Anayasamızda meralar koruma altındadır. Görüştüğümüz madde ile meraların tahsisinin önü açılıyor

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Dönem: 27 Yasama Yılı: 4 Tarih: 14.07.2021 Birleşim: 103 

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
    Anayasa'mız iki grup doğal varlığımızı özel hükümlerle koruma altına almıştır; bunlardan birinci grubu ormanlar oluşturuyor. Anayasa'nın 169'uncu maddesine göre "Devlet ormanları zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz." Bu "...kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz." kısmına dikkatinizi çekiyorum, bu bir Anayasa hükmü. Nedir kamu yararı ormanlarla ilgili? Yani ormanları korumaktır aslında kamuya yararlı olan, üstün kamu yararı olan husus odur ama belki kara yolu, demir yolu, petrol boru hattı, su isale hattı, telefon hattı, elektrik hattı gibi hizmetler nedeniyle de ormanlardan böyle bir geçiş elde etmek istenebilir. Bu durumda, bunlar bu hizmetleri gerçekleştirecek kurumlar lehine irtifak hakkı tesis edilebilir. Turizm yatırımları için de belli sınırlar dâhilinde yatırımcılar lehine ormanlarda irtifak hakkı tesis edilebilir.
    Anayasa'nın 2'nci grup doğal varlık olarak koruma altına aldığı unsunlar; meralar, yaylaklar, kışlaklardır. Anayasa'nın 45'inci maddesine göre "Devlet, tarım arazileri ile meraların ve çayırların amaç dışı kullanılmasını önlemekle yükümlüdür." 45'inci maddenin gerekçesine baktığımızda da şehirleşme vesair yollarla meraların, çayırların azalmasını, küçülmesini önlemek amacıyla devletin sorumlu olduğu, yükümlü olduğu belirtilmiş ve bu maddenin bu nedenle getirildiği belirtilmiştir. Dikkat ederseniz "...kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz." şeklinde ormanlarla ilgili yer alan ilgili hüküm 45'inci maddede yer almıyor. Demek ki mera, yaylak ve kışlaklarda asıl amaç bunların mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmasıdır. Turizm yatırımı için dahi olsa, meralar, yaylaklar, kışlaklar irtifak hakkına konu edilemez, kimseye tahsis edilemez.
    Durum böyle olmakla birlikte, 1998 yılında kabul edilmiş olan 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 14'üncü maddesi, turizm yatırımları için zaruri olan meraların, yaylakların, kışlakların turizm yatırımı amacıyla statüsünün değişebileceğini ve yatırımcılar lehine bunların tahsis edilebileceğini düzenliyor. Aslında Mera Kanunu'nun bu maddesi Anayasa'ya aykırı fakat bir madde koymuşlar Mera Kanunu'nun 14'üncü maddesine Anayasa'ya şeklen uyum sağlamak amacıyla. Bu maddede belirtilen yatırımlar için kamu kurumları ve işletmeciler lehine tesis edilmiş olan irtifak hakları veya kullanım hakları, süresinin sonunda bu yerler tekrar mera ve yaylağa dönüştürülür. Şeklen dahi bir uyum sağlamak amacı var orada. Şimdi, AK PARTİ ne yapıyor? 2004 yılından bu yana yaptığı bütün değişikliklerle meraları ve yaylakları amacı dışında kullanmaya yol açıyor. Turizm için burada, ilgili kanunda yer alan zaruri olma hükmünü aslında kaldırmış oluyor. 2004 yılında 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'na eklenmiş olan ek 4'üncü maddede Mera Kanunu'nun 14'üncü maddesinde sayılan, belirtilen zaruri olma şartını kaldırmış. Bir yer eğer turizm alanı, bölgesi ilan edilmişse bu hemen tapuda hazine adına tescil edilir ve yatırımcıya tahsis edilir. Bırakın, bu şeyi bırakın.
    Değerli arkadaşlar, bakın, 2002 yılında Türkiye'de meraların da içinde olduğu tarım arazilerinin toplamı 42 milyon hektarken bugün bu rakam 2020 yılında 37 milyon hektara kadar düşmüştür. Böyle bir yaklaşımla meralar elimizden çıkacaktır. Meralar köylünündür, bırakalım köylünün olsun. Köylü bugün otlak bulamıyor, ot bulamıyor, saman bulamıyor.
    Değerli milletvekilleri, bu hüküm ve burada yer alan, meralarla, yaylaklarla, kışlaklarla ilgili hükümle mera, yaylak ve kışlakların turizm yatırımcısı için, onların lehine tesis edilecek irtifak hakları için çok daha kolaylaştırıcı bir hüküm getirilmiş olmaktadır.
    Maddede yer alan hukuksuz bir hüküm var: "Tescil harici yerler Kültür ve Turizm Bakanlığınca yatırımcılar lehine irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle veya kullanım hakkı verilmek suretiyle tahsis edilebilecek.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Turizmi Teşvik Kanunu'nun 8'inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinde bile yazıyor. Diyor ki: "Bu tescil harici yerler önce tescil edilir." Ama Kültür ve Turizm Bakanı kanun tanımıyor, hukuk tanımıyor. "Ben tescili bekleyemem, tescil edilmeden ben bu yerleri yatırımcıya tahsis edeceğim." diyor. Bu yanlış, hukuksuz. Şimdi, Komisyon Başkanı soracak arkadaki bürokratlara, onlar savunacak "Efendim, zaten tescil etmeden tahsis etmiyoruz." E, niye yazmıyorsunuz buraya o zaman, niye yazmıyorsunuz? Bu yerin Hazine adına tescil edileceği ne malum?
    Bir de maddede (O) bendi, fıkrası var, başka kurumların, il özel idarelerinin, belediyelerin turizm bölgelerinde yer alan taşınmazları Kültür ve Turizm Bakanlığı tahsis edebilecek. Ya, sana ne kardeşim? Özel idarenin arazisine ne karışıyorsun sen? Belediyenin arazisine niye karışıyorsun?
    Sürem burada bitiyor, daha sonra yine, ilgili maddelerde konuşacağım.
    Hepinize saygılar sunuyorum.