6 Ekim 2021 Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854)

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

6.10.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Değerli milletvekilleri, son anda dâhil oldum toplantıya ancak Gelir İdaresi Daire Başkanımızın açıklamasını dinledim. Şundan neden vazgeçiliyor acaba? Şimdi, bu teklif alış bedelini tarif ediyor, Vergi Usul Kanunu değerleme hükümleri arasında olmayan alış bedelini oraya yazıyor. Esasında 279'uncu maddede alış bedeline yapılan bir atıf var ama tanımı yoktu. O, doğru bir düzenleme bir sonraki maddede onu görüşeceğiz 28'inci maddede. Yalnız iktisadi kıymetin, gayrimenkullerin iktisabı sırasında ödenen harçlar eskiden -eskiden derken hâlâ mevzuata göre- ister maliyet bedeline dâhil edilebilir, isterse gider yazılabilirdi. Şimdi bundan vazgeçiliyor. Bu ihtiyariliği yine devam ettirsek uygun olmaz mı? Bunu maliyet bedeline dâhil etmekle vergi yükü azalıyor mu dendi, ben mi yanlış anladım. O konuda da bir açıklama istiyorum.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Abdullah Bey, buyurun.
     GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI ABDULLAH KARABOYACI - Efendim, burada esasında maliyet bedeli sizin de bildiğiniz üzere birkaç maddeye dağılmış durumda Vergi Usul Kanununda çünkü maliyet bedeliyle değerlenen birden fazla iktisadi kıymet var ve bir kısmının, özel olarak o maliyet bedeline eklenecekler ilgili maddede yazılmış. Burada biz bir yeknesaklık sağlayalım, maliyet bedelinin ne olduğunu ve bu maliyet bedeline dâhil olan unsurlar ve olmayan unsurları bir tedvin tarzı olarak tek bir maddenin içerisine alalım istedik. UFRS ve TFRS kısımlarına da baktık bu maliyet bedeli konusunda. Bunların hepsini bir araya getirirken bu gayrimenkuller ya da maliyet bedeliyle birlikte değerlenenlerin maliyetleriyle doğrudan ilgili olan hususları yani, bu, örneğin komisyon gideri, nakliye. Bunlar esasında doğrudan bu maliyet bedelinin daha doğrusu iktisadi kıymetin teminiyle ilgili olan hususlar. O nedenle bunların maliyet bedeline eklenmesi yönünde bir düzenleme yaptık. Vergi yükünü azaltan kısım şurası: Şu an ÖTV sadece gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler açısından bir ihtiyarilik durumunda maliyet ya da gider yazma konusunda ama diğer... Örneğin, demirbaş iktisabında burada bir ihtiyarilik yok. Bu düzenlemeyle maliyet bedeliyle değerlenen gayrimenkuller dışındaki diğer iktisadi kıymetler için de bir ihtiyarilik geliyor. Aslında orada bir rahatlama durumu söz konusu. Bugün doğrudan gider yazamadıkları... Bu indirimine izin verilmeyen KDV ya da Özel Tüketim Vergisini doğrudan gider yazabilecek artık mükellefler.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ama gayrimenkul ihtisabında ödenen tapu harcı bundan sonra...
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI ABDULLAH KARABOYACI - Maliyet bedeline dâhil edilecek.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bu teklifin yasalaşmasından sonra gider yazılamayacak maliyet bedeline dâhil edecek.
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI ABDULLAH KARABOYACI - Yani bu şekilde kabul edilirse.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yani bu ihtiyariliği korumak lazım bence. Teknik olarak yani "Maliyet bedeli nedir?" diye tanımlarsak o malın iktisap bedeli artı iktisap sırasında ödenen diğer giderler, vergi vesaire diye tanımlayabiliriz. O tanıma uygun olabilir bu yapılan düzenleme ama vergi sisteminde de öteden beri böyle bir kolaylık mükellefe sağlanmış. Yani sen, bak mali tablolarına, işletmenin durumuna, ister maliyet bedeline dâhil edip amortisman ayır bundan istersen gider yaz. Böyle bir kolaylığı devam ettirmekte yarar var diye düşünüyorum.
    Teşekkür ederim.

 

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Teklifin tümü üzerindeki görüşlerimi ifade ederken bu konuya değinmiştim, işletmenin aktifinde kayıtlı taşınmazlar ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler için bir yeniden değerleme imkânı son yapılandırma yasasıyla getirilmişti, o yasa uyarınca da yüzde 2 oranında bir vergi ödemek suretiyle bu yeniden değerleme fonlarının işletmeden çekilebileceği de düzenlenmişti.
    Şimdi, o düzenleme burada kalıcı hâle getiriliyor, kalıcı hâle getiriliyor, bunun önemli yanı şu: Artık enflasyon hayatımızda kalıcı olarak yer alacaktır, Sayın Cumhurbaşkanı, yürütme organının enflasyonu indirme diye bir hedefi yoktur, enflasyon artık hayatımızda kalıcı olarak yer alacağına göre buna uygun bir kalıcı düzenleme yapalım denmektedir, yeniden değerlemenin mantığı budur. Bu madde 1963 yılında bizim sistemimize girmiştir, 1963 tarihli 205 sayılı Kanun'la, Vergi Usul Kanunu'nda yeniden değerleme düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme 2003 yılına kadar gelmiştir. 2003 yılında 5024 sayılı Kanun'la bu yürürlükten kaldırılarak "enflasyon düzeltmesi" adı altında mükerrer 298'inci madde düzenlemesi yapılmıştır. O zaman şöyle açıklanmıştı: - madde tartışmalarına, gerekçesine bakıldığında bu görülecektir- "Enflasyon artık vardır, enflasyon nedeniyle işletmelerin mali tablolarındaki rakamlar aşınmıştır, değişmiştir. Dolayısıyla bu tabloları güncellemek lazım, mükellefe de bir imkân tanımak lazım, enflasyon nedeniyle durup dururken vergi ödemesinler, haksız bir vergi ödemesinler." diye. O maddeye göre: "Arka arkaya üç yılın enflasyonu, birikimli enflasyonu yüzde 100'ü aşarsa enflasyon düzeltmesi uygulamaya girecektir. Bu yüzde 100'lük oranı yüzde 35'e kadar indirmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." Yani Cumhurbaşkanı karar alıp buradaki yüzde 100 oranını yüzde 35'e indirdiği anda arka arkaya üç yılın enflasyonu yüzde 35'i geçmiş olacağı için mükellefler enflasyon düzeltmesini yapabileceklerdir. Arka arkaya üç yılın enflasyonunu, resmî enflasyonu söylüyorum: Yüzde 45'lerden, yüzde 50'lerden aşağı değil. Böyle bir imkân varken, daha doğrusu böyle bir yasal olanağı kanun koyucu, kanunu iktidarın, Cumhurbaşkanının önüne koymuşken bunu kullanmayıp da neden yeniden değerleme müessesesi Vergi Usul Kanunu'nda yeniden ihdas ediliyor?
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitirmedim Sayın Başkan.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Pardon, bitirdiğinizi zannettim.
    Buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sağ olun.
     Yani ben bunu aslında teknik olarak bürokrat arkadaşlara sormuyorum, onların bu konuda yapacağı bir açıklama yok. Onlar daha evvel Yeniden Yapılandırma Yasası'nda yer aldığı şekliyle yine yüzde 2 oranında vergi alınmak suretiyle bu düzenlemeyi kalıcı hâle getiriyorlar. Şimdi, enflasyonun cevabını bürokratlar vermez, teklif sahibi arkadaşımız belki verecektir. Şimdi, sayın teklif sahibi arkadaşımız, Sayın Aydemir...
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Diğer görüşleri de aldığımız da... Notunu alsın Uğur Bey.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Aydemir, bu önerinizle enflasyon artık inmeyecektir itirafında bulunuyorsunuz, buna uygun bir düzenleme yapıyorsunuz.
     Hayırlı olsun.
     Teşekkür ederim.

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Şimdi, şöyle bir örnek üzerinden gidelim: Vergi inceleme elemanı bir anonim şirkette vergi incelemesine başladı. Yeni sisteme göre artık tutanak da tutulmayacak. Mükellefe bir yazıyla "Sizin şirketiniz nezdinde kurumlar vergisi yönünden vergi incelemesine başladım." diye yazacak. Ancak kurumlar vergisi incelemesi sonucunda katma değer vergisi matrah farkı bulabilir, çok doğaldır, damga vergisi matrah farkı bulabilir, muhtasar beyannameye konu olan stopajlarla ilgili bir matrah farkı bulabilir. Şimdi, o vergi inceleme yazısında sadece kurumlar vergisi yazmış olması nedeniyle, bu mükellefe katma değer vergisi açısından pişmanlık hakkı vermek doğru değil. Örneğim yanlış mı bilmiyorum.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Doğru, örnek doğru yani.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Doğru.
    İki, varsayalım ki vergi inceleme elemanı bütün bunları dikkate alarak başta kapsamlı bir vergi inceleme yazısı yazabilir. Kurumlar vergisi, katma değer vergisi, muhtasar beyanname, hepsini yazdı. Bu da vergi inceleme elamanını büyük bir yükün altına sokmak demektir. Yani inceledi, sonra hadi KDV yönünden bir de bütün beyannamelerine bakacak, edecek; muhtasar beyannamelere bakacak ya da başlangıçta hiç muhtasar beyanname yönünden bir vergi incelemesi yapma niyeti yok ama o şirkette incelemeye başladığı zaman kendisine ihbarlar gelebilir: "Bu mükellef çalışanlarına ücretlerini şöyle düşük gösteriyor." ya da "Yada 10 milyon lira ödediği hâlde -banka dekontlarıyla bu sabittir- ayda 1 milyon liralık bir kontrat yapmıştır." Bu ihbarı inceleyecek. Ya niye getirildi bu şey? Bir taraftan diyorsunuz ki: Yine aynı kavramı kullanacağım, ceberut devlet anlayışını getirelim, vergi incelemesi dairede olsun, mükellefin gözünün yaşına bakmam. 1949 yılından beri sistemde var olan "Vergi incelemesi iş yerinde yapılır." hükmünü bir tarafa atıyorsunuz, öte taraftan da "Biraz sempatik olalım, mükellefe de bir kaçamak yolu tanıyalım." türü bir anlayış. Ben bağdaştırmakta zorluk çekiyorum bunları. Bu düzenlemenin mantığı nedir? Bu verdiğim örnekler çerçevesinde açıklarsanız memnun olurum.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi Başkanım, Sayın Hamzaçebi'nin "Ceberut devlet anlayışıyla işte bu yazıyla bildirim yapıyorsunuz ve mükellefi daireye davet ediyorsunuz, bunu uyguluyorsunuz." cümlesine katılmıyorum. Bir, bu yine ihtiyari, mükellef eğer isterse yine kendi iş yerinde incelemeleri yapmaya devam edecek zaten.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, hayır "yapabilir" diyor.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Talep ederse oluyor zaten.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İsterse yapabilir, isterse yapmaz.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İsterse yapabilir ama burada... Ama idareye bırakılıyor da bunun alt mutfağında çalışırken isterse talep etmesi doğrultusunda öncelikle mükellefe öncelik tanınıyor. Bunun belki daha sonra düzenlemelerini nasıl yaparlar, bilmiyorum. Bunu bildiğim için söylüyorum.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Benim o yerdeki önerimizi reddettiniz.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani mutfağındaki işi söylüyorum Sayın Hamzaçebi. Böyle bir niyetle oraya yazdık onu.
    İkincisi, zaten bizim amaçlarımızdan bir tanesi de bu vergi incelemelerinde aynı zamanda mükellefleri eğitmek de. Zaten kurumlar vergisi yönünden incelemeye tabi tuttuğu zaman mükellefi, vergi denetmeninin, vergi müfettişinin incelemesine daha gerek kalmadan, vergi müfettişinin bulacağı rakamları kendisi zamanında pişmanlıkla verecek. Bu açığını, zaten eksiğini kapatacak ve amacımıza da ulaşmış olacağız. Oradaki amacımız bizim zaten neydi? Vergi mükelleflerinin kaçırmış olduğu vergileri veya eksikleri görüp ona göre tahsil etmekti. Pişmanlıkla biz bunun önünü açıyoruz. Yani kurumlar vergisi yönünden bir şey yapmıyoruz zaten onu incelemek üzere gidiyor vergi müfettişi. Biz onun yanında vergi mükellefine diyoruz ki: "Eğer varsa beyan etmek istediğin bir şeyler, pişmanlıkla bunları beyan et."
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Son bir şey söyleyebilir miyim Sayın Başkan.
    Şimdi, bu maddenin amacını ben şöyle yorumluyorum: Bu kadar vergi incelemesine gerek yok. Kurumlar vergisinden inceleme yapıyorsak adama da söyleyelim ki: "Git kardeşim, açıkların varsa diğer tarafta git onlarla ilgili de pişmanlık beyannamesini ver." O zaman, 8 bin vergi müfettişini niye istihdam ediyorsunuz? Vergi müfettişliğinde son rakam 8 binlerdeydi, bilmiyorum şimdi nerede ve 8 bin vergi müfettişinin şu an yapacağı bir iş yok. Vergi denetiminde on sene öncesinin gerisindesiniz. On sene önceki vergi inceleme elamanı sayısı 2 binler civarındayken o zaman bulunan matrah farkı, tarh edilen vergi, kesilen ceza miktarı, bugün 8 bin vergi müfettişiyle yapılanın çok daha üzerinde. Bunları yapıyorsanız yani vergi incelemesine, denetimine gerek yok diyorsanız o sayısı azaltın bari, 8 bin kişilik vergi müfettişi ordusuna gerek yok.

Link içeren bir e-postadır. Lütfen dikkatli olunuz !
Açıklama: http://www.tbmm.gov.tr/images/TBMM_logo.gif

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

6.10.2021 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bununla ilgili değil de yine uluslararası anlaşmalar, çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarıyla ilgili bir soruyu sormak istiyorum, maddeyle ilgili açıklamaları yaptıktan sonra ilgili arkadaşlar o konuda bir açıklama yaparlarsa memnun olurum. Özellikle 5 ülke vardı, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda, Fransa; bu ülkelerde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilgilendiren bir konu vardı, bilgi değişimi anlaşması nedeniyle Türkiye'deki mali sistemde olan onların varlıkları diğer ülke gelir idarelerine bildirilecekti, bunu biz en son 2020 yılına kadar ertelemiştik Türkiye Cumhuriyeti olarak. 2021 yılında durum nedir bu konuda, o konuda bilgi rica ediyorum.
    OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Arkadaşlar, Sayın Hamzaçebi'ye cevap verecek var mı?
    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Sayın Vekilimizin söylediği konu finansal hesap otomatik bilgilerinin değişimi konusu, bu konu aslında 2011 yılından beri...
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Diğerleriyle ilgili açıklama, teknik yorum...
    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Maddeyi açıklamayalım mı efendim? İsterseniz önce ben maddeyi açıklayayım efendim. Nasıl uygulanacağına ilişkin bir sayın vekilimizin sorusu olmuştu, karşılıklı anlaşma usulü hâlihazırda yürürlükte olan 86 çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmamızın hepsinde var, buna göre mükellefler anlaşmaya aykırı bir vergilendirme işlemine tabi tutulduklarını gördüklerinde, iddia ettiklerinde ülkelere Türkiye'yi olabilir karşı ülkeye olabilir, bu usul çerçevesinde bir başvuru yapma imkânı veriyor ve bu başvuru sonucunda da bu çifte vergilenmenin önlenmesine ilişkin ya da anlaşmaya uygun bir vergileme sağlamasına ilişkin idareler görüşmeler yapıyor ve bu görüşmenin sonucu da tatbik ediliyor. Fakat bugüne kadar hukukumuzda bu anlaşma usulüyle varılan sonucun nasıl uygulanacağına ilişkin net bir belirleme yoktu. Aynı zamanda bu anlaşmaya göre başvurulduğunda uzlaşma, dava açma süreleri, yürürlükte olan davalar veya yeni dava açılması gibi durumların nasıl belirleneceği, onların bu durumdan nasıl etkileneceğine ilişkin bir açıklamalar da mevcut değildi. Oysaki hem uzlaşma hem vergi davası konusu Vergi Usul Kanunu'nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş durumdaydı. Bu maddeyle birlikte, bu aradaki uzlaşma, dava açma, süreleriyle ilgili belirlemeler yapılıyor, karşılıklı anlaşma usulüne başvuru olduğunda bu süreçlerin nasıl etkileyeceğine ilişkin yine açıklama yapılıyor. Aynı zamanda bu başvuru sonucu alınan kararın nasıl tatbik edileceğine ilişkin açıklama yapılıyor. Böylece alternatif bir ihtilaf çözüm yolu olan karşılıklı anlaşma usulünün daha etkin bir şekilde önümüzdeki dönemde kullanılması amaçlanıyor.
    OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Çok teşekkür ederim.
     Başka söz talebi görünmüyor ekran üzerinde.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan...
    OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Hamzaçebi, buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bunu bir örnekle açıklarsak iyi olur. Şöyle bir örnek verebilir miyiz: Örneğin, bir Alman şirketi Türkiye'ye birtakım kimyasallar ihraç ediyor, Türkiye ithal ediyor. Türkiye Gelir İdaresi de Vergi Denetimi de Gelir İdaresi de "transfer fiyatlaması" gerekçesiyle bir tarhiyat yapıyor "Ya, sen bunu 150 euroya satmış gözüküyorsun Türkiye ama bunun gerçek rakamı 120 euro, 30 euroyu sen bizim ülkeden kendi üzerine transfer etmişsin." deyip Türkiye'deki Gelir İdaresi bir tarhiyat yapacağı zaman o Alman şirketi "Uzlaşalım, anlaşalım." diye buraya mı başvuruyor? Bu bir örnek, bu örnekten giderek açıklarsanız daha iyi olacak.
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Sayın vekilimizin verdiği örnek üzerinden gidelim. Söz konusu yabancı, diyelim ki Alman menşeli şirket Türkiye'de bir vergi incelemesine tabi oldu ve transfer fiyatlandırması yönünden bir eleştiri yapıldı, işte yüksek fiyata mal satıldığı eleştirisi yapıldı ya da başka bir eleştiri yapılmış olabilir. Bunun neticesinde, normalde Türkiye'de bir vergi tarhiyatı yapılıyor. Bu vergi tarhiyatına ilişkin mükellefin uzlaşma hakkı var, dava açma hakkı var. Önce uzlaşmaya gidip sonra dava da açabilir.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Oradaki gerekçesi de şu mu: "Ya, ben Almanya'da bunun vergisini ödedim."
     GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Evet, onun gerekçesi şu: "Ben bu malları pahalıya almadım Türkiye'de bir vergi ziyaına sebep olmadım, aslında benim yaptığım fiyat doğru." şeklinde bir başvuru yapıyor, mükellef kendisinin haklı olduğunu düşünüyorsa. Karşılıklı anlaşma... Fakat Türkiye'de şu an uzlaşma ya da dava açma yoluyla...
    GELİR İDARESİ BAŞKANI BEKİR BAYRAKTAR - Başvuru nereye yapılıyor?
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Başvuru Türkiye'ye veya karşı ülkeye yapılabilir ama Gelir İdaresine bu başvuru gelecek. Mükellef her iki tarafa da başvurabilir.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İki tarafa da başvurabiliyor mu?
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - İki tarafa da başvurabilir. Başvuru yapıldıktan sonra normalde, uzlaşma yoluyla diyelim ki başvuru yapıldı ve mükellefin hakkını, talebini idare kısmen haklı bulmuş olsun "Evet, yapılan bu tarhiyat doğru fakat bu tarhiyatın 100 lirası değil, 70 lirası doğru." denilsin ve o yönde bir uzlaşma yapılsın. Yapılan bu uzlaşma sonucu Türkiye açısından bağlayıcı.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Uzlaşma o Alman mükellefle Türk Gelir İdaresi arasında mı oluyor yoksa iki ülkenin gelir idaresi arasında mı?
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Sayın Vekilim, şu an karşılıklı anlaşma usulünde anlaşma iki ülke gelir idaresi arasında yapılıyor. Ben şunu anlatmaya çalışıyorum: Normal uzlaşma müessesesine göre bir uzlaşı yapıldığında sadece Türkiye'deki mükellef ve Türkiye'deki vergi idaresi. Dolayısıyla, bunun sonucunda ki karar bu 2 kişi için bağlayıcı mükellef ve Türk Gelir İdaresi için bağlayıcı. Bunun karşı ülkede bir bağlayıcılığı yok, normal uzlaşmada veya normal bir davada. Karşılıklı anlaşmanın avantajı şu: Her iki ülkenin yetkili makamı bir araya geliyor hem Türk Gelir İdaresi hem Alman Gelir İdaresi bir araya geliyor, bir konuda anlaşmaya varıyorlar ve mükellef de bunu kabul ediyorsa bu her taraf için bağlayıcı oluyor yani o anlaşmanın sonucunu Türkiye de uyguluyor Alman idaresi de uyguluyor. Böylece mükellefe orada Türkiye'de ilave ödediği vergi için mahsup yapma imkânı veriyor bunun sonucunda. Dolayısıyla, çifte vergileme net bir şekilde engellenmiş oluyor. İki ülke idaresi yapıyor karşılıklı anlaşmayı ve mükellefin de bunu kabul etmesi gerekiyor.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Biz teşekkür ediyoruz.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İlk soruyla ilgili bir açıklama...
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İlk soruyla ilgili kim cevap verecek?
    GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI İDRİS ŞENYURT - Sayın Başkanım...
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
    GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI İDRİS ŞENYURT - İdris Şenyurt Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı
    Sayın üstadımın sorduğu soru bu 5 ülkeyle ilgili otomatik bilgi değişiminin başlayıp başlamadığı. Aslında kısaca bu otomatik bilgi değişiminden bahsetmek gerekirse. Aslında Türkiye olarak 2011 yılında karşılıklı Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi'ni imzalayarak ülkeler arasında vergi konusunda çıkabilecek her türlü yardımlaşmaya katkı sağlayacağımızı belirttik ve bunların birisi de otomatik bilgi değişimiydi. Bunun yanı sıra işte, tebligatların diğer ülkede yapılması, incelemelerin yapılması gibi başka konularda vardı ama en önemli konulardan birisi otomatik bilgi değişimiydi. Otomatik bilgi değişimine ilişkin yasal dayanağı olan İdari Yardımlaşma Sözleşmesi 2018 yılının Temmuz ayında yürürlüğe konulduğu. Aslında hem Avrupa Birliği hem de OECD bu otomatik bilgi değişiminin vergi kaçakçılığında ya da vergi kaçırma ile mücadelede etkin bir yöntem olduğunu düşünüyor ve bunu takip ediyordu. Biz de Türkiye olarak bunun her aşamasında katıldık çünkü bu otomatik bilgi değişimi karşılıklı olacak yani bir ülkeyle anlaşma yaptığımız zaman hem yurt dışındaki ülkeler Türkiye'ye, Türkiye'deki kişilerin finansal bilgilerini Türkiye, Türkiye'deki yurt dışındaki kişilere ait finansal bilgileri de ilgili ülkeye biz göndereceğiz. Biz, 2018 yılında yasal altyapıyı tamamladık, o yıldan itibaren de aslında otomatik bilgi değişimine yavaş yavaş başladık. Bu Türklerin yoğun olduğu 5 ülkeye ilişkin bunları mümkün olduğunca biraz sayının fazla olması dolayısıyla da teknik altyapıyı tamamlamak amacıyla daha sonraki yıllara ertelenmişti. Biz, şu anda, şu geldiğimiz aşamada tüm ülkelerle, bu anlaşmaya taraf yaklaşık 107 ülke var -ama bu her geçen gün artıyor yani belki son zamanlarda, son bir iki aydır bakmadım ama sayı artmış olabilir 107, 110- bu ülkelerin tamamıyla otomatik bilgi değişimini yapacağız ama "Bunu bugün ya da yarın yapacağız." şeklinde olmuyor, bu ülkeler karşılıklılık esasına dayalı yani "Biz yapacağız." dediğimiz zaman karşı tarafın da bunu kabul etmesi gerekiyor. Şu anda sayıları tam olarak bilmiyorum ama 107'nin atıyorum yaklaşık 70'ine yakını bizimle yapmayı -2021 yılı için konuşuyorum- kabul ettiyse başlamış olacağız yani 5 ülke ayrımı yapılmaksızın 107 ülkenin tamamıyla karşılık esası sağlandığı andan itibaren hepsiyle yapılacak ama şu anda o 5 ülkenin bir kısmıyla sağlandı, bir kısmıyla sağlanmadı, hangileri tam olarak liste elimde yok üstadım.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Mutabakat sağlandığı zaman 2021 yılından paylaşılacak finansal bilgiler 31/12/2020 tarihi itibariyle olan bilgiler mi yoksa...
    GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI İDRİS ŞENYURT - Şöyle, zaten otomatik bilgi değişiminde hep bir önceki yılınki paylaşılır ama burada şöyle bir durum var Sayın Üstadım: Şimdi, hem OECD'nin hem de Avrupa Birliğinin vergide şeffaflık açısından takip ettiği bir kriterler var. Bu kriterlerin temel şartlarından birisi de -2 organizasyonda da aynı şey geçerli- eğer bir ülke sizinle bilgi değişimi yapmak istiyorsa 2019 yılından itibaren siz ona bilgi vermiyorsanız siz şeffaf bir ülke değilsinizdir. Dolayısıyla, bu kriterin temel başlangıç yılı aslında 2018'di ama sonradan bu 2019'a revize edildi. 2019 yılından itibaren olan veriler paylaşılacaktır ama bu yine iki ülkenin karşılıklı anlaşmasıyla olacaktır yani bir taraf 2019'u vermek istiyorsa diğer taraf da 2019'u vermek durumunda ama şu anlaşma yapılabilir: İşte, atıyorum birisi diyebilir ki: "Ya, ben 2020'den itibaren başlatmak istiyorum." Öbürü de "Evet, 2020 uygundur." derse 2020'den başlanabilir ama 2019 deniliyorsa diğerinin de 2019'a uyması gerekir.
    GELİR İDARESİ DAİRE BAŞKANI AHMET KURT - Teşekkür ediyorum.

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    56'ncı maddenin gerekçesinde şöyle bir cümle var: "Maddeyle sağlığa zararlı tütün mamulleriyle mücadelede etkinliğin artırılması ile otomotiv sektöründe oluşabilecek fiyat dalgalanmalarına uygun vergilemenin sağlanabilmesini teminen günün sosyal, ekonomik ve mali ihtiyaçlarına göre hızlı ve esnek karar alınabilmesi için 4760 sayılı Kanun'la Cumhurbaşkanına tanınan yetki değiştirilmektedir." Bu gerekçenin ve dolayısıyla maddenin, bu sağlığa zararlı tütün mamulleriyle ilgili kısmı konusunda konuşmak istiyorum.
    Şimdi, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12'nci maddesinin 2 numaralı fıkrasının (b) bendinde kanuna ekli (B) cetvelinde yer alan tütün mamulleriyle ilgili vergilerde Cumhurbaşkanının 1 katına kadar artırma yetkisi var. Bu yetki burada 3 katına çıkarılıyor. Malum, özel tüketim vergisi konusunda, özellikle tütün mamulleri, alkollü içkiler ve akaryakıt özellikle ama son dönemde akaryakıtta belki daha farklı bir değerlendirme yapılabilir. Tütün mamulleri ve alkollü içkiler konusunda Cumhurbaşkanı, yetkileri olağanüstü ölçüde kullandı.
    Özel tüketim vergisinin bütün ülkelerde yani özel tüketim vergisi uygulayan özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde iki amaç vardır. Birinci amaç -"birinci" derken öncelik sırasına göre söylemiyorum- amaçlardan biri, hazineye gelir sağlamaktır. İkincisi de bunları çeşitli politika alanlarında bir politika aracı olarak kullanmak suretiyle tüketicilerin davranışlarını etkilemek, onları değiştirmek yani sigara sağlığa zararlıdır, bunun üzerine vergi koyarsanız hem hazineye gelir elde edersiniz hem de vatandaşa "Bunu kullanmaktan vazgeç." mesajı vermiş olursunuz ama bunun bir optimum noktası vardır yani örneğin, alkollü içkilerde bu optimum nokta kaçırıldığı için bugün insanlar kaçak içkiden ölmeye başladılar, insanlar içkileri kendileri yapmaya başladılar. Bir optimum nokta var, orayı kaçırmamak lazım. Şimdi bu yetkiyi 3 katına kadar artırmak suretiyle tütün mamulleri üzerinde yeni zamma hazırlanmak doğru değil.
    Tütün üreticisine en büyük zararı AK PARTİ iktidarları vermiştir. Bunu iddiayla söylüyorum. AK PARTİ iktidarına kadar tütün ithalatında ton başına 3 bin dolar vergi vardı; kiloda 3 dolar, tonda 3 bin dolar. Ben Gelirler Genel Müdürüydüm, sigara şirketleri geldiler "ÖTV'yi hazırlıyorsunuz, AB'ye uyum vergisi. Bunu da kaldırın çünkü AB'de böyle bir vergi yok." AB'ye üye olacağımız zaman düşünürüz demiştim bunu. O 3 dolarlık fon, kilo başına 3 dolarlık fon devam etti. Ayrıca, üretilen veya ithal edilen sigarada tamamen Virginia tütünü kullanılıyorsa paket başına da 40 cent yine vergi vardı. Bu vergiler, özellikle -2009'dur başlangıcı- 2009'dan başlanarak kaldırılmaya başlandı. Paketteki vergi, yanlış hatırlamıyorsam 2009 yılında sıfırlandı, ithal edilen tütündeki vergi de kademeli olarak sıfırlandı, en son olarak da Cumhurbaşkanlığı sistemine, bu "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sisteme geçişle birlikte Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla yayınlanan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle sıfırlandı; Türk tütünü ve tütün üreticisi korunmasız kaldı, Adıyamanlı tütün üreticileri şimdi ayağa kalkmış durumda. Bir de onlara cezalar getirildi.
    Şimdi, böyle bir durumda hâlâ yanlış bir politikayla devam ediyoruz. Son çıkan bir yasayla, 2020 yılında çıkan bir yasayla yerli tütünü teşvik etmek amacıyla bir düzenleme yapıldı ancak orada da "yerli tütün" dendi. Bakın, bizim koruyacağımız tütün Şark tipi tütündür. Virginia tütününü de Türkiye'de yetiştirdiğiniz zaman onun adı da "yerli tütün"dür. Dolayısıyla, o düzenlemeyle aslında, Adıyaman'ın tütününe değil, Güneydoğu'da üretilen tütüne değil, Türkiye'de üretilen ve sigara şirketlerinin tercih ettiği Virginia tipi tütüne destek verilmiş oluyor.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -Sigara şirketleri, Adıyaman tütününü, Türk tütününü, Şark tipi tütünü daha doğrusu, kullanmıyor, kullanmak istemiyor.
    Bu yetki tartışılırken bunu da Komisyonun bilgisine sunmak istedim.
    Teşekkür ederim.

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Ben bir sormak istiyorum. Şimdi bu maddeyle beş yıl süreli vergi muafiyetleri kalıcı hâle getiriliyor ama diğer taraftan da varlık yönetim şirketleri kendi lehlerine tahsil etmiş oldukları paralar nedeniyle banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutuluyor.
    Şimdi, varlık yönetim şirketleri de Bankacılık Kanunu'na göre kurulan şirketler. Bankalar da malum, Bankacılık Kanunu'na göre kuruluyor. Bu, şöyle bir sonuca yol açabilir mi, bir rekabet eşitsizliği yaratabilir mi? Yani bankalar belirli kredileri varlık yönetim şirketlerine aktarabiliyorlar. Acaba burada belirli vergi teşvikleri var diye "Biz daha çok miktarda alacağımızı varlık yönetim şirketlerine devredelim." gibi bir politika güdebilirler mi sağlanan vergi teşvikleri nedeniyle?
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kim cevap verebilir?
    Buyurun Başkanım.
    GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI İDRİS ŞENYURT - Şimdi, tabii, bu sorulara cevap da vermek istiyoruz ama mesela -demin konuşuldu, hatta vekilim de söyledi- kamu bankaları...
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Soruya cevap verin.
    GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI İDRİS ŞENYURT - Yok, yok şöyle: Şimdi buna karar verirken bankanın kendisi karar veriyor yani bu mevzuata göre direkt böyle etkisi olmuyor. Mesela uygulamalara baktığımızda kamu bankaları daha az bunlara devrediyor gibi gözüküyor. Özel bankalar "devretmiyor" diyor üstadımız yani hazine tarafına bakıyor. Ama mesela özel bankalar belki daha özet yapıyor. Yani "Bir banka buraya geçer mi geçmez mi, ne kadar geçer?" Bu soruya net cevap vermek çok zor Sayın Başkanım.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
    CAVİT ARI (Antalya) - Bürokratlar arasında içerisinde pratik avukatlıktan gelen biri varsa daha iyi anlar benim sorduğum soruları.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, size tutanaktan bakıp bir bilgi notu hazırlasınlar lütfen.
    Teşekkür ediyorum.