Hamzaçebi, emekli ikramiyelerine ilişkin kanun teklifine ilişkin bilgi verdi, gündemi yorumladı

-CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ HAMZAÇEBİ:
-''(AMAN HARCAYIN, EKONOMİ CANLANSIN) DİYEN HÜKÜMET, BUGÜN 180 DERECE TERSİ BİR NOKTAYA GELDİ''
-''HÜKÜMETTE JETON GEÇ DÜŞTÜ''
-''BAŞBAKANIN TBMM TV İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI, TBMM BAŞKANINA TALİMAT VERME GİBİ GİZLİ BİR NİYETİ İÇİNDE BARINDIRIYOR''
-''BDP'LİLER, EĞER DEMOKRATİK ÖZERKLİĞE İNANIYORLARSA, BUNU GELİP TBMM'DE ANLATABİLİRLER''
(FOTOĞRAFLI)

Basın açıklamasının metni için lütfen tıklayınız

TBMM (A.A) - 21.07.2011 - CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, AKP ve hükümetten gelen ekonomiye ilişkin uyarıları, ''Hükümette jeton geç düştü'' şeklinde değerlendirdi. Hamzaçebi, ''Aman harcayın, ekonomi canlansın'' diyen hükümetin, bugün 180 derece tersi bir noktaya geldiğini söyledi.
Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Meclis Başkanlığına sunduğu kanun teklifine ilişkin bilgi verdi, soruları yanıtladı.
Memuriyetten ayrılarak SSK veya BAĞ-KUR'dan emekli olanlara, memuriyette geçirdikleri süreler için emekli ikramiyesinin ödenmediğini anımsatan Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesinin, anayasanın eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bularak, bu düzenlemeyi iptal ettiğini, hükümete de sorunu gidermesi için bir yıllık süre tanıdığını söyledi. Hamzaçebi, ancak hükümetin, bazı kelime değişikliği yaparak, eski düzenlemeyi yeniden yürürlüğe koyduğunu ifade ederek, bu kesimin emekli ikramiyesi alamadığını kaydetti.
CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurması sonucu, düzenlemenin iptal edildiğini anlatan Hamzaçebi, ''Hükümete düşen görev, artık bu iptal kararının gereğini yerine getirmektir. Bu kesime emekli ikramiyesi ödemektir'' dedi.
Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediği için bu haktan ancak dava açanların yararlanabileceğini, açmayanların durumunun ise belirsiz olduğunu belirten Hamzaçebi, kanun teklifiyle, bu vatandaşlara da emekli ikramiyesi ödenmesini öngördüklerini ifade etti.
-''GİZLİ NİYET BARINDIRIYOR''-
TBMM TV'nin yayın sürelerinin kısaltılmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Hamzaçebi, TBMM ile TRT arasında imzalanan protokolün 1995'te düzenlendiğini, başlangıçta sadece genel kurul çalışmalarının yayınlandığını, daha sonra partilerin grup konuşmalarının da televizyondan verildiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından, genişletilmiş bu uygulamaya taraftar olmadığı, yayınların kısıtlanmasını istediğinin anlaşıldığını ileri süren Hamzaçebi, Erdoğan'ın, ''Bu konuda grup başkanvekillerine talimat verdim, istemimizi TBMM'ye bildirdim'' açıklamasının, bir niyet ya da AKP Grubu'nun isteğini ifade etmenin ötesinde, TBMM Başkanına talimat verme gibi gizli bir niyeti içinde barındırdığını öne sürdü.
Erdoğan'ın bu üslubunu doğru bulmadığını dile getiren Hamzaçebi, şöyle konuştu:
 ''TBMM faaliyetlerinin TBMM TV aracılığıyla vatandaşlara duyurulmasında karar yetkisi, TBMM Başkanlığı ve onun Sayın Başkanına aittir. Sayın Başkan, gerekirse siyasi partiler ile görüşerek, bu ihtiyacı tespit eder, TRT ile buna yönelik protokol yapılabilir. Protokole ihtiyaç da yok. Yasa 2008'de değişmiş olmakla birlikte, 2008'den bu yana eski protokol uygulandığına göre, yeni protokol ihtiyacı yoktur. Arzu ediliyorsa yeni protokol düzenlenebilir, ama bu protokol muhalefet partilerinin sesini kesmek gibi bir niyeti barındırmamalıdır. Böyle bir niyet olamaz. Sayın Meclis Başkanının böyle bir niyete kulak vereceğini düşünmüyoruz. Sayın Meclis Başkanının seçiminde bulunmadık. Ancak genel kurula girseydik, seçilmesi yönünde oy kullanacağımızı ifade etmiştik. Sayın Meclis Başkanımız, -bu şekilde oy kullanacak olmamız ayrı konu- Meclis Başkanı olması nedeniyle siyasi partilerin, özellikle muhalefet partilerinin bu hassasiyetlerini gözetmek durumundadır. Sayın Başkanın bu hassasiyetleri gözeteceğine inanıyorum. Aksi bir kabul, muhalefet partilerinin sesinin kısılması demektir. İktidar her zaman sesini televizyonlar aracılığıyla duyurma olanağına sahip, iktidar partilerinin grup toplantıları özel televizyonlarca naklen verilebilmektedir. Ancak aynı imkanı muhalefet partileri bulamayacaktır. Demokrasinin gereği, bu sesin millete duyurulmasıdır. Sayın Meclis Başkanının, demokrasinin gereği olan bu talebe duyarlı olacağına inanıyorum.''
Konuyla ilgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile önceki gün telefonla görüştüğünü vurgulayan Hamzaçebi, Çiçek'in, bu yönde bir çalışmanın, niyetinin olmadığını, konuyu değerlendirdiğini, diğer ülke uygulamalarına baktığını, bunun sonucuna göre konuyu siyasi partilerle paylaşacağını dile getirdiğini aktardı.
-EKONOMİDEKİ GELİŞMELER-
Hamzaçebi, sorular üzerine ekonomideki gelişmeleri de değerlendirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin, ekonomik krize yönelik açıklamalarının anımsatılması üzerine Hamzaçebi, ''Hükümette jeton geç düştü'' dedi.
Türkiye ekonomisinin en büyük riskinin cari açık olduğunu, bu cari açık oranıyla ekonominin devam edemeyeceğini birçok kez dile getirdiklerini vurgulayan Hamzaçebi, hükümetin, baştan beri ''cari açık finanse edildiği sürece sorun yoktur'' tutumunda olduğunu belirtti. Hamzaçebi, ''Cari açık finanse edildiği sürece tabii ki sorun yoktur, ama bir gün finanse edilemez hale geliyor, Türkiye ekonomisi krize giriyor. Türkiye ekonomisinin kriz yıllarına bakıldığında, hepsinin gerisinde cari açık sorunu vardır'' diye konuştu.
Hamzaçebi, 2010 sonu cari açığın GSYİH'ye oranının yüzde 6,4 olduğunu, cari açığın 47 milyar dolar olduğunu, mayıs ayı itibarıyla bu rakamın 68 milyar dolara çıktığını belirterek, bu seyirle devam etmesi halinde cari açığın GSYİH oranının yüzde 10'lara yaklaşabileceğini belirtti. Hamzaçebi, bu oranı, ''olağanüstü'' olarak nitelendirerek, ekonominin bunu taşımasının mümkün olmadığını kaydetti.
Vatandaşa, ''az harcayın'' diyerek cari açığın önlenemeyeceğini dile getiren Hamzaçebi, şöyle devam etti:
''(Aman harcayın, ekonomi canlansın) diyen hükümet, bugün 180 derece tersi bir noktaya geldi. Aynen Kıbrıs konusunda olduğu gibi. Sayın Başbakan, nihayet 9 yıl sonra Kıbrıs konusunda başlangıçta savunduğu görüşün 180 derece tersi konumuna gelmiştir. Cari açıkta da öyle. Şimdi hükümet, başlangıçta savunduğu görüşlere kıyasla 180 derece ters bir noktaya gelmiştir. Bunun anlamı, hükümetin kemer sıkma politikalarına başvuracağıdır. Yeni vergiler getirecek, vatandaşa harcama demektir. Hükümet buraya gidecektir. Bunun sonu iyi değildir. Hükümetin bu kalkınma, büyüme modelinin yanlışlığını önce gözden geçirmesi gerekir. Temeldeki yanlışlık düzeltilmezse, bu büyüme modelinin varsayımları değiştirilmezse, ekonomi sürekli olarak kendi krizlerini yaşar.''
-''BAKAN YARDIMCILIĞINI GEREKİRSE ANAYASA MAHKEMESİNE TAŞIYACAĞIZ''- 
Hamzaçebi, bir soru üzerine bakan yardımcılığı kurumunun anayasal sistemle uyumlu olmadığını savundu. Hamzaçebi, 1937'de benzer bir kurumun, siyasi müsteşarlık olarak yer aldığını, ancak 7 aylık uygulamadan sonra başarılı olmadığı görülerek, düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığını anımsattı.
Bakan yardımcılığına gerek bulunmadığını ancak hükümetin ''Ben bunu oluşturmak istiyorum'' demesi halinde anayasa değişikliği yapması gerektiğini kaydeden Hamzaçebi, ''Aksi takdirde anayasaya aykırılığı çok kesindir. Biz konuyu değerlendiriyoruz, teknisyen ve hukukçu arkadaşlarımız çalışıyor. Bu çalışmaya göre, düzenlemeyi gerekirse Anayasa Mahkemesine taşıyacağız'' dedi.
 Hamzaçebi, ''Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in, 'Demokratik özerklik Mecliste tartışılabilir' açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu yanıtlarken, Türkiye'de Kürt sorunu dahil, bütün sorunların, demokratik ve sivil siyaset zemininde tartışılması gerektiğini belirtti. Hamzaçebi, terörü vasıta kılan politikaların, kimlik politikalarının hiçbir zaman Kürt sorununun çözümüne ışık tutmayacağını, çözüme yardımcı olmayacağını ifade etti.
Hamzaçebi, şunları söyledi:
''BDP milletvekillerimiz, eğer demokratik özerkliğe inanıyorlarsa, bunu gelip TBMM'de anlatabilirler, konuşabilirler, silahı bırakalım, isteyenler görüşlerini her yerde anlatabilir. Kürt sorununun çözümü sadece Kürt kökenli vatandaşlarımızın ortaya koyacağı yollarla çözülmez. Bu sorun 73 milyonun sorunudur.''
Demokratik özerkliğin kabulünün mümkün olmadığını bildiren Hamzaçebi, demokratik özerkliğin Türkiye'de ayrı bir yönetim, devlet oluşturmayı amaçladığını, buna olumlu bakmadıklarını kaydetti. Hamzaçebi, ''Tabii ki onu savunan siyasi partiler, milletvekilleri bu görüşlerini parlamento kürsüsünden ifade edebilirler. Önemli olan o özgürlüğün olmasıdır. Bu çerçevede arkadaşlarımız toplumu ikna etmeye çalışırlar, kararı millet verecektir'' dedi.
Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine Hamzaçebi, anayasaları milletin yaptığını, değiştirdiğini dile getirdi.
TBMM'de yüzde 95 düzeyindeki temsilin, yeni, özgürlükçü bir anayasa yapımında Türkiye'nin önüne önemli bir fırsat sunduğunu kaydeden Hamzaçebi, temel önceliklerinin kişilerin özgürlük alanının genişletilmesi olduğunu, buna getirilecek hiçbir sınırı kabul etmediklerini vurguladı.
-''İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞTIR''-
Hamzaçebi'ye, tutuklu albay Dursun Çiçek'in eşinin, Dursun Çiçek'i daha rahat görebilmek için İstanbul'a tayin istemesine rağmen Ardahan'a atanması da soruldu.
Çiçek'in eşine yapılan muameleyi, ''eziyet'' olarak değerlendiren Hamzaçebi, bunun insan haklarına, ailenin bütünlüğü ilkesine aykırı olduğunu, bu tayini yapanların insanlıktan nasibini almadığını savundu.
AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in ''Başbakanımıza dokunmak bile bence ibadettir'' yönünde basında yer alan açıklamalarının sorulması üzerine Hamzaçebi, ''İnsanlarımızın camilere, hacca gitmesine, oruç tutmasına, dua etmesine gerek yok. 5 dakikalık Başbakanı ziyaret, ibadet yerine geçiyormuş. Benim önerim, Sayın Başbakan bu 5 dakikalık süreleri biraz daha artırsın, AKP'li milletvekilleri biraz daha çok ibadet etme imkanına kavuşsun'' dedi.
(MLT-ZVR)
21.07.2011 13:54:53

Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm seçip zaten karar verin. Biz kulüp geldi ve sevdim aldım. hemen şimdi kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen bir hafta beklemek zorunda.