AKP’nin İktidar Olduğu Günden Beri 15 Mali Af Düzenlemesi Yapılmıştır

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Dönem: 27 Yasama Yılı: 4 Tarih: 1.06.2021 Birleşim: 86 Ham Tutanak Sayfası:230-

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif genel gerekçesinde de ifade edildiği üzere, Covid-19 salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini gidermek, istihdam ve üretimi korumak amacıyla hazırlanmıştır. Teklif, esas itibarıyla bir mali af düzenlemesini içermektedir ve AK PARTİ iktidar olduğu 2002 sonundan bugüne kadar irili ufaklı tam 15 tane mali af kanunu çıkartmıştır. Bunun 11'i esaslı düzenlemeleri, kapsamlı düzenlemeleri içeren kanunlardır, 4 tanesi de bunları tamamlayacak mahiyette diğer konuları içeren mali af kanunlarıdır. Yani on dokuz yılda 15 mali af kanunu çıkarmıştır AK PARTİ hükûmetleri. Cumhuriyetin kurulduğu tarihten bu yana toplam çıkarılan mali af kanunu, 1923 yılından 2021 yılına kadar çıkarılan mali af kanunu sayısı 47'dir, 47. On dokuz yılda 15 kanun ve 1923 yılından 2002 yılına kadar da yani yetmiş dokuz yılda da 32 kanun. Maşallah, on dokuz yılda siz bütün cumhuriyet döneminin neredeyse yarısına yakın oranda bir mali af kanunu çıkarmışsınız. Bunların sürelerine bakıyorum, hangi aralıklarla çıkarmışsınız? AK PARTİ ilk olarak 2003 yılında rahmetli Kemal Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı döneminde 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu'nu çıkardı. Olabilir; iktidarlar, hükûmetler ilk iktidar yıllarında bir beyaz sayfa açarlar, gayet doğaldır. Sonra, 2008 yılında, bir bakıyoruz, 2 tane af kanunu aynı yıl çıkarılmış. E, ne oldu? Ekonominin iyi olduğu yıllardı. Sonra, 2011 yılında, üç yıl aradan sonra bir af kanunu çıkarılmış. 2011 yılından bugüne kadar da 2015 yılı hariç her yıl 1 veya 2 tane mali af kanunu çıkarılmış.
    Değerli milletvekilleri, aflar, sürekli aflar yeni af beklentisine yol açar. Bugün, birikmiş amme alacaklarının, vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının, diğer kamu borçlarının, vatandaştan olan alacakların pandemi süreci nedeniyle taksitlendirilmiş olmasını olumlu buluyorum. Ekonomide iyi olmayan bir durum var, geçmişten gelen bir ekonomik sıkıntı var, ekonomik krizler yaşadık; üst üste iki dönem üç dönem büyümenin olmadığı, küçülmenin olduğu dönemler yaşadık, üstüne pandemi süreci geldi, ekonomi daraldı, önümüzü göremez olduk; elbette mükellefler de vatandaşlar da tahakkuk etmiş vergi borçlarını zamanında ödeyemediler. Bu teklifle bunların yapılandırılmasını kişisel olarak olumlu buluyorum ama geçmişte harcıâlem bir şekilde, sürekli olarak yapılandırma ve af kanunları çıkarılmasının, matrah artırımlarının çıkarılmasının ve diğer düzenlemelerin yapılmasının herhangi bir ekonomik mantığının bulunmadığı ortaya çıkmaktadır.
    Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı bir açıklama yaptı, dedi ki: "Ekonomiye biz pandemi sürecinde 661 milyar liralık destek sağladık." Öte yandan Uluslararası Para Fonu Mali İzleme Raporu'nda hangi ülkenin ekonomiye ne kadar katkı yaptığını rakamlarla, oranlarla açıkladı. Sağlık yönünden yapılan harcamalar, sağlık harcamaları ve sağlık dışındaki diğer sosyal destek harcamaları ya da ekonomideki çeşitli aktörlere, çeşitli kesimlere bütçeden yapılan nakit destekler, gelir destekleri gibi destekleri içeren bir tablo yayınladı. Bu tabloya baktığımızda, 2020 yılında Türkiye, bütçeden yapılan desteklerde Nepal ve Meksika'dan sonra en düşük yardımı yapan ülke gözüküyor.
    Türkiye pandemi sürecinde millî gelirinin yüzde 0,9'u oranında esnafa, iş dünyasına, zarar görenlere -ne bileyim- ücretlilere böyle bir destek yapmış, yüzde 0,9. Bu rakam, Nepal'de binde 5, Meksika'da da yüzde 5. Meksika zaten uluslararası kıyaslamalarda daima Türkiye'nin altında gelen bir ülkedir. Onun bir özelliği yok ama bakıyoruz, Pakistan millî gelirinin yüzde 1,6'sı oranın yardım yapmış. Yani Türkiye -Sayın Cumhurbaşkanın övünüyor- bir Pakistan kadar olamamış. Endonezya millî gelirinin yüzde 2,2'si oranında yardım yapmış. Rusya millî gelirinin yüzde 2,3'ü oranında yardım yapmış. Türkiye, Endonezya kadar olmamış, Rusya kadar olamamış. Bu utanç bize yeter.
    Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının rakamlarının açıklamasına girmek istiyorum: 661 milyar lira. Bunun da 315 milyar lirası
    kullandırılan kredi; 139 milyar lirası kredi ertelemesi, 70 milyar lirası prim, vergi borçlarının ertelenmesi vesaire gibi, bugün teklifte görüştüğümüz gibi. 2020 yılında bütçeden yapılan yardım, esnafa yapılan yardım 4,6 milyar lira. Hani "Esnafa yardım yaptık." diyorlar ya esnaf perişan durumda, esnafa yapılan yardımın toplam tutarı 4,6 milyar lira. 2020'de bir de sosyal destek ödemesi var, 4,4 milyar lira; toplamı 9 milyar TL. İşsizlik Fonu'ndan çalışanlara yapılan bir destek var ama esnafa yapılan destek bu kadar değerli milletvekilleri.
    Şimdi, süre çok çabuk ilerliyor. "Bu bir mali af." dedik. Burada özellikle şunun üzerinde durmak istiyorum... Ha, bir de şunu söyleyeyim: Malum, 2019-2020 yılında "128 milyar doları ne yaptınız?" diye sorduk. 128 milyar doları ne yaptınız? Konuyla bağlantısını kuracağım. Sayın Cumhurbaşkanının 661 milyar liralık desteği içerisinde önemli ölçüde krediler var biliyorsunuz. Bu kredi kimlere gitti biliyor musunuz? Büyük ölçüde, ihtiyacı olmayanlara gitti, ihtiyacı olmayanlara. Bakın, banka mevduat rakamlarına bakıyorum, 2020 yılında 2019 yılı sonuna göre, sadece ticari mevduattaki artışı söylüyorum, 280 milyar TL. Yani hiç ihtiyacı yok, almış krediyi, götürmüş ticari mevduata yatırmış, oradan da gitmiş dolar almış. Siz de doları baskılamak için ha bire Merkez Bankasından, kamu bankalarından piyasaya dolar sürdünüz. Makro bakıştan böylesine yoksun, bütüncül bir bakış açısından yoksun bir politika sonucu Türkiye, 128 milyar dolarını heba ettiği gibi bugünkü başarısız ekonomik tabloyu da yaratmıştır. Hiç övünmeyin, iktidardakiler övünmesin, pandemi sürecinde ekonomi politikası, sosyal destek politikası son derece başarısız olmuştur.
    Değerli milletvekilleri, aşağı yukarı her on beş ayda bir mali af kanunu çıktı, 5 tane de matrah artırımı çıktı bunların içerisinde, matrah artırımı. Bir örnek vermiştim Plan ve Bütçe Komisyonunda, burada aynı örneği tekrar edeyim: Bir mükellef her işini düzgün yapmış, 10 milyon lira beyan etmiş bir anonim şirket; bu, şimdi, "Matrah artırımından yararlanayım." derse ilave 300 bin lira vergi ödeyecek. "Ya, her işini düzgün yapmışsa niye matrah artırsın?" diyeceksiniz. Korkutuyorsunuz, vergi denetim elemanları hemen onları arayacak "Matrahını artır." diye. Aynı kazancı elde edip de 10 milyon lira elde edip de 1 milyon lira beyan etmiş olan bir anonim şirket ise 30 bin lira ödeyecek matrah artırımı yapıp, kurtaracak. Kimi ödüllendirmiş oluyorsunuz? Dürüst mükellefler işlemlerini düzgün yapmıştır ama korkudan matrah artırmak zorunda kalacaklardır. İnsanları vergi denetim baskısı altına almak suretiyle matrah artırımına zorluyorsunuz. Bu da sonuçta neye yol açıyor biliyor musunuz? Tahsilat oranlarının düşüşüne. Bütün vergi aflarının sonucu tahsilat oranlarının düşüşüdür. Bakın, 2000 yılında tahakkuk eden verginin yüzde 90,5'u tahsil edilirken 2020 yılında bu oran yüzde 80'e düşmüştür değerli milletvekilleri. Her mali af yeni bir mali affın başlangıcıdır.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu çıksın, buraya yazıyorum, 2022 sonuna doğru bir mali af kanunu teklifi yine buraya gelecektir, burada görüşeceğiz. İnşallah yanılırım.
    Teşekkür ederim, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)