekiyor. Fikirtepe'de maalesef emlak vergi değerleri olağanüstü ölçüde yükseltilmiş olduğu için, yüzde 1000'e, 1200'e varan oranlarda bir yükseltme meydana gelmiş olduğu için insanlar bu emlak vergilerini ödeyebilecek durumda değiller.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Zaten müteahhitle bir sözleşme yapmışlar, sözleşmeye göre emlak vergilerini müteahhit ödeyecekti ama müteahhit battı, gitti veya şirketin içini boşalttı, gitti; emlak vergisi meselesi ortada kaldı. Benim bir kanun teklifim var burada emlak vergilerinin kısıtlı taşınmazlarda olduğu gibi onda 1 oranında alınması yönünde. O ayrı bir tartışma konusu ama en azından buraya bir madde ilave ederek o insanlarımızın kira yardımı almasına imkân tanıyalım.
Teşekkür ederim.
Değerlendirmeme devam ediyorum.
Şimdi, 3'üncü madde ile 4'üncü madde arasında bir farklılık var, şüphesiz bu farklılığı öngören arkadaşlar bunu bir mantığa dayandırmıştır ama ben bunu biraz irdelemek istiyorum, bana tutarlı gelmedi. 3'üncü maddede -yani kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklarla ilgili maddede- vergilerin yüzde 50'si, artı, gecikme zammı ve gecikme faizi yerine yurt içi ÜFE aylık değişim oranı üzerinden hesaplanacak olan tutarın ödenmesi kaydıyla vergilerin yüzde 50'si alınacak. Vergi aslına bağlı olmayan cezaların tamamı da kaldırılıyor değil mi? Vergilerin yüzde 50'si, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları, idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçiliyor. Şöyle bir örnekle görüşümü, sorumu açıklayayım: Varsayalım ki bu kanun 1 Haziranda Resmî Gazete'de yayınlandı, 31 Mayıs tarihi itibarıyla mükellefe tebliğ edilmiş olan bir tarhiyat nedeniyle mükellef bu maddeden yararlanabilecek, tarh edilen verginin yüzde 50'sini ödeyecek, artı, yurt içi ÜFE oranında hesaplanan tutarı ödeyecek ve vergi aslına bağlı olarak kesilmiş olan vergi ziyaı cezasının tamamı kaldırılacak. Peki, bu inceleme 31 Mayısta değil de 7 Haziranda tamamlanıp mükellefe tebliğ edilirse vergi aslına bağlı cezanın yüzde 25'ini ödeyecek, değil mi? Yüzde 75'i kaldırılacak, 4'üncü maddeyi söylüyorum.
Kanunun tümü üzerinde görüşlerimi ifade ederken belirttiğim hususları bir kez daha çok kısaca anlatmak istiyorum. Bu AK PARTİ'nin 11'inci vergi affıdır ve 5'inci matrah artırımının olduğu düzenlemesidir. Cumhuriyet hükûmetleri boyunca AK PARTİ'ye kadar benim hatırladığım matrah artırımı düzenlemesi pek yapılmamıştı, belki 1, belki 2 düzenleme vardır. 90'lı yıllarda bir düzenlemeyi hatırlıyorum, mesleğe yeni girdiğimizde çıkan 2801 sayılı Af Kanunu'nda bu düzenleme var mıydı, yok muydu, hatırlayamıyorum varsa da 2'dir diyelim. Yani bütün cumhuriyet tarihi boyunca 2 matrah artırımı düzenlemesi, 2003'ten bu yana 5'inci matrah artırımı düzenlemesidir bu.
Vergi affı esasen vergiye gönüllü uyumu zayıflatan, vergi direncini artıran düzenlemelerdir, istisna olması gereken düzenlemelerdir. Ekonomik kriz dönemlerinde bu düzenlemeler elbette yapılabilir şu anda olduğu gibi, mevcut vergi borçlarının yeniden yapılandırılması, yeni bir vadeye bağlanması elbette ki yapılmalıdır ama AK PARTİ iktidarları, hükûmetleri bunu o kadar cömertçe kullandı ki hiç ihtiyaç olmayan yıllarda da bu düzenlemeler yapıldı, bunun sonucunda tahsilat oranları düştü. Bakın, bir kez daha söylüyorum arkadaşlar, bu oranları dikkate alın, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Tahsilat oranı 2000 yılında yüzde 90,5, 2001'de 90,3, 2002'de 91,4, 2003'te 92,5, 2004'de 93, 2005'te 92, 2006'da 92,2, 2007'de 91,1, 2008'de 90'ın altına iniyor ilk defa 89,7 -ilk defa derken 2000 sonrası dönemde ilk defa- 2009'da 87,4, 2010'da 86,2, 2011'de 85,6, 2012'de 86,4, 2013'de 86,8, 2014'te 85,2, 2015'te 84,7, 2016'da 81,2, 2017'de 82,3, 2018'de 81,4, 2019'de 81 ve 2020'de 80. Endişe ederim ki önümüzdeki yıldan itibaren bu 80'in altına iner. Sürekli af, sürekli matrah artırımı insanların vergi ödeme bilincini zayıflatır, vergiye gönüllü uyum kavramını yok eder. Özellikle matrah artırımı vergi sistemini tahrip ediyor arkadaşlar, vergi sistemini tahrip eden bir düzenlemedir bu, bunu yapmayın, bakın bu 5'inci matrah artırımıdır. Olmadı mı, ya matrah artırımında bulunmadın mı? Bir daha yapalım, bir daha onları tekrar kapsama alalım anlayışı var. Şimdi, bir de önerge var, 2020 yılının matrah artırımı oranı yüzde 20'den yüzde 15'e indiriliyor, herhâlde talepler geldi, indirelim.
Sevgili arkadaşlar, bir örnek vereceğim. Bütün işlemlerini düzgün yapan bir anonim şirketin diyelim ki beyan etmiş olduğu, beyannamesinde beyan etmiş olduğu 2020 yılı matrahı 10 milyon TL, şimdi yararlanmak isterse 400 bin lira daha vergi ödeyecek. İki yüzde 20 oranında bir artırım, 400 bin lira vergi ödeyecek. İşlemlerini kayıt dışı yapan, vergiye uyum derecesi düşük olan bir uyanık mükellef diyelim, kurnaz ya nasıl olsa vergi afları çıkıyor, matrah artırımı çıkıyor, mühim değil hatta mali müşavirine kızıyordur bile "Bize çok vergi ödetiyorsun sen." diye, o da 1 milyon lira beyan etmiş, gerçekte kazancı 10 milyon lira. Onun matrah artırımıyla ödeyeceği vergi 40 bin lira. İşlemlerini düzgün yapan mükellef 400 bin lira ödeyecek, işlemlerini vergi kanunlarına uygun bir şekilde yapmayan mükellef matrah artırımı nedeniyle 40 bin lira vergi ödeyecek ve kurtulacak. Arkadaşlar, bu doğru bir şey değil. Bakın, bunu yapmayın, ileride bu oranlar yüzde 75'lere kadar iner, yüzde 70'lere kadar iner. 90'lı yıllar Türk ekonomisinin kayıp yılları olarak isimlendirilir, ekonomik büyümenin çok iyi olmadığı yıllar olarak isimlendirilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitti Sayın Başkan.
90'lı yıllarda dahi yüzde 90'ların altına inen yıllar var tahsilat oranında ama yüzde 80'e inen hiçbir yıl görmüyorum 90'lı yıllarda. Bunu lütfen bir daha düşünün.
Teşekkür ederim.