Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifi Üzerinde

TUTANAK HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

31.01.2023 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ Seçim Çevresi: İSTANBUL

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Değerli milletvekilleri, bürokrasinin değerli temsilcileri; bu teklif AK PARTİ'nin 14'üncü af teklifi, 14'üncü af yasa teklifi olarak önümüze gelmiş bulunuyor. Tablo önümde, ismine ister "af" deyin, ister "barış" deyin, ister "yeniden yapılandırma" deyin; devlet, alacağının bir bölümünden vazgeçiyor ise bunun adı aftır. Bu 14'üncü düzenlemedir, 14'üncü düzenleme olarak... 14 tane yasayı sayarken varlık barışı ve matrah artırımı yasalarını da bunun içerisine dâhil ediyorum.
    AK PARTİ iktidarları vergi ödeme ahlakını yok etmiştir, vergi ödeme bilincini yok etmiştir. Sayın Uğur Aydemir çok güzel ifade etti, aslında bunu bir olumluluk olarak söyledi ama siz... Vergi sisteminin genel görünümünü şu şekilde söyledi: "Vergiler kalmadı arkadaşlar artık, vergi bitti." Evet, gerçekten doğru, bugün vergi kanunları artık vergi almak için değil, vergi almamak için var. Bir kısım mükellef grubu, kurumsal yapılar, vergi kaçırma imkânı olmayan yapılar bu yasalara göre beyanname verip vergilerini ödüyorlar; tüketiciler kaçınılmaz bir şekilde tüketim vergilerini ödüyorlar; ücretliler kaçınılmaz bir şekilde vergilerini ödüyorlar; gariban esnaf vergisini ödüyor veya ödeyemiyor -gariban esnafın vergi borcunun yeniden yapılandırılmasını asla eleştiri konusu yapmıyorum- ama sıra, o, çok kazanıp da vergi ödemek istemeyenlere gelince AK PARTİ iktidarları onlara bir can simidini atıyor, "Ödemeyin." diyor. Bu kaçıncı matrah artırımıdır? Matrah artırımlarıyla, varlık barışlarıyla, vergi aflarıyla vergi sistemi tahrip edilmiştir. 2000'li yılların başında, tahakkuk eden her 100 liralık verginin 90 ila 92 lirası tahsil ediliyordu, 2007'ye kadar bu süreç devam etti. 2008'den itibaren rakamlara bakın, bu tahsilat oranı kademeli bir şekilde, sistemli bir şekilde aşağı doğru inmiştir. Bugün, tahakkuk eden her 100 liralık verginin sadece 80 lirası tahsil edilmektedir. Bu düzenlemeden sonra bu oran kaça iner, bilemiyorum. Böyle 93'lük gibi bir oran gibi bir şey duydum ama baş kısmını yakalayamadığım için buna ilişkin bir değerlendirme yapamıyorum; böyle bir oran yok, böyle bir oran yok.
    Size vergi sisteminin nasıl tahrip edildiğini, vergi denetiminin nasıl yok edildiğini birkaç rakamla göstermek istiyorum. 2009 yılı rakamlarını vereceğim önce: 2009 yılında Maliye Bakanlığında vergi denetim elemanı sayısı 3.629'dur. 28.873 mükellef denetlenmiş ve 95 milyar liralık matrah farkı bulunmuş, bugünkü rakamla 29 milyar liralık vergi tarh edilmiş. Yıl 2021, vergi müfettişi sayısı yüzde 114 artmış, sayı 7.776; 54 bin mükellef incelenmiş, incelenen mükellef sayısı aşağı yukarı 1 kat artmış yani 2 kata yükselmiş; bulunan matrah farkı 2009'a göre üçte 1 oranında azalmış, 66 milyar liralık matrah farkı bulunmuş; tarh edilen vergi ise 24 milyar lira yani 2009 yılının altında bir vergi tarhiyatı yapılmış.
    Sayın Başkan, devam ediyorum herhâlde değil mi?
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani konu bütünlüğünü bozmak istemiyorum ama olabildiğince hızlı toparlarsanız memnun olurum.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Şimdi, 2009 yılında denetim elemanı başına düşen incelenen mükellef sayısı 7,95; 8 diyelim buna. Bu oran 2021 yılında 6,95'e inmiş, 7'ye inmiş. Denetim elemanı sayısı 2 katın üzerine çıkmış ama incelenen mükellef sayısı azalmış. İnceleme elemanı başına düşen tarhı gereken vergi 2009 yılında 8 milyon TL iken 2021 yılında bu rakam 3 milyon TL'ye inmiş. Peki, ben sormak istiyorum: Bu kadar vergi inceleme elemanına niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Bir vergi inceleme ordusu var, bir vergi denetim ordusu var ama bu denetim ordusunun yapacağı denetim alanını yok ettiniz, matrah artırımlarıyla bu insanların, bu denetim elemanlarının, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun denetim elemanını ortadan kaldırdınız.
    Yapılan şudur: İktidara yakın iş adamlarına "Önemli değil, verginizi ödemeseniz de olur; nasıl olsa matrah artırımı çıkaracağız." diyorsunuz. Aydemir'in dediği gibi de değil; gariban esnafa "Matrahını artır." diye zorlama yapılıyor, telefonlar ediliyor vergi dairesinden, "Matrahını artır yoksa seni inceleriz, seni mahvederiz." mesajı veriliyor. O iktidara yakın adamlara bu telefonlar edilemiyor çünkü onlar zaten "Matrah artırımı çıkacak." diye ödemeleri gereken vergileri ödemediler, beyan etmediler daha doğrusu, beyan etmedikleri için incelenmediler de, incelemeler durduruldu. Seçim dönemi yaklaşıyor veya Sayın Erdoğan talimat veriyor kendine yakın adamlara yönelik bir inceleme tehdidi olduğunda "Sakın bunları incelemeyin." deniliyor ve incelemeler durduruluyor.
    Bu idarenin eski bir mensubu, eski bir yöneticisi olarak gururla görev yaptım. Gelirler Genel Müdürlüğüne vergi memuru olarak girdim, en son, yirmi yedi yıllık hizmetimin sonucunda Gelirler Genel Müdürü olarak o görevden ayrıldım. Bu teşkilat fedakâr bir teşkilattır; idarecisinden, başkanından, en ücra köşedeki memuruna, bütün mensuplarına kadar hepsi fedakârane çalışmaktadır ama bu idarenin elemanlarını, daha doğrusu bu güçlü idareyi yok ettiniz. Vergi denetimini yok ettiniz, vergi ödeme bilincini yok ettiniz. Bugün, artık, vergi kanunları vergi ödemek için değil, ödememek için var; yazık oldu.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Elitaş, gayet iyi ifade ettim ama siz o konularda mahirsinizdir, bilirim. "5 milyon Suriyeli Türkiye'de ticaret yapıyor." demedim. Siz yokken Sayın Uğur Aydemir çok güzel bir şey ifade etti, siz onu kaçırdınız, bence tutanaklardan alıp onu okuyun. "Ya, daha ne istiyorsunuz? Vergi bitti, vergi kalmadı, kaldırdık hepsini." dedi. "Vergi sistemi bitti." dedi.
    Bakın, Türkiye'de yirmi sene önce 2000'li yılların başında vergi yükü oranı yüzde 19,6'ydı, şimdi 16,6'ye inmiş durumda, OECD istatistiklerine bakın, 3 puan azalmıştır. Evet, daha az vergiyle işler dönüyorsa elbette ki bundan memnun olur ama daha az vergi geliri daha çok bütçe açığı demektir, daha çok borçlanma demektir, daha çok faiz gideri demektir.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Maddeyle ilgili çok kısa bir değerlendirme yapacağım. Birincisi, neden bu istisna sadece 2023 yılıyla sınırlı? Eğer iyi bir şeyse bu istisnayı daimi yapalım. Yok iyi değil ise niye bir yılla sınırlı yapıyoruz? Bir yılla sınır yapmanın amacı "Ya, seçimler var, şimdi seçime kadar bir kolaylık getirelim, seçimlerden sonra nasıl olsa biz yokuz, o nedenle bu istisnayı 2024 yılına taşımayalım." mı demek istiyorsunuz? Sayın teklif sahibi dinliyor inşallah.
    (Uğultular)
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sonra görüşsek o konuları.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İkincisi, maddenin yazımıyla ilgili, bir redaksiyona ihtiyaç var. Arkadaşlar not alırlarsa memnun olurum. Şimdi, bir kere kanun yazma dilinde geniş zaman kullanılır, gelecek zaman kullanılmaz. "İhale edilen yapım işine ilişkin olarak çıkılacak ihaleler..." diyor yani hiçbir zaman gelmeyecek o ihale, "çıkılacak" gelecek zamanda bir şey, sanıyorum o gözden kaçtı.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Redaksiyon yetkisi alacağız sonunda, bunu değerlendirelim.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bir de maddeyi dikkatle okursanız şöyle bir problem daha var. "Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca konut ve konut ile birlikte ihale edilen yapım işine ilişkin olarak..." Tarihi geçmemiş ihalelerde 2 kere ihale ediyoruz, çıkılacak işler. "çıkılacak veya daha önce ihaleye çıkılmış ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla ihale tarihi geçmemiş ihalelerde..." birkaç kere ihale kelimesi geçiyor, onları düzeltmekte yarar var.
    Teşekkür ederim.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ederim.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ve asıl sormak istediğim niye bu madde bir yılla sınırlı?
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Niye kalıcı değil?
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İyi bir şeyse bunu daimi yapalım, yok kötü bir şeyse seçim için mi yapıyorsunuz bunu?
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Topluca isterseniz birkaç daha talep var.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Bir sorum var. Böyle bir düzenleme daha önce Gelir Vergisi Kanunu'nda vardı diye hatırlıyorum. Bir dönem uygulandı sonra kaldırıldı diye hatırlıyorum. O konuda ilgili arkadaşlar bilgi verirse memnun olurum. Neden kaldırıldı? Verimsiz olduğu mu anlaşıldı, yoksa amaca aykırı bir kullanıma mı tanık oldu idare? O konuda bilgi almak istiyorum.
    İkincisi, ben sporcu ücretlerinin vergilendirilmesine ilişkin bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu kadar yıllık tecrübemin sonunda vardığım nokta şudur: Mevcut artan oranlı tarifeyle sporcu ücretlerinin vergilendirilmesi, maalesef, amaca hizmet etmiyor. Kulüpler yüzde 40'a ulaşan bu vergi tarifesi nedeniyle "Nasıl vergi ödemeyiz, nasıl transfer ücretini göstermeyiz?" gibi bir kaygının içerisine girmişler. Bir dönem sporcu ücretleri için ayrı bir tarife uygulanmıştı; bunu önermiyorum, ayrı bir tarife olsun demeyeceğim. Ama Anayasa'mızda sanatı ve sanatçıyı teşvik etmek devletin görevleri arasında sayılmıştır ve bu çerçevede Gelir Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesi sanatçıların elde ettiği ücretlerin stopajla vergilenmesini ve stopajla tespit edilen verginin nihai vergi olmasını öngörmüştür. Yine, Anayasa'mız sporun da sporcunun da teşvik edilmesini devletin görevi olarak saymıştır. Burada da sporculara yapılacak olan ücret ödemeleri stopaj yoluyla vergilenerek bu stopajın nihai vergi olması sağlanabilir. Sanatçılarla bir fark gözetilebilir, sanatçılarda oran yüzde 15'tir; sporcularda bu oran yüzde 25 olabilir, yüzde 20 olabilir, daha farklı olabilir.
    Üçüncü söyleyeceğim de, yine yazımla ilgili bir husus. Birinci fıkrada "ilgili işverence Türkiye'de kurulu bankalarda açılmış özel hesaplara" ibaresini "ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından" ibaresinden sonraya koyarsak fıkra daha düzgün hâle geliyor. Üçüncü fıkradaki "yapılabilecektir" kelimesi yanlış, "yapabilirler" olacaktır; ona da arkadaşlar bakarsa memnun olurum.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Evet, tabii ki.
    Geçici 1'inci maddeye ihtiyaç duyulduğu için kanuna da böyle bir daimî madde koyalım ihtiyacı duyuldu, bu ihtiyaç ne kadar samimi, ne kadar teknik olarak doğru, bunu tartışmak lazım.
    Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5'inci maddesine göre kural şudur: Bir kazanç kurumlar vergisinden istisna edilmiş ise bu istisna edilen kazancın elde edilmesi için yapılan giderler diğer kazanç üzerinden hesaplanan kurumlar vergisine tabi kazançtan indirim konusu yapılamaz. Vergiye tabi değilse bir kazanç ona ilişkin gider de koruma vergisi matrahında indirim konusu yapılamaz. 5'inci maddenin 3 numaralı fıkrası buna bir istisna getirmiş, iştirak hisselerinin finansman giderleri hariç, bunları gider yazabilirsin. Bu madde var iken şimdi burada ilave bir düzenleme yapılıyor. Deniliyor ki: "Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19'uncu maddesindeki devir işlemlerine ilişkin finansman giderleri de indirim konusu yapılabilir." Niye temel kuraldan vazgeçiyoruz, esnetiyoruz bunu? Bir gerekçesi olması lazım.
    Şimdi, sormak istiyorum: Benim önümde bir Danıştay kararı var, Danıştay 4. Dairenin 2022 yılında vermiş olduğu bir karar, karar numarası da 1932; idarenin mutlaka bilgisi dâhilindedir. Mükellef şirket ihtirazi kayıtla bir beyanname vermiş, 2017 yılına ilişkin beyanname vermiş ve bu şekildeki bir kazancı olduğundan hareketle, bunun kurumlar vergisine tabi olmadığı düşüncesiyle ihtirazi kayıtla beyanname vermiş, tarhiyat yapılmış, bunu yargıya taşımış ama en son Danıştay "Hayır, bu, vergiye tabidir." demiş. Rakam da 2017 yılının rakamıyla 83 milyon lira. Bu bir örnek önümde, başka örnekler var mıdır, bilemiyorum. Geçici 1'inci madde düzenlemesine bu Danıştay kararı nedeniyle mi ihtiyaç duyuldu? Ben açık söyleyeyim, burada çok açık bir kollama görüyorum. Bu maddeyi getirin, size söyleyeyim, istiyorsanız 19'uncu madde hükmünü getirin ama geçici maddeyi çıkarın. Niye bir şirketi kurtarmak için buraya madde getiriyorsunuz? Ayrıca, ben bunun doğru olduğuna inanmıyorum.
    5520 sayılı Kanun bu Komisyonda -ben de vardım o kanun görüşmelerinde- ciddi bir şekilde tartışıldı, konuşuldu ve eski 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu yerine gayet sağlam, muhkem bir kanun olarak getirildi; bütün müesseseleri tek tek tartışıldı, hepsi yerli yerindedir. Eski kanundan kaynaklanan sorunların tamamı giderilmiştir orada. Şimdi, ana ilkeden sapılıyor; devir, birleşme ve hisse değişimi hâllerinde iştirak hissesi edinimi nedeniyle yüklenilen finansman giderleri kurumlar vergisi istisna konusu olmayan kurumlar vergisi kazancının hesabında gider yazılıyor; mantığı yok, bu mantığı bozmayın. Bir şirketin durumunu kurtarmak için, kusura bakmayın -belki birkaç şirket daha olabilir- bunu getirmeyin buraya.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Şimdi, yani benim teşhisimin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor.
    MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yok, teşhisin doğruluğuyla değil, sizin tavsiyeleriniz... Ya, beraber uzlaşma diyorsunuz uzlaşalım diyoruz.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Efendim, tabii ki şimdi, anladım.
    MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Uzlaşınca da böyle iddiada bulunuyorsunuz, ne yapalım yani.
    CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Elitaş, doğru olmasa uzlaşmazsınız.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Şimdi, tutanağı getirdim, Sayın Uğur Aydemir burada mı? "Biz vergileri kaldıra kaldıra vergi toplamıyoruz artık ya, vergi kalmadı, bitti hepsi." İşte, bu anlayışın yansıması burada. Kaldır, oradan da kaldır, buradan da kaldır.
    TÜRMOB temsilcisinin açıklamasını düzeltme ihtiyacı duyuyorum. Mevzuatta bir muğlaklık yok Sayın TÜRMOB temsilcisi.
    TÜRMOB TEMSİLCİSİ BURHAN DÜZ - Efendim, şöyle...
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitireyim, bir dakika.
    2008 yılında İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı bunun vergiye tabi olmadığına ilişkin bir özelge veriyor. Bu özelgeyi 2014'te Gelir İdaresi Başkanlığı düzeltiyor "Bunu gider yazamazsın, indirim konusu yapamazsın." diyor. Onun üzerine incelemeler başlıyor, o incelemelerin sonucunda bir tane kararı burada okudum işte. Mevzuat gayet açık, net, Danıştay da "İdarenin yaptığı işlem gayet doğrudur, tarhiyat yerindedir." demiş. Nerede tereddüt var? Sayın TÜRMOB temsilcisi, buralara hazırlanıp gelin.
    TÜRMOB TEMSİLCİSİ BURHAN DÜZ - Efendim...
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, bakın, mevzuatta bir tereddüt yok, yok öyle bir şey. Kanun koyucu "Ben bunu vergiye tabi tutmayacağım." diyebilir, bu takdir Parlamentonundur; bir şey diyemem ama ben ne bu maddeyi doğru buluyorum... Geçici maddeyi asla doğru bulmuyorum bir kere, bu, resmen bir şirketi veya birkaç şirketi kurtarmaya yönelik bir maddedir.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Çok tartışmalara katılmıyorum konuşacağım bir iki madde var, onları bekliyorum. Sayın Elitaş'ın yapmış olduğu açıklamalar tamamen gerçek dışı. O bir fatura bir fiş, Katma Değer Kanunu'nun yürürlüğe girdiği zaman belge düzenine verilen önem, yaygın ve yoğun vergi denetimleri onlar kayıtlı ekonomiye geçişte elbette yardımcı oldular sisteme, vergi sistemine yardımcı oldular ama çok şükür ki sizlerin, AK PARTİ iktidarının yirmi yılda tam 14 vergi affı düzenlemesiyle, vergi matrah artırımı, varlık barışı düzenlemeleriyle kayıt dışı ekonomi olağanüstü ölçüde teşvik edildi. Sizin dediğiniz gibi bir azalma yok, artış var. 5 milyon Suriyelinin Türkiye'de önemli bir bölümünün iş yaptığını, ticari, sınai veya serbest meslek faaliyetinde bulunduğunu ve onların da vergi denetiminden fiilî bir uygulamayla muaf tutulduğunu dikkate alırsak kayıt dışı ekonomi eski yıllara göre çok çok daha yükselmiştir, artmıştır.
    Dün bana Sultanbeyli'den bir vatandaşımız bir fiş gönderdi. Tetkikini istedim, cevabını aldıktan sonra bir daha onu paylaşacağım. Verilen fiş sadece Türk lirası olarak bir 70 TL diye bir rakam yazıyor, kalan bütün yazılar Arapça, Arap alfabesiyle yazılmış, artık Türkiye'de, Türk vergi sisteminin olduğu Türkiye'de yabancılar, Suriyeliler veya işte, Orta Doğu ülkelerinden Türkiye'ye göç edip iş kurmuş olanlar vergi denetiminden fiilen muaf tutuldukları için kendi alfabeleriyle, Arap alfabesiyle yazılı olan fişleri kesmekte hiç tereddüt göstermiyorlar. Eskiden hiç değilse bu yoktu. Eskiden ekonominin üçte 1'i kayıt dışı diye bir tahmin yapılırdı, aşağı yukarı böyledir, bunun resmî bir hesabı yoktur, bilim adamlarının yaptığı araştırmalar yüzde 25 ila 35 arasında değişen bir orana tekabül etmektedir. Ben bu üçte 1'lik oranın düzensiz göç, sığınmacılar nedeniyle bugün neredeyse ekonominin yüzde 40'ına belki yüzde 50'sine ulaştığını tahmin ediyorum.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, bu maddeyle ilgili değil de biraz önceki maddeyle ilgili çok kısa bir açıklama yapacağım izninizle.
    Bir kere, ben eleştirimde asla Gelir İdaresini hedef almadım yani öyle bir düşüncem asla olmaz. Gelir İdaresindeki arkadaşlar o konuda hassasiyet göstermesinler, gösterirlerse üzülürüm.
    Önümdeki Danıştay kararından hareketle bir değerlendirme yaptım. Evet, ihtirazi kayıtla beyanname verilmiş. Kararda ödendiğine ilişkin bir ifade yok ama genellikle ihtirazi kayıtla verilen beyannamelerde ödeme yapıldığı için herhâlde o düşünceden hareketle ödeme yapıldığını ifade etmiş olabilirim, hatırlamıyorum öyle bir ifade kullandıysam. Bu gerekçe öyle olabilir ama kararda da ödendiğine ilişkin bir ifade yok. Neyse, sonuçta, geçici 1'inci maddenin tekliften çıkarılması kabul edildi. Geçici 1'inci madde itibarıyla bir sorun kalmamış gözüküyor.
    Teşekkür ederim.

Tutanak Metni:

    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Değerli milletvekilleri, 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmelerine ilişkin bir tutanaktan bazı cümleleri bilginize sunmak istiyorum.
    O zaman, tutanaklara göre Sayın Nurettin Canikli, AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak Genel Kurulda bulunuyordu; bilmiyorum, Sayın Elitaş da orada mıydı. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak söz aldım ve bu 6360 sayılı Kanun'un geçici 1'inci maddesinin (15) numaralı fıkrasıyla ilgili olarak özetle şunu söyledim: "Bu madde, köyden mahalleye dönüşen yerlerdeki vatandaşlarımızın emlak vergisi ödeme zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağını hesaplamamış. Bu kanun bu şekilde yürürlüğe girerse köyden mahalleye dönüşen her yerdeki, bütün köylerdeki vatandaşlarımız emlak vergisi ödemek zorunda kalacaktır." Bir yerden de örnek veriyorum. "Sanki Trabzon'un Araklı ilçesinin Pervane köyündeki fındık bahçesi fındık bahçesi olarak kullanılmayacak; buralara binalar, apartmanlar dikilecek." Bu uyarım üzerine iktidar partisi grubu bir önerge hazırladı, Sayın Canikli bunu şöyle ifade ediyor: "Gerçekten, Sayın Hamzaçebi'nin ifade ettiği o 2 konuyla ilgili hatırlatmalar üzerine biz de gerekli çalışmaları yaptık; bir önerge hazırladık, verdik." Evet, ben de o önerge elimde, o şekilde kürsüde konuşuyorum. Önergede deniliyor ki: "Efendim, bu yerlerdeki, köyden mahalleye dönüşen yerlerdeki tarım arazileri, daha doğrusu araziler beş yıl süreyle emlak vergisinden muaf olsun." Bunu da eleştiriyorum yani "Beş yıl sonra ne olacak, niye beş yıl, beş yıl sonra buralarda tarım arazisi kalmayacak, apartmanlar, evler mi dikilecek buralara? Gelin, bunu beş yılla sınırlamayalım; bu kanunla, 'Mahalleye dönüştürülen köylerdeki tarım arazileri emlak vergisinden muaftır daimî olarak.' diyelim." diyorum.
    Tabii, AK PARTİ yasa yapma açısından böyle gerekli dikkate, özene sahip olmadığı için, bu dediğimi öngöremedi, hesap edemedi; "O anı kurtaralım da nasıl olursa olsun." dedi. Seçimler de var ya, seçime gidilecek. "Beş yıl süreyle..." Ya, beş yıl sonra oldu 2017. Ne yapıldı? Bir beş yıl daha uzatıldı. Şimdi ne yapıyoruz? "Bir üç yıl daha uzatalım." 2025'te ne yapacağız? Siz yapmayacaksınız artık, biz yapacağız, diyeceğiz ki: "Bu deli saçmasına gerek yok, daimî olarak bu araziler emlak vergisinden muaftır."
    MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Evet, Muğla Belediye Başkanına duyurulur.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Şimdi, arkadaşlar, bunu yapmayın. Bakın, gelin, doğru bir düzenleme yapalım. Eğer "Bu gece, bu Komisyonda bu teklif bitsin, sonuçlansın." diyorsanız gelin, Genel Kurula kadar bir hazırlık yapın, sürekli olarak bunu ertelemek zorunda kalmayalım. Bu araziler tarım arazisidir.
    Ha, burada şunu söyleyeyim, Sayın Cavit Arı söyledi: Daha önce 2017'de beş yıl süreyle bu uzatma yapılırken, Sarıyer'in Zekeriyaköy'ünü örnek veriyorum, hariç tutuldu. "Ya, bunun adı 'köy' ama burada milyonluk villalar var, artık bunları emlak vergisinden muaf tutmayalım." denilerek böyle bir tercih de yapıldı. Bu uzatma yapılırken en azından böyle bir çalışmayı da yapmak mümkündür. Sayın Arı'nın endişelerini de gidermek doğru olur.
    Yine, o zaman iki husus söylemiştim. Diğer husus da "Köylerde faaliyet gösteren vergiden muaf esnaf var ya da köylerdeki birtakım ticari faaliyetler vergiden muaf esnaf tanımı içerisine giriyor."
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
    BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
    MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - "Bu vatandaşlarımız da gelir vergisi ödeme zorunluluğuyla karşı karşıya kalacaklar. Köylerdeki esnafın gelir vergisi muafiyetini de sona erdiriyorsunuz." dedim. Neyse, o önergeye öyle bir hüküm de ilave edildi. Şimdi, bu maddeyle de hem araziler yönünden hem de bu vergiden muaf esnaf tanımına giren köylerdeki kişiler, vatandaşlar yönünden 31 Aralık 2022'ye kadar olan muafiyet hükmünün 31 Aralık 2025'e kadar uzatılması öngörülüyor. Gelin, bunu daimî bir muafiyete dönüştürelim. Trabzon'un Araklı ilçesinin Pervane köyünün ya da Balıkesir ilinde -o zaman Genel Kurulda örnek vermiştim, bizim Ali Kemal Deveciler'in köyüydü galiba- hayvancılık yapan bir köyün muafiyeti için sürekli kanun çıkarmayalım, bunların adı "mahalle" oldu ama kendisi köy. Bir anayasa hukukçusunun bir benzetmesini de örnek vermiştim, anayasa hukukçusu şöyle diyordu: "Kanun koyucu kelimelerin günlük kullanım dilindeki anlamlarıyla bağlıdır, bu anlamları değiştiremez. Bir kanun çıkarıp 'Bütün kadınlar erkek.' derseniz kadınlar erkek olur mu? Olmaz. Niye? Kadın, kadındır. Ama kanun çıktı, kadınlara 'erkek' diyor..." Bu da onun gibidir, "köy"e istediğiniz kadar "mahalle" deyin orası köydür, tarımsal karakteri olan bir yerleşim birimidir. Onun için gelin, bu geçici madde uygulamalarından vazgeçin, daimî bir muaflık getirelim.
    Teşekkür ederim.