Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1’inci Bölümü Üzerinde CHP Grubu Adına

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Dönem: 27 Yasama Yılı: 4 Tarih: 16.07.2021 Birleşim: 104

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi geceler diliyorum.
    Değerli milletvekilleri, teklifin 1'inci maddesi üzerinde konuşacağım ancak konuşmam 2'nci maddedeki bazı hususları da kapsayacak yani teklifin tümüne yönelik bir değerlendirme yapmak istiyorum.
    Teklifin birinci bölümünde, 12'inci maddede iyi niyetle getirilmiş olan bir düzenleme var ancak düzenlemenin son derece eksik olduğunu söylemeliyim.
    Konuyu şöyle açıklayayım: 1981 yılında kabul edilmiş ve yürürlüğü girmiş bir kanun var, Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun. Devlette kritik görevlerde bulunup da daha sonra özel sektöre geçip devlette yaptığı görevle bağlantılı olarak özel sektörde görev yapılmasının etik olmadığı düşüncesiyle bu kanun getirilmiş ve birtakım yasaklar konulmuştur. O kanuna göre, bir kişi devletten ayrılmadan önceki tarihten itibaren geriye doğru iki yıl içinde hangi kurumda, hangi görevi yapmış ise bu görev doğrultusunda özel sektörde o görev alanına ilişkin faaliyet gösteren şirketlerde herhangi bir görev alamaz, iş yapamaz, temsilcilik yapamaz, komisyonculuk yapamaz; dolaylı veya doğrudan hiçbir şekilde olmaz bu. Rekabet Kurumu için getirilmiş olan bu madde, biraz önce sözünü ettiğim bu düzenleme genel bütçeli kuruluşları ve devletin diğer temel kurumlarını kapsıyor; Rekabet Kurumu o kanun kapsamına girmiyor. O nedenle, o yasadan esinle "Rekabet Kurumu için de benzer bir yasak getirelim." denilmiş ancak yasak kapsamına bakıyorum, yasak kapsamı 1981'deki kapsamdan daha dar, âdeta kollanmış burada Rekabet Kurumu Başkanı, üyeleri ve personeli. Şöyle ki: Bir kere, ilk 1981 yılındaki yasa "Özel sektörde üç yıl süreyle görev yapamaz." diyordu, bu madde iki yıla indirmiş bunu.
    Ayrıca Kurul Başkanı ve üyeleri sadece soruşturma konusu olan yani kendi görev döneminde Kurula hangi konuda soruşturma gelmiş ise o soruşturma konusu olan sektörlerde faaliyet gösteremez. 1981'deki yasa böyle bir ayrım yapmıyor. Örneğin Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü ayrıldığı zaman, üç yıl süreyle, özel sektördeki herhangi bir maden şirketinde görev yapamaz hiçbir şekilde; dolaylı, doğrudan oradan, o şirketlerden iş alamaz. E şimdi, bu yasaya göre Rekabet Kurumunun Başkanı ayrıldığı zaman, kendi görev döneminde diyelim ki beyaz eşya sektörüyle ilgili hiçbir soruşturma gelmemiş olabilir ama gidip beyaz eşya sektöründe görev alabilir ya da enerji sektöründe, Rekabet Kurulunun görev alanına ilişkin olarak enerji sektöründe onun görev döneminde bir şey olmamış olabilir ama gidip orada görev alabilir. Aynı yasak benzer şekilde raportörler, daire başkanları ve başkan yardımcıları için getirilmiş. Diyelim ki bir raportör enerji sektörüyle ilgili bir soruşturmada görev almamış ama diğer tarafta başka bir sektörde almış, bir raportör de tam tersi ikisi bir araya gelip, bir şirket kurup, bir şey yapabilirler. Doğru olan 1981'deki yasaya uyum sağlamaktır.
    Tütünle ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Şunu iddiayla ve inanarak söylüyorum: AK PARTİ iktidarı kadar, AK PARTİ hükûmetleri kadar Türk tütününe ve tütün üreticisine kötülük yapmış olan başka bir iktidar yoktur. "Ya, çok iddialı bir şey söylüyorsun." diyeceksin, belki de arkadaşlar cevap vereceklerdir, arzu ederim cevap vermelerini. Bunu şundan söylüyorum: Maliye Bakanlığında Gelirler Genel Müdürüyüm, bir vergi kanunu çalışması yapıyoruz, tütün ithalatında kilogram başına 3 dolar fon alınıyordu, tonda 3 bin dolar, ayrıca yabancı sigara ithalatında da paket başına 40 cent alınıyordu. Hatta daha öncesinde 1988 yılındaki kararnameye göre Türkiye'de üretilen yabancı sigaranın bünyesinde de yabancı tütün var ise blender sigaralarda da o harmanlama oranına göre vergi artıyordu veya düşüyordu. Vergi kanunu çalışması yapıyoruz, yabancı sigara şirketleri bana geldi. Tütün ithalinde fonu kaldırın, indirin veya neyse böyle bir... Niye? Ee, Avrupa Birliğine girecek Türkiye. Ee, bu doğru değil, Avrupa Birliğine üye olacağımız zaman bunu düşünürüz dedim, Avrupa Birliğine ne zaman tam üye olacaksak o zaman bakarız. Geldiler, gittiler, hiçbir sonuç alamadılar. Hiçbir siyasetçiden, hiçbir Sayın Bakandan da bana bu yönde bir telkin, tavsiye veya bu konuyu incele yönlü bir şey gelmedi. Gel gelelim, 2010 yılında ne oldu biliyor musunuz, AK PARTİ iktidarları döneminde? Ton başına 3 bin dolarlık olan şey kademeli olarak alındı. 2010 yılında ilk olarak 2 dolar 25 sente indirildi, 2018'e geldiğimizde kilogramda 15 sente indi, Sayın Cumhurbaşkanı yeni sistemde, "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sistemde de bunu sıfırladı. Tütün ithalatında fon yok, paket başına 40 sent uygulaması da tütünden alınan 40 sent fon tutarı da zaman içerisinde elbette kademeli bir şekilde azaltıldı ve 1 Ocak 2019 tarihinde de sıfırlandı. Bunun sonucunda ne oldu? 405 bin tütün üreticisi aile vardı, şimdi bu aile sayısı 50 bine indi. Şimdi, bu yabancı sigara şirketlerinin son hedefi Adıyaman tütünü, Diyarbakır tütünü; o güneydoğuda yetişen altın sarısı tütün, hedef bu. "Bunu sen böyle satarsan kaçak sattın." falan, derhâl hepse. Bir madde getirildi, hapis cezası biraz daha erteleniyor. Değerli arkadaşlar, tütünü yeniden ele alalım. Yabancı sigara şirketleri lehine bugüne kadar AK PARTİ iktidarı bu fon uygulamalarını yapmıştır, fonu sıfırlamıştır. AK PARTİ iktidarı tütün üreticisine değil, yabancı sigara şirketlerine hizmet etmiştir.
    Gelelim karşılıksız çeklere. Çek mağdurları bekliyor, çek mağduru diyorum değerli arkadaşlar. Nedense Meclis çıkardığı kanunla dolandırıcıyı affediyor; beş yıl hapis cezası olan dolandırıcı, hatta altı yıla kadar hapis cezası olan dolandırıcı geçen sene çıkan infaz yasasıyla bir gün bile hapis yatmadan özgürlüğüne kavuştu, usulen bir gece yatmış olabilir. Neden? Efendim, infaz yasası böyle bir kolaylık getirdi. Yani piyasayı 10 milyon lira dolandırmış olan bir dolandırıcı bir gün hapis yatmıyor ama 10 bin liralık karşılıksız çeki çıkan bir vatandaşımız, bir esnafımız ceza tehdidiyle karşı karşıya; zaten mahkeme hükmetmiş, belki bir kısmı da hükmedilecek. "Bunu ödeyeceksin sen, 10 bin lirayı." Örnek vereyim; bu 10 bin olmaz, 100 bin olur, 200 bin olur ama bu rakamı bu insanlar ödeyemiyor. Rica ediyorum, bu insanlara suçlu gözüyle bakmayın, bu insanlar suçlu değil.
    Bizim Anayasa'mızın 38'inci maddesi "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesini benimsemiştir. Anayasa'nın 38'inci maddesine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek 4 No.lu Protokolü'nün 1'inci maddesi hükmü 2001 yılında aynen aktarılmıştır; "Hiç kimse, sözleşmeden doğan bir borcu yerine getirmemekten dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz."
    Efendim, çek güven aracı o ayrı bir şey, arkadaşlar, temeli aynı, borcunu ödeyememiş, devlet ödemesini yapmamış bu vatandaşımıza, o da çekini ödeyememiş. Hastanelerden alacağı olan bir vatandaşımız beni arıyor: "Ben hastaneden on sekiz ayda alacağımı alırım hesabıyla çek verdim. İki sene geçti, çeklerim karşılıksız çıktı, tefeciye gittim, borçlandım, perişanım, kaçıyorum."
    Şimdi ne yapılıyor burada? Efendim, biraz daha bir kolaylık yapalım da bu ödeme süresini uzatalım. Daha önce üç ay içinde çekin bedelinin yüzde 10'unun ödenmesi, kalanın ikişer ay arayla 15 eşit taksitle ödenmesi getirilmişti. Sonra, bakıldı ki bu olmuyor, üç aylık süre bir yıla çekildi.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Şimdi, bu bir yıl da olmuyor, bu bir yılın da yetmediği anlaşıldı, bu süreyi biraz daha uzatalım. Ne zamana kadar? Hatta kapsamı da genişletelim; "30 Nisan 2021 tarihine kadar karşılıksızdır." işlemi yapılan çekler nedeniyle, 30 Haziran 2022 tarihine kadar karşılıksız çıkan çekin bu kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmeyen kısmının onda 1'inin ödenmesi, kalanının da ikişer ay arayla 15 eşit taksitle ödenmesi hâlinde ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacak.
    Arkadaşlar, insanlar itibarını kaybetmiş, her şeyini kaybetmiş. "Ya, ne var ödesin." Arkada yatan düşünceyi anlıyorum, "Ya bunlar dolandırıcı." Arkadaşlar, aralarında dolandırıcı olabilir ama iyi niyetli çok insan var. Ayrıca dolandırıcıyı affettiniz infaz yasasıyla, niye ayrım yapıyorsunuz? Ben biliyorum, AK PARTİ Grubunda bunu isteyen arkadaşlarımız var ama nedense bir el buna mani oluyor.
    Teşekkür ediyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.