Trabzon Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili M.Akif HAMZAÇEBİ İktidarın cinsiyet ayrımcılığına yönelik içtenliksiz tutum ve politikaları nedeniyle kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin tırmanış göstermesi kamuoyunda infial yaratmaktadır. Bu mücadelede en önemli araç olan 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, içerik olarak zayıf ve adı itibariyle de sorunlu olduğundan kadını, şiddetten korumaya yetmemektedir. Öyle ki kanunun adındaki aile sözcüğü nedeniyle kimi hakimler, bir erkekle yakın yaşam arkadaşlığı sürdüren veya boşanmış olan kadınları, kanunun korumasından yararlandırmamıştır. Viagra çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm almak zaten karar verin. Biz kulüp geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen birkaç dakika beklemek zorunda.
ile Adana Milletvekili Prof. Dr. Nevin Gaye ERBATUR?un
?Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi?
Kadın ile erkeğin bir arada yaşamaları ve aralarındaki eşitsiz güç ilişkisi nedeniyle gerçekleşen ya da gerçekleşebilecek şiddetin önlenmesi için alınması ile gereken tedbirlerin hemen alınmasının sağlanması amacıyla Trabzon Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili M.Akif Hamzaçebi ile Adana Milletvekili Prof. Dr. Nevin Gaye Erbatur tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 30 Mart 2011 tarihinde ?Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi? verilmiştir.
Teklifle korunmak istenen değer, bir insan hakkı olarak kadının şiddetten korunması, yani can güvenliğidir. Bu amaçla teklifte yürürlükteki kanundan farklı olarak koruyucu tedbirleri alan Mahkemeye, uygulamayı izleyerek, gerektiğinde tedbirleri kendiliğinden değiştirip kaldırma ve karara aykırılık halinde de kişiyi cezalandırma olanağı tanınarak etkili korumanın sağlanması için önemli bir adım atılmıştır.
Şiddet haftasonları ve diğer tatil günlerinde tatil yapmadığından Teklifte Cumhuriyet savcılarının, tedbirlere hükmedip ilk iş gününde mahkemeden onay alınmasına fırsat verilmiş; aynı biçimde mahkemede çalışan uzmanların bu sürece etkin katkısı sağlanmıştır.
Araştırmalar, şiddete uğrayan kadınların %92?sinin ekonomik, sosyal güçsüzlükleri ve bir işe yaramayacağı düşüncesiyle kamuya başvurmaktan çekindiğini, başvuranların tamamının verilen hizmetten memnun olmadığını göstermektedir. Teklifle aile mahkemeleri kadını güçlendirecek önlemleri almak konusunda cesaretlendirilmiş, kadını evinde koruma amacına yönelik olarak nafaka, elektrik, su, kira ve velayete ilişkin düzenlemeleri yapma yetkisi de tanınarak, sosyal devletin işletilmesi sağlanmıştır. Gerektiğinde nafakanın ilk elde devlet tarafından ödenip şiddet uygulayan bireyden tahsili olanağı getirilmiştir.
İnsan ilişkilerindeki hızlı değişimin getirdiği karmaşıklık ve çeşitlilik nedeniyle Teklifte şiddetin tanımı yapılmamış; bu husus öğretiye ve hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak tedbir kararının verilmesi için şiddetin gerçekleşmesinin aranıp aranmayacağı hususu uygulamada tereddüt oluşturduğundan, kadına bir kere şiddete uğra, sonra korurum denemeyeceği için şiddetin gerçekleşmesinin aranmayacağı hususuna kanunda yer verilmiştir.