16 Mayıs 2012 Çarşamba Viagra çok çok lezzetli değildir. Yerinde olması gerektiğini tüm atanmış zaten karar verin. Biz pazar geldi ve sevdim aldım. hemen kurtarmaz Ereksiyon Olamıyor Musunuz Sen tam olarak bir saat beklemek zorunda.
?
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER (İstanbul)
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
_____0_____
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107?nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, Sayın Nurettin Canikli konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun partisinin kongrelerinden örnek vermek suretiyle Partimize, Grubumuza sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum efendim.
?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Peki teşekkür ederim.
BAŞKAN ? Yaranamadım gitti bütün milletvekillerine, demin ?maalesef? dedim, yarım saat bağırdınız oradan, hayret bir şey ya.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin kongrelerinde söz isteyip de, kürsüye çıkmak isteyip de çıkamayan, konuşamayan hiçbir partili arkadaşımız yoktur, önce bunu ifade edeyim.
İkinci olarak, biraz önce burada zorbalık, demokrasi, egemenlik, çoğunluğun yönetimi kavramlarının içinde geçtiği bir tartışma oldu. Demokrasi sadece çoğunluğun yönetimi değildir. Demokrasiyi sadece çoğunluğun yönetimi olarak alırsak yanlış tanımlamış oluruz. Demokrasi meşru yönetimlerin iş başına geldiği rejimin adıdır. Meşruiyeti sadece halk egemenliğine indirgersek çok eksik bir tanım yapmış oluruz. Şüphesiz halkın egemenliği meşruiyetin olmazsa olmaz, vazgeçilmez şartıdır ancak sadece buna indirgersek çoğunluğun her şeye karar verdiği bir rejimde çoğunluğun bireyin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlama yönünde alacağı her türlü kararı da arkasında çoğunluk olduğu için meşru kabul etmek gibi bir sonuç ortaya çıkar ki demokrasinin, meşruiyetin bunu amaçlamadığı açıktır. Meşruiyet bir siyasal sistemin, bir hükûmetin, parlamentonun veya benzeri kurumların arkasındaki halk desteğidir. Klasik demokrasideki birinci şart budur ancak bu desteğe bir ikinci şart daha ilave edilmiştir, bu desteğe sahip yönetimler doğru ve adil hareket ettiği sürece meşrudurlar. Doğru ve adil hareket etmek, kararların arkasında toplumun büyük bir çoğunluğunun olması demektir. Sadece Parlamentoya yansıyan çoğunlukla yetinirseniz, kalanı hiçe sayarsanız, o yönetimi meşru saymak mümkün değildir, problem buradadır. AKP?nin uygulamalarında bu anlamda bir meşruiyet sorunu vardır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
?
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
---0---
BAŞKAN ? Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107?nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
180 sıra sayılı Kanun Tasarısı?nın 22?nci maddesi üzerinde verilen maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin birlikte işleme alınan üç değişiklik önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
?
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesinde 22?nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
Madde 23?te bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 23?üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Mahmut Tanal Haluk Eyidoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
İdris Yıldız Ali Sarıbaş Sakine Öz Sena Kaleli
Ordu Çanakkale Manisa Bursa
BAŞKAN ? Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) ? Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN ? Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) ? Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN ? Sayın Hamzaçebi, buyurunuz lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının bu maddesi yanlıştır; 1983 yılında çıkarılmış olan imar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapıların mülkiyet ve imar sorunlarını çözmeyi amaçlayan 2981 sayılı Kanun?u yürürlükten kaldırmaktadır. Kanun 1983 yılında yürürlüğe girmiş olmakla birlikte hâlen bütün sonuçları alınmış, bu yasa kapsamında hak sahibi olarak tanımlanan ve tapu tahsis belgesi almış olup da mülkiyet sorunu çözümlenmemiş olan çok sayıda vatandaşımız vardır. Buna cevap olarak Sayın Bakan veya iktidar partisi sözcüleri, kanunun yürürlük maddesindeki maddeyi göstermek suretiyle ?Biz bu maddeyi yürürlükten kaldırıyoruz ama bunun yürürlüğünü bir yıl sonraya atıyoruz. Dolayısıyla bir yıl içerisinde bu işlemler sonuçlanır.? şeklinde bir açıklama yapabilirler. Bu dahi bu maddenin buraya gereksiz yere konulduğunu, yanlış konulduğunu göstermektedir.
2981 sayılı Kanun?a göre imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak yapılmış yapıların imar ve mülkiyet sorunlarını çözmek amacıyla bu yapıların sahipleri zamanında ilgili idareye başvurmuşlar ve hak sahibi olduklarına ilişkin belgeleri de ibraz ettikten sonra tapu tahsis belgelerini almışlardır. Ancak ilgili idarelerin ve belediyelerin zamanında bu işlemleri tamamlayamamış olması nedeniyle, zamanında ıslah, imar planlarının yapılmamış olması ve Millî Emlak tarafından da bu arazilerin mülkiyetinin ilgili belediyeye devredilmemiş olması nedeniyle bu vatandaşlarımız hak ettikleri tapuları alamamışlardır. Hâlen başta İstanbul olmak üzere birçok ilimizde tapu tahsis belgesi sahibi olup da tapusunu almayı bekleyen yüzlerce, binlerce vatandaşımız vardır.
Bu kanunla ?2981 sayılı Kanun?un artık işlevi kalmamıştır.? diyerek onu yürürlükten kaldırmayı düşünmek bu uygulamayı bilmemek demek olur. Büyük bir birikim vardır. Bu vatandaş birikimi hâlen sorunlarının çözülmesini beklemektedir. Bu kanun yani 2981 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmak suretiyle bunların sorunları ortada bırakılmış olmaktadır. O nedenle doğru olan, bu maddeyi burada yürürlükten kaldırmaktır. Yürürlük maddesinde bu maddenin, 2981 sayılı Kanun?u yürürlükten kaldıran bu maddenin yürürlüğünün, bu kanunun yasalaşmasından sonra yayım tarihinden bir yıl sonraya atılmış olması sonucu değiştirmiyor. Bir yıl son derece kısa bir süredir. Eğer bu önergemizi kabul etmezseniz, yürürlük maddesinde bu maddenin yürürlüğünün dört yıl sonraya atılmasına yönelik bir önergemiz vardır. Ama belki siz de o bir yıllık süreyi gözden geçireceksiniz, değiştireceksiniz; ?İki yıl, üç yıl.? diyeceksiniz belki, bilemiyorum. Ama hangi süreyi koyarsanız koyun, yürürlük maddesinde bir süre koyuyor iseniz ?2981 sayılı Kanun?a daha bir süre ihtiyaç var.? demek istiyorsunuz. O zaman doğru olan, bu kanunun yürürlükte bırakılmasıdır. O kanun işlevini tamamladığı zaman kanun koyucu, Hükûmet bir tasarı getirir, Parlamento kabul eder, o kanun yürürlükten kaldırılır.
Bizim önergemiz bu yanlışlığı düzeltmek amacıyla söz konusu maddenin, yani 2981 sayılı Kanun?u yürürlükten kaldıran bu maddenin tasarıdan çıkarılmasına yöneliktir. Bilginize ve dikkatinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmemiştir.
Madde 23?ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
?
BAŞKAN ? Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 24?ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
Madde 25?te bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısı?nın 25?inci maddesindeki ?Bakanlar Kurulu? ibaresinin ?Çevre ve Şehircilik Bakanı? olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Haluk Eyidoğan Ali Serindağ
İstanbul İstanbul Gaziantep
Veli Ağbaba Mahmut Tanal
Malatya İstanbul
BAŞKAN ? Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) ? Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet Katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN ? Sayın Hamzaçebi, buyurunuz lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) ? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının bu maddesindeki önerge vesilesiyle tasarının tümü üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Çok önemli bir tasarıyı görüşüyoruz ve onun son maddesini görüşüyoruz. Tasarı, 10 milyonlarca vatandaşımızı, onların yaşadığı yerleri veya ticari, mesleki veya diğer faaliyetlerini yürüttükleri veya bir şekilde mülkiyetlerine sahip oldukları binaları ilgilendirmektedir. Bu kadar kapsamlı, önemli bir tasarıdır bu.
Tasarı, ilk bakışta, ismine baktığımızda afet riski altındaki alanların dönüşümünü düzenliyor gibi gözükse de maddelerine baktığımızda birkaç maddesi dışında afete vurgu yapan bir maddenin olmadığını ve afeti esas alan bir dönüşümle sınırlı olmadığını ortaya koymaktadır. Tasarının bütününe hâkim olan anlayış, afet de içinde olmak üzere genel olarak bir dönüşümdür. Yani afet riski taşımayan alanların da dönüşümü bu tasarıya hâkim olan genel ve temel bir anlayıştır. Tasarının 3?üncü maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan ve afet riski taşımayan binaların dahi uygulama bütünlüğü açısından dönüşüme tabi olacağı görülecektir. 3?üncü maddesinin (7) numaralı fıkrası, afet riski taşımayan binalar, yani depreme karşı bir bina dayanıklı olmuş olsa da uygulama bütünlüğü açısından feda edilecek, o da dönüşüme kurban edilecektir. Dolayısıyla, tasarının afeti esas alan bir dönüşümü kabul ettiğini söylemek mümkün değildir.
Tasarı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına olağanüstü yetkiler vermektedir. Elbette, deprem gibi olağanüstü bir tehlike karşısında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve imar otoritelerinin çok süratli hareket etme ihtiyacı önemlidir. Bu önemi hiç kimse bir kenara atamaz ancak bu olağanüstü yetkilerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı elinde nasıl kullanılacağını, bunun unsurlarının, objektif unsurlarının neler olduğunu bilmiyoruz. Örnek veriyorum: Tasarı, 2?nci maddesinde idarenin tanımını yaparken, büyükşehir belediyelerini esas alırken, büyükşehir sınırları içerisindeki ilçe belediyelerini idare tanımının dışında bırakılmıştır. Bu belediyeler, ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uygun görürse kentsel dönüşüm uygulamasının içinde görev alabilecektir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hangi ölçüye vurarak büyükşehir belediye sınırları içerisindeki belediyelere uygulamada görev verecektir veya vermeyecektir? Bu, çok sakıncalı bir yetkidir. Bu yetkilerle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı âdeta bir Türkiye belediyesi konumundadır. Bütün Türkiye?de, imar planlarını yapabilecek, her türlü plan değişikliğini yapabilecek, yapı ruhsatına kadar bütün binaların ruhsat işlemlerini gerçekleştirebilecektir.
Tasarının 17?nci maddesine Genel Kurul görüşmeleri sırasında verilen bir önergeyle eklenen hükme göre de cami ve yurtların inşasında, kentsel dönüşüm adı altında veya kentsel dönüşüme ihtiyaç olmaksızın herhangi bir caminin ve yurdun inşasında, sadece büyükşehir belediye meclisleri yetkili olacaktır. İlçe belediyeleri, büyükşehir sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri bu yetkiye sahip olmayacaktır. Yani tasarı, bölge halkını, o halkın temsilcileri olan ilçe belediyelerini dışlamıştır. Her türlü kentsel dönüşüm, her türlü plan ve proje, bölge halkını içine aldığı takdirde, katılımcı bir anlayışla hazırlandığı takdirde başarılı olabilir. Şu anda, bu yasa çıkacak diye, bina sahipleri, müteahhitler karşısında zayıf konuma düşürülmüştür. Müteahhitler İstanbul?da bina seçmektedir, apartman seçmektedir, apartman beğenmektedir. ?Otuz gün içerisinde binanı yıkacağım, sen yıkmaya karar almaz isen idare olarak ben sana ikinci bir süre vereceğim, yine yıkmazsan mülki amirler binanı yıkacaktır.? derseniz bina sahibini müteahhide teslim etmiş, onun karşısında zayıf bırakmış olursunuz. Bunlara ciddi eleştirilerimiz oldu. Otuz günlük sürenin ne kadar sakıncalı olduğunu ifade ettik. Belki bir miktar düzeltmeler yapılacak ama tasarının bütününe hâkim olan anlayış değişmediği için, maalesef, bu tasarıdan beklenen yarar gerçekleşmeyecektir. Tasarı büyük bir belirsizlik ve karmaşa yaratacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) ? Sürem bitti. Dolayısıyla, sözlerimi burada sonlandırıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN ? Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmemiştir.
Madde 25?i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.
?